DİPLOMA

Enver BEŞİNCİ views1331

Bir hukuk kavramı olarak ortaya çıkan ve Eski Yunan’da “iki levha arasına yazılmış hukuk akdi” için kullanılan Grekçe asıllı "diplōma" kelimesi, ikiye katlanmış şey, katlanmış kâğıt, parşömen, katlanmış evrak, ruhsatnâme, dosya ve berat gibi anlamlar taşır. Aynı sözcüğün Latince karşılığı ise “tavsiyenâme veya yetki belgesi”dir. Roma’da imparator veya senato tarafından posta araçlarında kullanılmak üzere verilen pasaporta ve askerlik yapanlara bazı imkânlar sağlayan imtiyaznâmeye de diploma denilmiştir. Fransızca diplôme kelimesi de yine aynı şekilde ruhsatname ve her türlü resmî evrak anlamındadır. Osmanlı dönemi Türkçesinde de kelime, izin belgesi anlamındaki icâzetnâme yanında berat ve ruhsat kelimeleriyle de eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Bütün bu özellikleriyle kısaca diploma, resmî otoriteden gelen ve amacı, bir hak, unvan sağlamak, belirlemek ve onaylamak olan belge diye tanımlanabilir. Kelimenin parşömen anlamı, değerli evrakların koyun derisinin işlenmesiyle özel olarak yapılan, kalitesi, dayanıklılığı ve kolay taşınırlığı bakımından en iyi yazı malzemesi olan parşömene yazılmasından kaynaklanır.

Belirli bir eğitim-öğretim programı uygulayan bir kurum tarafından, öğrencisine bu programı başarıyla tamamladığını, bir derece veya unvanı kullanmaya hak kazandığını, bir iş, sanat veya meslek dalında çalışabilme yetkisi elde ettiğini belirtmek üzere düzenlenerek verilen resmî belge, icâzetnâme, şehâdetnâmedir. İslâm dünyasında diploma kelimesi, hemen aynı anlamdaki icâzet kelimesiyle karşılanmış, daha sonra yerini şehâdetnâme ve tasdiknâme kelimeleri almış, günümüzde ise diploma kelimesi yaygınlaşmıştır. Arapçada “bir yeri seyr ve sülûkta geçip gitmek, bir adamı bir yerden öte tarafa geçirmek anlamındaki “cevâz” kelimesiyle aynı kökten türeyen “icâze” kelimesi, “bir kimseyi bir yerden öteye savuşturmak, tarlayı yahut hayvanları suvarmak, bir nesneyi reva ve makul görmek, destur vermek, münasip tutmak, bir düşünceyi ya da işi (emri) yerine getirmek, bir maddenin iznine (cevazına) imza atmak ve mühürlemek (takrir etmek) anlamlarıyla aynı zamanda diploma kelimesinin yerine kullanılmıştır.

İcâzet kavramı, biri Kur’an diğeri de Hadis ilimleriyle ilgili iki ayrı alan ile doğrudan ilişkilidir. Diğer ilişmleriçin de söz konusu olmakla birlikte özellikle bu iki ilimde verilen icazetnameler, başkaca dini ilimlerde veirlen belgelerinde de başlangıcı olmuştur. İcâzetnâme, bu özellikleriyle ilmin güvenli bir şekilde aktarılmasını sağlayan önemli bir belge özelliği taşımıştır. İçinde, öğrencinin okuduğu dersi hakkıyla öğrendiği ve dolayısıyla onu başkalarına aktarma hakkı kazandığı bilgisinden başka, belgeyi veren hocanın ders aldığı hocaların da bir silsile hâlinde isim ve özelliklerinin yer aldığı bu belgeler, önemli bir kültür tarihi kaynağı hâline gelmekteydi. Burada, belirli ilmi ekollerin başlıca temsilcileri hakkında en güvenilir bilgiler yer almakta, İslâm dünyasında yaygın şekilde yazılan “hal tercümeleri” için de eşsiz bir kaynak oluşturmaktaydı.

İslâm dünyasında erken dönemlerden itibaren başta dinî ve sonra diğer bilgilerin aktarılması için resmî bir prosedürün uygulandığı icazetnameler konusuna Osmanlı medreselerinde de gereken önem verilmiştir. İlk tedris hayatına giren bir öğrenci muhtasarât denilen dersleri gördükten sonra haşiye-i tecrid medresesine devam ederek oradaki derste başarılı olmasının ardından o medresenin müderrisinden bir vesika almak suretiyle bir yukarı derecedeki miftah medresesine devam eder ve oradan da kırklı ve hâric ve dâhil medreselerinin derslerini gördükten sonra Sahn-ı Seman’a girerek danişmend olurdu. Onaltıncı yüzyılda, bütün bu aşamalarda bir üst dereceye hakkıyla geçmesi gerekirken bu düzenli medrese öğrenimini yapmadan bir yolunu bularak iltimasla medreseden mezun olup müderrislik ve kadılık için vilâyetlerden İstanbul’a mülâzemete gelen medrese öğrencilerinin önünü kesmek amacıyla, müderrisinden almış olduğu vesikayı bir yukarı dersin müderrisine göstermedikten sonra derse kabul edilmemesi kuralını getiren bir medrese kanunnamesi çıkartılması da ilmin güvenilirliğinin korunması açısından icâzetnâmenin önemini göstermektedir.

Enver Beşinci

Kaynakça

Adam, Mez. Onuncu Yüzyılda İslâm Medeniyeti-İslâm’ın Rönesansı. Çev. Salih Şaban. İstanbul: İnsan Yayınları, 2014.

Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı Eğitiminde Modernleşme. İstanbul: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, 2014.

Hourani, Albert. Arap Halkları Tarihi. Çev. Yavuz Alogan. İstanbul: İletişim Yayınları, 2005.

Makdisi, George. Ortaçağ’da Yüksek Öğretim -İslâm Dünyası ve Hristiyan Batı. Çev. A. Hakan Çavuşoğlu ve Tuncay Başoğlu. İstanbul: Klasik Yayınları, 2018.

Mütercim Asım. Kamusu’l-Muhit Tercümesi 3. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2013.

Nişanyan, Sevan. Nişanyan Sözlük-Çağdaş Türkçenin Etimolojisi. İstanbul: Liber Yayınları, 2018.

Sezgin. M. Fuad. Buhârî’nin Kaynakları. Ankara: Otto Yayınları, 2017.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları Yayınları, 1998.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi