EMANET

Semih CEYHAN views4565

Sözlükte “Güvenmek, korku ve endişeden uzak olmak, güvenilir bir kimseye koruması için geçici olarak verilen şey” anlamlarını ifade eder.

İslâm literatüründe farklı disiplinlere göre geniş kapsamlı kavramsal içeriğe sahip olan kelime felsefî, ahlâkî ve hukukî açılımlar gösterir. “Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular; nihayet emaneti insan yüklendi. İnsan gerçekten de çok zalim ve cahildir.” (Ahzâb 33/72) âyetinde geçen emanet kelimesinden hem dinî sorumluluk ve yükümlülükler hem de insanlar arasındaki emanete konu olan hususlar yani bütün emanet çeşitleri kastedilmektedir. Emanet kavram kümesi, iman, ibadet gibi dinî yükümlülükler, beden ve ruh sağlığı, servet, makam ve mevki gibi imkânlar, sözleşmeler, kişi dokunulmazlığına, aile mahremiyetine ve meskene saygı, ikram ve nimete şükran, selâma karşılıkta bulunma, sır saklama, istihbarat vb. teolojik, etik ve sosyolojik ilke ve kuralları içine almaktadır.

Tasavvuf metafiziğinde emanet, insanın hakikati ve mahiyeti olarak karşılanmış, “tevhit, itaat, akıl, hilafet, iffet, ruhi ve bedeni kabiliyetler, istidat, muhabbet, marifetullah, sorumluluk (teklif), namaz, okuma-yazma” vs. insani hakikat anlamının tüm bileşenleri de mutasavvıf ve müfessirler tarafından söz konusu âyette geçen emanetin çeşitleri olarak sıralanmıştır. Buna göre emanet yalnızca Allah tarafından insana verilen mal-mülk gibi cisimsel varlıklara değil, bilgi, değer, görev, can gibi soyut nesnelere de konu olabilir. Bu itibarla Hz. Peygamber’in vahiy öncesi ve sonrası “el-emin” vasfıyla anılması, onun sadece Mekke toplumundaki güvenilir, emanetleri koruyan, adil ve vefakâr karakterinden ötürü değil, bir varlık tecellisi olarak insana tevdi edilen ilahi hakikatin mutlak mümessili olmasından kaynaklandığı gibi Cebrail baş meleğinin Allah ile peygamberler arasındaki bilgi naklinde bilgi emanetine sahip çıkması da onun “Cibril-i Emîn” vasfıyla anılmasının sebebidir.

Ahlâkî bir erdem olarak emanet, âyet ve hadislerde sıkça tekrarlanır. “Kavimlerine gönderilmiş emin elçiler” olan peygamberlerin üstün ahlâkî vasfına işaret eden emanet nübüvvetin niteliklerinden biridir. Gündelik hayatlarındaki güvenilir olma özelliklerinin yanı sıra, peygamberlerin emin olmalarının sebebi, ilahi vahyi tahrife ve herhangi bir değişikliğe uğratmaksızın aynıyla topluma tebliğ etmeleri ve gönderildikleri hikmet gereği örnek davranışlar sergilemeleridir. Sonraki zamanlarda kavmin vahyi tahrif etmesi, emanete hıyanet şeklinde yorumlanabilir.

İnsanın kendine tevdi edilen her türden emaneti aslına mutabık şekilde gözetmesi, muhafaza etmesi, zamanı geldiğinde sahibine geri vermesi Müslüman toplumun başta gelen moral değeridir. Emin insanlardan müteşekkil bir toplumsal yapının huzur, emniyet ve asayiş içerisinde sürekliliğini koruması kaçınılmazdır. Emanete riayet etmeyenin gerçek mümin sayılmayacağını vurgulayan Hz. Peygamber, emanete hıyanet etmeyi de münafıklık alametleri arasında saymıştır: “Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendine bir emanet bırakıldığında ona hıyanet eder” (Buhârî, “Îmân” 24; Müslim, “Îmân, 107, 108). “Emanet zayi olduğunda kıyameti bekle” (Buhârî, “İlim”, 2) anlamındaki hadiste hangi türden olursa olsun emanete hıyanetin yaygınlaşması ve güvenin ortadan kalkmasının toplumsal bir felaket olduğu anlatılmak istenmiştir. Yine birçok hadislerde, yapılan vaatlerin, özel meclislerde konuşulan sözlerin, verilen sırların ve aile mahremiyetinin birer emanet olduğu vurgulanmıştır. Mümin ve emanet kelimelerinin aynı etimolojik kökene sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda, emanetin inanan insanın ötekiyle, toplumsal katmanlarla ve ilahi olanla ilişkisini belirleyen en önemli olgulardan biri olduğu ortaya çıkar. Emanete riayet etmek yeterli değildir. Müslüman veya gayrimüslim emaneti gözetmeyen birinin emanetine hıyanet etmek de hiçbir şekilde ahlâkî değildir.

Her tür emanetin verilmesinde ehliyet, liyakat ve kabiliyet esastır. Kamu görevleri de birer emanettir. Bu emanetlere riayet etmek, görevleri ehil kişilere vermek ve verildiğinde vazifeyi en iyi şekilde icra etmek zorunludur. “Şüphesiz Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder” (Nisâ 4/58) âyetinde ahlâk ile hukukun en geniş kapsamlı ilkelerinden olan emanet ve adalet kavramları bir arada zikredilmiştir. İslâm âlimleri bu âyete dayanarak özellikle kamu vazifelerinin adaletli, güvenilir, emanetine sâdık, işinin ehli kimselere verilmesini, mülkün bekasının buna bağlı olduğunu söylemişlerdir. İslâm ekonomi düşüncesine göre servet zengine verilmiş geçici bir emanet ve imtihan vesilesidir. Zenginin servetinden, servetin asıl sahibi olan Allah’ın hoşnutluğuna uygun tasarruf ve tasaddukta bulunması verili emaneti gözetmenin bir gereğidir.

Emanet aynı zamanda bir fıkıh ıstılahıdır. Bir süre sonra tekrar geri alınmak üzere bir kişinin uhdesine bırakılan aynî veya nakdî hakka hem emanet hem de vedîa denir. Emanet vedîadan farklı olarak ücret, ortaklık hakkı, kira, buluntu gibi maddî hakları da kapsar. Kendisine emanet bırakılan kimse kural olarak emin (güvenilir) sayılır. Onun sorumluluğu kendine emanet edilen malı örf ve adete uygun şekilde ve kendi malını koruduğu gibi korumaktır. İyi niyetli olduğu ve emanet bırakılan malı korumada gerekli titizliği gösterdiği sürece emanet mala gelen zararlardan sorumlu olmaz. Aksi takdirde zararı tazmin etmekle yükümlü tutulur.

Semih Ceyhan

Kaynakça

Bilgiseven, Âmiran Kurtkan. “Emanet.” Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı: 8 (2002): 9-36.

Coşkun, Muhammed. “Zemahşerî Tefsirinde Emanet Âyeti.”Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 50 (2016) 5-22.

“Emanet.” Temel İslâm Ansiklopedisi II içinde. Tuncay Başoğlu. Ed. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yayınları, 2019. 432-434.

Gazzâlî. Ebû Hâmid Muhammed. İhyâu ulûmi’d-dîn. ed. Heyet, Beyrut: Dâru’l-Minhâc, 2011.

Toksarı, Ali ve Hamza Aktan. “Emanet.” Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi XI içinde. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,1995. 81-84.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi