DENEYSEL PSİKOLOJİ

Çağrı Temuçin ÜNAL views5239

Psikolojik olguların, süreçlerin ve davranışların deneysel yöntemlerle incelendiği alandır. Bu alanın amacı, insanların ve hayvanların davranışlarını ve davranışlarının altında yatan bilişsel süreçleri, çeşitli değişkenleri ve bu değişkenlerin farklı boyutlarını ve özelliklerini dikkate alarak incelemektir. Deneysel psikoloji, psikolojinin deneysel yöntemi kullanan çeşitli alt alanlarını kapsar. Öğrenme psikolojisi, biyolojik psikoloji, duyu ve algının çalışılması, motivasyon ve duyguların incelenmesi ve sosyal süreçlerin düşünceler ve davranışlar üstündeki etkisinin araştırılması deneysel psikoloji yöntemlerinin kullanıldığı alanlara birer örnektir. Deneysel psikoloji, deneysel yöntemleri kullanan diğer bilim alanları gibi belli sayıltılara sahiptir. Bunlardan önce geleni deneyimciliktir. Buna göre gerçeklerin ifadesi ancak doğal dünyanın gözlemlenmesiyle olur. Gözlemlerin doğruluğunun test edilebilirliği deneysel psikoloji için vazgeçilmez koşuldur. Bu nedenle, test edilebilirliği düşük olan psikoanalitik yaklaşım deneysel psikologlar tarafından benimsenmemektedir. Deneysel psikologlar her bir davranışın ve zihinsel sürecin şu anki hâlinin geçmiş olaylardan kaynaklandığı varsayımına katılarak nedensellik düşüncesini de desteklemektedirler. Deneysel psikologlar, davranışın ve zihinsel süreçlerin açıklanmasında en basit ve en az varsayıma dayanan açıklamaya ulaşmaya çalışarak Occam’ın Usturası ilkesini de sahiplenmektedirler.

Deneysel psikoloji alanına egemen olan sorular tarihsel olarak çeşitlilik göstermiştir. Örneğin, psikoloji biliminin kurucusu sayılan Wilhelm Wundt (ö. 1920) içebakış yöntemini kullanarak bilinç yaşantılarının ögelerini anlamaya çalışmıştır. Wundt, çalışmalarında basit algıların ögelerine odaklanmış ve daha karmaşık bilişsel işlevlerin nesnel olarak çalışılamayacağını savunmuştur. Kendisinin çağdaşı olan Hermann Ebbinghaus (ö. 1909), anlamsız heceler yardımıyla bellek gibi karmaşık bilişsel işlevlerin de nesnel olarak çalışılabileceğini göstermiştir. Amerikalı psikolog John B. Watson (ö. 1958) ise sadece gözlemlenebilir davranışın deneysel incelemeye uygun olduğunu savunarak deneysel psikolojinin alanını davranışla kısıtlamıştır. 1950’li yıllarda psikoloji alanında başlayan bilişsel devrim, bilişsel süreçleri yeniden deneysel psikologların dikkatine getirmiştir. Sonraki yıllarda yaşanan beyin görüntülemesi (örn. fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme - fMRI), sinir sisteminden farklı hücresel organizasyon seviyelerinde elektrofizyolojik kayıtların alınabilmesi (örn. elektroensefalografi, canlı hayvanlarda tek hücre bazında hücre-dışı kayıtlar, yama kıskacı) ve genetik metotların (örn. transgenik hayvanların kullanılması, optogenetik teknikler) psikoloji alanına uygulanabilmesine kadar uzanan teknolojik gelişmeler ise deneysel psikoloji alanının hiç olmadığı kadar gelişmesine olanak sağlamıştır.

Çağrı Temuçin Ünal

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi