EĞİTİM FELSEFESİ

Durmuş GÜNAY views39283

Eğitim felsefesi, eğitimin amacını açıklığa kavuşturmaya, bu amaca ulaşmak için neyin, niçin, nasıl ve kiminle yapılacağını mantıksal olarak gerekçelendirmeye, açıklamaya ve bir sistem kurmaya çalışan bir alandır. Eğitimin hem öznesi (faili) hem de nesnesi (malzemesi) insandır. Eğitim felsefesinin üzerinde durduğu temel sorular şunlardır: Eğitimin kendisi nedir? İnsan nedir? Bilgi nedir? Öğrenme ve öğretme nedir? Eğitimin amacı nedir? Bilmek, öğrenmektir. Öğretmek ise öğrenmeye dayanır. İyi öğrenen öğretebilir. O hâlde eğitim ve öğretimin temeli, öğrenmektir. Ancak öğretmek daha zordur. Çünkü, öğretenin öğreneni öğrenmeye getirmesi gerekir.

Toplumdaki her türlü eğitim faaliyetlerinin belirli bir eğitim felsefesi temeline dayanması ve söz konusu eğitim felsefesinin de öğrenen ve öğretenlere rehberlik etmesi beklenir. Eğitim, bir var olanın varoluşunu borçlu olduğu dört neden üzerinden açıklanabilir. Bunlar amaç (causa finalis), özne/fail (causa efficient), form (causa formalis) ve malzemedir (causa materialis). Eğitimin formu olan müfredat, dersler ile kütüphane ve laboratuvar gibi fiziki altyapıyı da kapsar. Eğitimin mimarisinin unsurları olan bu dört nedenin her birinin içeriği, toplumun benimsediği eğitim felsefesi tarafından belirlenir. Hangi eğitim felsefesi olursa olsun bu çerçeve kullanılarak bir eğitim sistemi inşa edilebilir. Çünkü söz konusu dört unsur, Aristoteles’ten beri, var olanın üzerine oturduğu sütunlardır.

Eğitim, yeni yetişen nesillere kültür aktarımı ile kültürün genişletilmesini ve derinleştirilmesini amaçlar. Bütün bilgi alanına toplumun kültürü adı verilir. Ancak söz konusu bilgi alanı, deniz dibindeki inciler gibi “düşünülmüş ve söylenmiş en iyi şeyler”den oluşur. İnsan, eğitime ihtiyaç duyan tek varlıktır. İnsanoğlu, uzun süre bakıma ve eğitilmeye muhtaçtır. Hayvanlar, iç güdülerinin sağladığı bilgilerle yaşar. Terbiye, hayvani tabiattan insani tabiata geçişte köprü vazifesi görür. İnsanoğlu, yalnız eğitim yoluyla insanlaşabilir. Eğitim, hangi şekle sokarsa insan odur. Terbiye, insandan yabaniliği alır. Terbiye eksikliği, insan için daha büyük bir tehdittir. Kültür eksikliği zamanla telafi edilebilir ancak terbiye eksikliği insana yapışır ve giderilmesi zordur.

Eğitim boş vaktin önemini vurgulamalı ve değerlendirilmesini öğretmelidir. Boş vakit, entelektüel mükemmelliğin, asil ve güzel olanın peşine düşüldüğü imkândır. En iyi devlet, boş vakit imkânı sağlayan ve insanları bundan yararlanmak için eğiten devlettir. Fransızca boş vakit (leisure) sözcüğünün Yunanca karşılığı “skole”, Latincesi “scola”, İngilizcesi “school”dur. “School”, okul, boş vakit (leisure) anlamına gelir.

Eğitim, özgürlük ve sevgi ortamı ister, zorlamayla öğretilip öğrenilemez. Korku ve zorlama, bilgi geçişini durdurur. “Felsefe” sözcüğünün anlamı da bilgelik sevgisidir. Bu sevgi aşk derinliğinde bir sevgidir. Bilginin doğuşu ve nakli sevgi ortamı ister. Çocuklara zor kullanılmamalıdır. Eğitimin onlar için bir oyun olması sağlanmalıdır. Eğitim; doğruluk, iyilik ve güzellik bilgisi vermelidir.

Eğitimin kafayı olduğu kadar kalbi ve ruhu da eğitmesi gerekir. Modern eğitimin en önemli zaafı, insanın iç dünyasını ihmal etmesidir. Modern zamanlarda eğitim dışsallaşmıştır. Sadece mesleğe ve iş dünyasına yönelik eğitim, kişiyi ekonominin ve endüstrinin aracı hâline getirmektedir. Eğitim, insanı zihinsel beceriler ve el becerileri ile donatmalı ve derinleştirmelidir. Zihinsel eğitim, insanın iç dünyasında derinleşmektir.

İlkçağ filozoflarından itibaren çeşitli filozofların ve felsefe akımlarının eğitim konusunda farklı tezleri olmuştur. Eğitim felsefeleri, belirli felsefe akımlarına dayanır. Her eğitim felsefesi, dayandığı felsefe akımına veya akımlarına göre eğitime ilişkin, yukarıda ifade edilen farklı sorulara farklı cevaplar verebilmektedir. Aşağıda birkaç felsefe akımına ve eğitim felsefesine kısaca değinilmiştir. Başlıca felsefe akımları, idealizm, realizm, pragmatizm, ve varoluşçuluk şeklinde sıralanabilir.

Realizmin bazı kabulleri şunlardır: Dış dünyada algıladığımız nesneler vardır. Bu fiziki nesneleri algılıyor olalım ya da olmayalım onlar vardır. Aynı zamanda, dış dünyadaki nesneler, bizim algıladığımız gibidir.

İdealizmin temeli Platon’a (ö. MÖ 347) dayanır. Platon’a göre, biri akıl ile kavradığımız ideaların bulunduğu öteki ise duyularımız ile kavradığımız, içinde yaşadığımız nesneler dünyası olmak üzere iki evren vardır. İdealar, gerçek varlıklar olup değişmez ve akıl ile kavranabilir. İçinde yaşadığımız dünyadaki duyularımız ile algıladığımız varlıklar ise gerçek varlıkların kopyalarıdır.

Pragmatizmin kurucusu William James’e (ö. 1910) göre “şimdiye kadar doğruların keşfedildiği sanılırdı, oysa doğrular icat edilir”. Doğrular, işimize yarayan ve faydalı olan şeylerdir. Olaylar ve hayat, sürekli değiştiğinden insanın ihtiyaçları da değişir, bundan dolayı doğrular da değişkendir.

Varoluşçu felsefenin temsilcilerinden biri J. P. Sartre’dır (ö. 1980). Ona göre varoluş özden önce gelir. İnsanın özü, özgür eylemlerinden oluşur. İyi ve kötü gibi evrensel değerleri belirleyecek evrensel ahlak yasası yoktur. İnsan, kendi seçimleri ile kendi değerlerini ve ahlaki değerleri oluşturur.

Genel felsefe akımlarının birinden veya birkaçından etkilenerek geliştirilen başlıca eğitim felsefesi akımları şunlardır: Daimicilik, Esasicilik, İlerlemecilik, Varoluşçu eğitim, Sosyal yeniden yapılandırmacılık. Bu eğitim felsefesi akımları, yukarıdaki sırasıyla, öğretmen merkezli niteliği ağır basanlardan öğrenci merkezli akımlara doğru sıralanmıştır. Eğitim felsefesi akımlarının hemen hepsi, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıkmıştır. Aşağıda kısaca bu akımlardan söz edilmiştir.

Daimicilik: İdealizme ve realizme dayanır. Hakikatin mutlak ve evrensel olduğunu, kişilere ve koşullara göre değişmez olduğunu savunur. Eğitimin öğrenciye değişmeyen ilkelerin bilgisini veya büyük fikirleri kazandırması gerekli görülür. Çünkü büyük fikirler, problemlerin en iyi çözüm potansiyeline sahiptir. Müfredat, öğrencinin sanat ve bilimde gelişmesine odaklanmalıdır. Öğrenci, insanlığın ortaya koyduğu en önemli eserleri okuyup çalışarak “kültürel okuryazar” hâline gelmelidir. Amaç, öğrenciyi eleştirel düşünen kişi hâline gelmesi için eğitmektir. Daimicilik, öğretmen ve konu merkezli bir akımdır. Bu akım, öncelikle öğrencilere klasiklerin okutulmasını savunur. Başlıca savunucuları Robert M. Hutchins (ö. 1977) ve Jacques Maritain (ö. 1973) ve Mortimer J. Adler’dir (ö. 2001).

Özcülük/Esasicilik: Bu akıma göre insanlığın kültürünün ortak bir bilgi çekirdeği vardır. Okullarda bu çekirdek, öğrenciye sistematik olarak verilmelidir. Bütün insanlığın bilmesi gereken esas bilgi ve beceriler kitlesinin bulunduğuna inanılır. Okullar, öğrencileri toplumun düzeni için kabul edilen standartlarda yaşamaları için hazırlamalıdır. Bu akımın en önemli savunucuları William Bagley (ö. 1946), Michael J. Demiashkevich (ö. 1938), Isaac L. Kandel (ö. 1965), Arthur Bestor (ö. 1994) gibi eğitimcilerdir.

İlerlemecilik: Amerika Birleşik Devletleri’nde doğmuş olup daimici eğitim anlayışına bir tepkidir. Buna göre eğitim çocuk merkezli olmalıdır. Müfredat, öğrencinin ilgi alanı gözönüne alınarak hazırlanmalıdır. Öğretim, pasif değil aktif olmalıdır. Öğrenciye öğretilen problem çözme stratejileri gelecekte doğru olmayabilir ancak mevcut zamanda doğru olmalıdır. Öğretmen, öğrenciye kılavuzluk yapmalıdır. En önemli temsilcisi John Dewey’dir (ö. 1952).

Varoluşçu Eğitim: Varoluşçu eğitim akımı, varoluşçuluk felsefesine dayanır. Varoluşçu felsefenin ilkesi “Varoluş özden önce gelir” önermesiyle temsil edilir. İnsan bu dünyaya geldikten sonra, özgür iradesiyle kendi özünü oluşturur. Bu akım bireye odaklanır. Eğitim, öğrencinin kendi hakikatinin anlamı üzerine odaklanması için ona yapılan bir yardım olarak görülür. Yaratıcı seçmeye, insan deneyiminin öznelliğine, insan varoluşunun somut eylemlerine vurgu yapar. Okulun, öğrencinin özgürce seçim yapmasına izin vermesi gerektiğini ileri sürer. Ancak özgürlüğün kuralları vardır ve diğer insanların özgürlüğüne saygı esastır. Okullar, öğrencinin soru sormasına izin vermeli, onların bu sorulardan sonuçlar çıkarmasına yardım etmelidir. En önemli temsilcileri Soren Kierkegad (ö. 1855), Jean-Paul Sartre (ö. 1980) ve Marxne Greene’dir (ö. 2014).

Sosyal Yeniden İnşacılık/Yapılandırmacılık: Bu akıma göre okul, toplumsal değişme ve yeniden yapılanma sürecine öncülük etmelidir. Akım, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki korku ve soğuk savaşa tepkidir. Okullar, hem mevcut toplum düzeni hakkında bilgi vermeli hem de toplumun yeniden inşasını sağlamanın yollarını aramalıdır. Toplumun ve toplumda olanın sınıfa taşınmasını savunur. Dünya çapında demokrasinin hâkim olması için çalışır. En önemli temsilcileri Theodore Brameld (ö. 1987) ve George Counts’tır (ö. 1974).

Durmuş Günay

Kaynakça

Billington, Ray. Felsefeyi Yaşamak. Çev. Abdullah Yılmaz. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2011.

Cevizci, Ahmet. Eğitim Felsefesi. İstanbul: Say Yayınları, 2016.

Heidegger, Martin. Bilim Üzerine İki Ders. Çev. Hakkı Hünler. İstanbul: Paradigma Yayınları, 1998.

Günay, Durmuş. Üniversite Felsefesi. İstanbul: Büyüyen Ay Yayınları, 2019.

Kant, Immanuel. Eğitim Üzerine. Çev. S. Emre Bekman. İstanbul: İz Yayıncılık, 2019.

Morin, Edgar. Geleceğin Eğitimi için Gerekli Yedi Bilgi. Çev. Hüsnü Dilli. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2003.

Platon. Devlet. Çev. Sabahattin Eyüpoğlu ve M. Adalet Cimcoz. İstanbul: Türkiye İş Bankası, Kültür, 2014.

Şişman, Mehmet. Eğitime Giriş. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık, 2019.

Tate, Nicholas. Ne İçin Eğitim. Çev. Mukadder Erkan. İstanbul: Çizgi Kitabevi, 2018.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi