Kişinin dinen yükümlü olmadığı hâlde ibadet cinsinden bir şeyi yapacağına dair Allah’a söz vermesi demektir. Tarih boyunca hemen bütün din ve inançlarda farklı şekillerde de olsa adak kültürüne rastlanır. İslâm’ın ortaya çıktığı sıralarda Arapların günlük hayatında da çeşitli adak uygulamaları vardır.

Kur’ân-ı Kerim’de adağı teşvik eden veya yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte ahde vefa gösterilmesi, akitlere bağlı kalınması, Allah’a verilen sözün tutulması ve yapılan adakların yerine getirilmesi emredilir. (İsrâ, 17/34; Mâide, 5/1; Nahl, 16/91; Hac 22/29) Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların nitelikleri arasında sayılır. (İnsân, 76/7)

Hz. Peygamber (s.a.v.) de Allah’a itaat anlamındaki adakların yerine getirilmesini, Allah’a isyan anlamına gelebilecek konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa da buna uyulmamasını emretmiştir. (Buharî, “Eymân”, 31) Bazı hadislerde de Hz. Peygamber’in adakta bulunmayı hoş karşılamadığı ifade edilir. (Buharî, “Eymân”, 26) Bu nedenle adak adamak ilke olarak İslâmdininde sevaba vesile olan bir davranış olarak teşvik edilmemiş, ancak yapılan adağın da Allah’a isyan ve kötülük içermediği sürece yerine getirilmesi gerekli görülmüştür.

Adakta bulunan kimsenin Müslüman, akıl sağlığı yerinde ve bulûğa ermiş olması şarttır. Adanan şeyin cinsinden farz veya vacip bir ibadetin bulunması, kişinin zaten yapmakla yükümlü olduğu bir ibadet olmaması, adak konusunun dinen ve maddeten imkân dâhilinde olması, adak konusu malın kişinin mülkiyetinde bulunması, ayrıca adağın konusunun günah, kötülük, bidat gibi Allah’a isyan niteliği taşıyan fiillerden olmaması gerekir.

Herhangi bir şarta bağlanmadan Allah rızası için yapılan adaklara mutlak adak denir. Bir nimete kavuşmaya, bir felaketi savmaya veya herhangi bir olayın meydana gelmesine bağlanan adaklara ise muallak veya mukayyet adak denir. (“Okulumdan mezun olursam sadaka vereceğim”, “Şu hastalıktan kurtulursam kurban keseceğim” gibi) Bir şarta bağlı olarak yapılan adaklar şartın yerine gelmesiyle, şarta bağlı olmayan adaklar ise adamanın yapıldığı andan itibaren yükümlülük hâlini alır ve en kısa zamanda yerine getirilmesi gerekir.

Adak vesilesiyle yapılan namaz ve oruç gibi bedenî ibadetlerin ferdî faydaları ağır basarken kurban ve sadaka gibi malî ibadetlerin de ihtiyaç sahiplerine destek olunması bakımından çok yönlü toplumsal faydaları bulunmaktadır.

Hacı Mehmet Günay

Kaynakça

“Adak.” Temel İslâm Ansiklopedisi I içinde.. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yayınları, 2019. 112-116 Ebû Fâris, Muhammed Abdülkâdir. Kitâbü’l-Eymân ve’n-nüzûr. Amman: Daru’l-Erkam, 1401/1981. Özel, Ahmet. “Adak.” Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi I içinde.. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1988. 337-340. Vuruşkan, Hüseyin. “Bir Takrîrî Sünnet Örneği: Adak Kurbanı.” İslami İlimler Araştırmaları Dergisi, Sayı:1 (2019): 59-96. Zühaylî, Vehbe. el-Fıḳhü’l-İslâmî ve edilletüh. Dımaşk: Daru’l-Fikr. 1405/1985, III, 38, 468-487.
En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi