BAYRÂMİYE

Haşim ŞAHİN views1483

14. yüzyılın sonlarında Anadolu’da doğmuş, zamanla Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinde etkili olmuş bir Türk tarikatıdır. Tarikatın kurucusu Osmanlı Devleti’nin kuruluş devri padişahları Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad devirlerini kapsayan, hayli uzun sayılabilecek bir dönemde yaşamış, gerek halk gerekse iktidar üzerinde hatırı sayılır nüfuz oluşturmuş Hacı Bayrâm Velî’dir. Ankara’da doğan Hacı Bayrâm Velî (ö. 1430), medrese eğitimi görmüş, ardından sırasıyla Ankara’daki Kara Medrese’de ve Bursa’daki Çelebi Mehmed Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. Daha sonra tasavvufa meylederek Somuncu Baba adıyla meşhur Şeyh Hamideddin Aksarayi’nin (ö. 1412) hizmetine girmiştir. 1412 senesinde şeyhinin ölümü üzerine irşat faaliyetlerine başlayan Hacı Bayrâm Veli, Sultan II. Murad ile yakın ilişkiler kurmuş, bu arada Ankara merkezli olarak Halvetîlik ve Nakşbendîliğin Ahî gelenekleri içinde yeniden teşkilâtlandırılması suretiyle meydana gelen Bayrâmiye’yi kurmuştur. Bayrâmiye aynı zamanda Şah İsmail’in ataları tarafından temsil edilen, Sünnî anlayışa sahip Erdebiliye tarikatının bir uzantısıdır.

Esnaf ve zanaat zümresiyle, orta sınıf halk arasında büyük itibar sahibi olan Hacı Bayrâm Velî, tarikatını geniş bir kitleye yaymış, tarikat geleneğinde ilahî cezbe anlayışını ön plana çıkardığı için coşkulu bir mürit kitlesine sahip olmuştur. Bayrâmiye, onun dönemde daha ziyade çiftçi ve köylülerden müteşekkil, Osmanlı Anadolu’sunun aslî unsurunu meydana getiren bir orta tabaka tarikatı olarak faaliyet göstermiştir. Hacı Bayrâm Velî’nin yetiştirdiği müritler arasında Göynüklü Emir Sikkînî (ö. 1475), Akşemseddin (ö. 1459), Eşrefoğlu Abdullah Rûmî (ö. 1470?), İnce Bedreddin, Kızılca Bedreddin, Bolulu Selahaddin, Akbıyık Sultan, Baba Yusuf Seferihisarî, Muhammediye müellifi Yazıcızâde Muhammed (ö. 1451) ve kardeşi Ahmed Bîcan (ö. 1466’dan sonra) ile Muk’ad Hızır Dede’nin isimleri daha fazla ön plana çıkmıştır.

Bayrâmiye tarikatı Hacı Bayrâm Velî’nin vefatından sonra Şemsiye-i Bayrâmiye ve Melâmiye-i Bayrâmiye olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Şeyhin halifelerinden Göynüklü Bıçakçı Emir Dede tarafından kurulan Melâmiye-i Bayrâmiye vahdet-i vücutçu tasavvuf anlayışı, ehlibeyt taraftarlığı ve güçlü bir kutup anlayışına sahip olmasıyla tanınmıştır. Bünyamin Ayaşi, Pir Ali Aksarayi, İsmail Maşuki, Hamza Bâlî, İdris-i Muhtefi, Şeyhülislâm Paşmakçızâde Seyyid Ali Efendi, Sadrazam Şehid Ali Paşa bu kolun öne çıkan isimlerinden bazılarıdır. Güçlü bir kutbiyet anlayışına sahip olmaları ve aşırı cezbeci tavırları nedeniyle bu kolun mensupları halkı fesada uğrattıkları gerekçesiyle Osmanlı yönetiminin takibine uğramış, bazı şeyhleri idam edilmiş, bunun üzerine zamanla farklı tarikatlar bünyesinde kimliklerini gizlemek zorunda kalmışlardır. Bu kol aynı zamanda gerek Anadolu’da gerekse İstanbul ve Balkan coğrafyasında orta sınıf halk tabakası ile esnaf ve sanatkârlar arasında hatırı sayılır bir yaygınlık kazanmıştır.

Hacı Bayrâm Velî’nin diğer bir halifesi olup adı İstanbul’un fethiyle özdeşleşen Akşemseddin’in kurduğu Şemsiye kolu ise Bayrâmiliğin asıl devamı olarak kabul edilir. Bu kolun şeyhleri Melâmilerin aksine Osmanlı yönetimi ile oldukça yakın ilişki kurmuşlar, İstanbul’un fethi başta olmak üzere savaşlara katılmışlar, sonraki dönemlerde de padişahların desteğini almışlardır. Bu kolun bir diğer özelliği, şeyhlerinin büyük kısmının medrese kökenli olup eser telif eden kimseler olmasıdır. Şemsiye-i Bayrâmiye Osmanlı klasik döneminde oldukça geniş bir alana yayılarak Anadolu’daki en etkin tarikatlardan birisi olmuştur. Sonraki yıllarda Tennûriye, Himmetiye, İseviye gibi şubelere ayrılan Şemsiye, Osmanlı toplumunun farklı kesimleri üzerinde entelektüel bir Bayrâmi kültürünün oluşmasını sağlamıştır.

Hacı Bayrâm Velî’nin hayatta olduğu dönemde Ankara merkezli olarak faaliyet gösteren Bayrâmiye, bu iki kol vasıtasıyla İstanbul, Kastamonu, Bolu, Beypazarı, Ayaş, Göynük, Gelibolu, Balıkesir, Bursa, Larende, İskilip, Kütahya, Hayrabolu ve Edirne gibi şehirlerde yayılmıştır. 16. yüzyıldan itibaren bilhassa Melâmîye kolu vasıtasıyla Bosna başta olmak üzere Balkan coğrafyasındaki bazı şehirlerde de Bayrâmiye’nin yayıldığı görülmektedir.

Bayrâmilik kuruluşundan itibaren, ilahî cezbe ve aşkı ön plana çıkaran, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin temsil ettiği vahdet-i vücut geleneğine dayalı bir tarikat olarak faaliyet göstermiştir. Bu yönüyle, kuru zühde, cehennem korkusu ve cennet beklentisiyle nafile ibadetlere yönelen mutaassıp tasavvuf anlayışını geri plana iten bir tarikat olma hususiyeti taşımaktadır. Bayrâmiye’nin temsil ettiği bu anlayış bazı ritüel farklılıkları olmakla birlikte ana gövdeden türeyen kollar ve şubeler tarafından da sürdürülmüştür.

16. yüzyılda Osmanlı tasavvuf kültüründe hatırı sayılır bir yere sahip olan, I. Ahmed, I. Mustafa, II. Osman ve IV. Murad devirlerinde oldukça popüler bir tarikat hâline gelen Celvetiye tarikatı da köken itibarıyla Bayrâmilikten türemiştir. Celvetiye’nin kurucusu Aziz Mahmud Hüdayî’nin (ö. 1628) şeyhi Mehmed Muhyiddin Üftâde (ö. 1580), Hacı Bayrâm’ın halifelerinden Muk’ad Hızır Dede’nin yanında yetişmiş ve onun vasıtasıyla Bayrâmî adap ve erkânını öğrenmiştir.

Haşim Şahin

Kaynakça

Bayrâmoğlu, Fuat. Hacı Bayrâm-ı Velî. Ankara: Yaşamı-Soyu-Vakfı, 1983.

Gölpınarlı, Abdülbaki. Melâmîlik ve Melâmîler. İstanbul:Kapı Yayınları, 1931.

Şahin, Haşim. “Bayramiyye.” Türkiye’de Tarikatlar içinde. yay. haz. Semih Ceyhan, İstanbul: İSAM Yayınları, 2015. 781-804.

Şahin, Haşim. Dervişler ve Sufi Çevreler. İstanbul: Kitap Yayınevi, 2017.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi