‘Denge’ kavramı fiziki faktörler için sabit durma hâli anlamına gelirken, durum ifadesi olarak bakıldığında birbirine zıt olguların kısa süreli, uzun süreli ya da kalıcı olacak biçimde sabit bir yapı oluşturması anlamına gelir. Gerek günlük hayatta gerekse çeşitli bilim alanlarında ‘denge’ kavramı ulaşılmak istenilen hedef düzeyini ifade eder. Kısacası değişikliğe ihtiyaç duyulmayan durumdur ‘denge’.
Temel olarak fizik bilimine ait durumları ifade etmek için kullanılsa da özellikle ekonomi bilimi için ‘denge’ kavramı, ulaşılmak istenilen piyasa yapısı ya da ekonomik yapı için kullanılan tanımlama ifadelerinden bir tanesidir. Türk Dil Kurumu Sözlükleri’nde ‘denge’ kavramına ilişkin ekonomi alanını ilgilendiren tanımlamada, dengenin “ekonomik hayatın uyumlu düzeni” olarak açıklandığı görülmektedir. Makro açıdan bakıldığında, genel ekonomik yapı için kısa ya da uzun vadede hiçbir değişikliğin gerçekleşmesine gereksinim olmayan ve içinde bulunulan yapının ideal olma hâlini ifade eden bir kavramdır.
Mikro açıdan bakıldığında ise piyasa karar birimleri olan alıcı-satıcı veya tüketici-firma grupları için finansal düzeyde herhangi bir olumsuzluğun mevcut olmadığı bir yapının içerisinde olmayı ve piyasa yapısının karar birimlerince kısa ya da uzun vadede istenilen özelliklerde olması hâlini ifade eder.
Denge koşulları, ekonomi biliminin temel soruları arasındadır. Ekonomide değişiklikler gerçekleşmesine sebebiyet vererek yeni denge yapılarının oluşması, denge koşulları ile açıklanmaktadır. Bu bağlamda statik ve dinamik olmak üzere iki tip denge yapısından söz etmek mümkündür. Statik denge belirli sürede, zıt kuvvetler altında gerçekleşen stabil denge hâlini işaret ederken dinamik denge durumu ise birden fazla denge hâlini ifade eder. Dinamik denge durumlarının gerçekleşmesinde ekonomik yapı içerisindeki rekabet son derece etkilidir.
‘Denge’ kavramına iktisat okulları perspektifinden bakıldığında, Fizyokrasinin ekonomiye “genel denge” kavramını kazandıran düşünce akımı olduğu anlaşılmaktadır. Klasik görüşte “Genel Denge”, tasarruf-yatırım denkliği, emek piyasası, para piyasası ve üretim fonksiyonu incelenerek bütünü üzerinden tam istihdam koşulu altında açıklanmaktadır. Neoklasik iktisat “denge” hâlini “Walras Genel Denge Teoremi” ile açıklarken, Keynesyen görüş millî gelir denge düzeyini denge faiz oranı üzerinden tüketicilerce tasarruf edilmek istenilen miktar ve yatırım yapılmak istenen miktarların eşit olduğu, elde tutulmak istenen servetle ekonomideki para miktarının da eşit olduğu ve genellikle tam istihdam olmadan da gerçekleşen “denge” hâlini savunmaktadır. Odak noktası emek piyasası olan Yeni Keynesyenler ise ücret ve fiyat yapışkanlığı üzerinde durmuşlardır.
’Denge’ kavramıyla ilişkili olarak ekonomi bilimi açısından ayrıca “denge fiyat düzeyi”, “denge millî gelir düzeyi”, “bütçe dengesi” ve “denge faiz oranı” kavramları da son derece mühimdir. “Denge fiyat düzeyi”, piyasa dengesinin gerçekleştiği fiyat seviyesini ifade eder. “Denge millî gelir düzeyi” basitçe, aynı anda para arzı=para talebi ile yatırımlar=tasarruflar dengesini ifade eder. “Bütçe dengesi” kısaca, devlet gelir ve gider denkliğinin sağlandığı durumdur. Harcamaların gelirden fazla olduğu durumlarda bütçe açığı, gelirlerin harcamalardan fazla olduğu durumlarda ise bütçe fazlası oluşması sonucunda bütçe dengesi bozulur. “Denge faiz oranı” ise reel para arzı ve reel para talebinin eşitlendiği seviyelerde oluşur.
Burada ifade edilen ve ideal ya da ideale yakın olan durumları içerisinde barındıran ‘denge’ hâlinin tam tersi ise ‘dengesizlik’ olarak adlandırılır ve ‘denge’ olarak kabul edilen tüm hâl ve düzeylerin dışında kalan hâl, düzey ve değerler dengesizlik anlamına gelmektedir.
’Denge’, ilişkilendirildiği tüm ekonomi kavramları için zamanla gerçekleşen ve zamanla değişebilen durağanlık ve dinginlik hâlini ifade eder. Ekonomide ulaşılmak istenen hedefi tanımlayan ve ilişkilendirildiği her kavram için pozitif anlam barındıran ‘denge’ kavramı, ekonomik aktörlere misyonlar yüklerken, aynı zamanda onların hedeflerini oluşturur. Gerek geçmişte gerekse bugün kabul gören hemen hemen tüm iktisat okulları dengeye ulaşmayı ideal kabul etmiştir.
Güldenur Çetin