ENDERUN

Zeynep TARIM views2626

Osmanlı Sarayı içinde yer alan, devlet adamı yetiştirmek üzere çeşitli kısımlardan oluşan eğitim kurumunun adıdır. Osmanlı Sarayı’nda Birun, Divanhane, Harem gibi kısımlar arasında yer alır. Birinci ve ikinci avluya yayılan Birun, ıstabl-ı âmire, matbah-ı âmire gibi birimler ve çalışanlarından oluşur. Divanhane, ikinci avluda devlet işlerinin, toplantıların yapıldığı, elçilerin ve ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen idarecilerin kabul edildiği, resmî devlet törenlerinin yapıldığı bölümdür. Harem, ikinci ve üçüncü avlulara yaslanan bahçe tarafına doğru genişleyen valide sultan, sultanlar, hasekiler, kadınefendiler ve cariyelerin yaşama alanlarıdır. Enderun ise sarayın iç kısmında, üçüncü avluyu çepeçevre saran koğuşlara yerleşen küçük oda, büyük oda, seferli odası, doğancı odası, kilâr odası, hazine odası ve has odadan oluşan bir eğitim alanıdır.

Osmanlı öncesi İslâm devletlerinin saraylarında Enderun’daki gençlerin üstlendiği görevleri yapanlar vardı. Fakat Enderun işleyiş sistemiyle Osmanlılara özgü bir kurumdur. Yıldırım Bayezid (ö. 1403) zamanında başlayan ilk teşkilatlanma II. Murad (ö. 1451) zamanında 15. yüzyıl başında kurumsallaşmış, 15. yüzyılın ikinci yarısında Fatih Sultan Mehmed’in (ö. 1481) devlet ve saray teşkilatıyla ilgili düzenlemeleri ile oturmuş bir yapıya kavuşmuştur.

Enderun’un insan kaynakları öncelikli olarak devşirmeler ve esirlerden oluşurdu. Devşirme sistemine göre Osmanlı coğrafyasındaki Hristiyan ailelerden belli kurallara uyularak alınan çocukların yetenekli, zeki ve gösterişli olanları Edirne Eski veya Yeni Sarayı’nda toplanır, sonra İstanbul’a İbrahim Paşa veya Galata Sarayına gönderilirdi. Bunlar arasında ikinci bir elemeden geçenler Topkapı Sarayı’na Enderun’a alınırdı. Bosnalı Müslümanlardan devşirme sistemiyle alınan çocuklar ise genellikle Enderun’a gönderilirdi. Savaş sonrası alınan esirlerden de aynı şekilde seçme yapılırdı. Ayrıca, uzak vilayetlerdeki yerel beylerin, vasal konumdaki prenslerin ve bölgenin ileri gelen ailelerinin çocukları da Enderun’a alınabilirdi. Bu gençler Enderun’da bir Osmanlı olarak yetişip kendi bölgelerine yüksek bir idari görevle tayin edilebilmekteydi. Savaş esirlerinden başka, esir pazarlarına getirilen nitelikli esirler de Enderun’un insan kaynakları arasındaydı.

Enderunlular, Topkapı Sarayı’nın üçüncü avlu kapısından girişte sağ ve soldan devam ederek avluyu kuşatan, bodrum katlarıyla beraber geniş bir kullanım alanına sahip odalarda yaşardı. Enderun hamamı, ağalar camii, Enderun kütüphanesi hayli kalabalık bir nüfusa sahip olan bu kısma özgü yapılardır. Ayrıca Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunun giriş kısmının sağ tarafında Enderunlulara mahsus bir hastane vardı. Hasta olan çocuklar odalardaki diğer yoldaşlarına hastalık bulaştırmasın diye derhal bu küçük hastaneye nakledilirdi, bunun yanı sıra koğuşlarda daha basit hasta odaları olduğuna dair kayıtlar da vardır. Küçük kahve odalarından başka burada büyük bir mutfak olmayıp yemekleri matbah-ı âmireden gelirdi.

Enderun’a gelen gençlere iç oğlanı adı verilir, terfi edip odabaşı veya bir göreve getirilince ağa olurlardı. Her odanın halifesi-kalfası, lalası, odabaşı ağaları vardı. Ayrıca günlük hizmetler içinde şerbetçi, kahveci, hamamcı gibi bazı görevliler bütün odalarda olurdu. İç oğlanları kuralları belirlenmiş çok sıkı bir disiplin altında yaşardı. Sabah namazından bir saat önce kalkılır, yıkandıktan sonra dini dersler çalışılır, sabah namazından sonra herkes görevli olduğu işi yapar, programdaki diğer günlük dersler çalışılırdı. Yemek yerken, konuşurken, oturup kalkarken, uyurken kısacası her durumda çok terbiyeli ve zarif davranmaları gerekirdi. Toplumsal adaba aykırı durumda küçük cezalar verilir, kurallara uymayanlar derhal çıkarılırdı. Enderun’da bulundukları süre içinde saray dışına çıkmalarına ve aileleriyle görüşmelerine izin verilmezdi. Enderun odalarının bulunduğu üçüncü avlu kapısı Bâbüssaâde sabah namazıyla yatsı namazı arasında kapalı olur, Enderunlular bu saatlerde ikinci avluya bile çıkmazlardı. Padişah bahçeye veya bahçe köşklerine gittiği zaman yapılacak etkinliğe göre bir kısım Enderunlular birlikte giderdi. Ayrıca yine padişah sefere, ava, göçe gittiği zaman Enderunluların bir kısmı ona katılırdı.

Enderunluların eğitimleri, Türkçe, Kuran, İlmihal, Hadis gibi dini bilgilerle başlayıp, edebiyat, gramer, şiir, belagat, tarih, coğrafya, hesap, lisan, güzel yazı (hüsn-i hat) gibi derslerle devam ederdi. Kabiliyetli olanlar, dışarıdan getirilen hocalardan musiki ve bazı sanat dersleri alırdı. İyi birer savaşçı olabilmek için bedensel gelişimlerine itina gösterilir, iyi ata binmek, cirit, güreş gibi kendilerini geliştirecek sporlara çalışırlardı. Özellikle geleneksel silahlardan kılıç ve mızrak kullanmak, ok atmak gibi hünerleri en iyi şekilde öğrenirlerdi. Enderunlu iç oğlanları ikindi vaktinden sonraki serbest zamanlarında tomak gibi çeşitli oyunlar oynardı. Gençlerin disiplinli, iradeli, çalışkan ve güzel ahlâklı olmalarına itina edilir, huysuzluk, hırsızlık veya ahlâk dışı eğilimleri olanlar acemi ocaklarına veya diğer yeniçeri bölüklerine gönderilirdi. Ağalar ve içoğlanlara Enderun’da verilen derslerin yanında sarayda kendilerine verilen çeşitli işleri yapmaları da eğitimlerinin bir parçası olarak düşünülebilir.

Ağalar ve iç oğlanlarının Enderun’dan çıkarılıp bir devlet görevi ile saray dışına tayin edilmelerine çıkma adı verilir, bazen bir defada çok sayıda Enderunlu çıkarılarak tayinleri yapılırdı. Böylece usule uygun olarak odaların birinden bir üsttekine atamalar da mümkün olurdu. Terfiler sırasında özellikle has odaya alınacakların başarılı ve iyi huylu olması yanında fiziki olarak da çok iyi özelliklere sahip olması beklenirdi. Her bir odaya geçişte yeni gelene, geldiği odanın acemisi olduğundan yeni bir lala tayin edilirdi. Çıkmalarda iç oğlanları ve ağalar, kapıkulu sipahi ve süvari bölüklerine veya bazen sarayın içinde daha üst bir grup olan müteferrika sınıfına gönderilirdi. Enderunlular saray dışında bir göreve tayin edildikten sonra tekrar eski görevlerine gelemezlerdi. Ağalar bir odadan bir üst odaya terfi ettiklerinde terfi akçesi alırlardı. Her yeni padişah tahta çıktığı zaman bazı görev değişiklikleri nedeniyle Enderun’dan da çıkmalar yapılırdı. Normal şartlarda alt odalardaki nüfusun artmasıyla genellikle iki veya üç senede bir çıkma yoluyla Enderun’un eskileri sarayda veya çoğunlukla şehir dışında yeni görevlere gönderilirlerdi.

İçoğlanları sırma işlemeli sikke biçimli başlıklar giyerler, bu başlıkların iki tarafına eklenmiş yanaklara kadar sarkan zülüfleri olurdu. Küçük ve büyük odadaki iç oğlanlarına dolama adı verilen basit kaftanlar giydikleri için dolamalı adı verilirdi. Daha üstteki diğer oda mensupları çatma kadifeden yapılmış değerli kaftanlar giyerlerdi. Silahdar, has odabaşı, rikabdar, çuhadar, ibriktar, dülbend gulamı gibi ağalar alın kısmı sırma işlemeli, kırmızı kadifeden yatırtma başlık giyerlerdi. Enderun’daki bıçaklı eskiler, değerli taşlarla müzeyyen küçük hançerler taşırlardı.

Enderun teşkilatı içindeki bölümlerden küçük oda, saray için seçilip içeriye alınanların ilk yerleştirildiği, temel eğitimin verildiği yerdi. Bu odadakilerin sayıları 16. yüzyılda 60 civarında iken, 17. yüzyılda 180 kişiye kadar çıkmıştı. Büyük odada ise 100 ila 200 kişi bulunurdu. Doğancı koğuşundakiler, saraydaki avcı kuşların eğitim ve bakımlarından sorumluydu. Çakırcılar, doğancılar, şahinciler, atmacacılar bakım ve eğitimlerini verdikleri kuşların ismiyle anılırdı. Padişahla birlikte ava çıkarlar ve kuşlarla avlanırlardı. Kaftan giydikleri için ‘kaftanlı’ tabir edilen sınıflara terfi etmiş olurlardı. Doğancıbaşı sarayın itibarlı ağalarından olup arz ağaları denilen gruba dâhildi. Doğancı koğuşu iç oğlanlarının sayısı 10 ila 40 arasında değişmekteydi. Bu oda Fatih döneminde kurulmuş, 1675 yılında kaldırılmıştır. Diğer önemli bir bölüm, Seferli Koğuşu’dur. IV. Murad’ın (ö. 1640) Revan seferi sırasında kurduğu bir sınıf olup küçük odadan ve bilhassa büyük odadan alınan bir kısım oğlanlarla teşekkül etmiştir. İlk oluşumu böyle olduğu için daha sonra da büyük odadan terfi edenler seferli odasına alınmıştır. Enderun meydanının girişte sağ tarafta bulunan yerleri III. Ahmed (ö. 1736) zamanında 1719 yılında kütüphanenin inşaatı sırasında genişletilmiştir. Çamaşırcılar, hamamcılar, berberler, dilsizler bu koğuşta olurdu. En önemlisi küçük ve büyük odadan musikiye kabiliyetli çocuklar bu odaya alınırdı. Böylece sazende ve hanendeler de bu odaya mensuptur. İç mehter adı verilen mehterler de bu koğuştaki sazendeler arasından seçilirdi. İbrik, peşkir, miftah hizmetlileri yine bu koğuş içindeydi. Koğuş üyeleri 100 kişi civarındaydı.

Kiler koğuşu mensupları padişahın sofra işlerine bakar, meyve, şerbet ve yemişlerin saklanıp gerektiğinde ikram edilmesiyle ilgili işleri takip eder, padişaha sofra hazırlanıp, kurulması, sofranın toplanıp temizlenmesiyle de ilgilenirdi. Bu koğuşta peşkircibaşı, turşucu, yemişçi, tepsici, mumcu gibi görevliler vardı. Kilâr odasında boşluk olduğu zaman seferli veya büyük odalardan birisi buraya nakledilirdi. 16. yüzyılda 30 kişi civarında olan kiler koğuşu mensuplarının 17. yüzyılda sayıları 100’ü geçmiştir. Hazine koğuşundaki Enderunlular padişahın mücevherli sorguçlarını, değerli kaftanlarını, kemer, toka, takı gibi mücevherli eşyalarını muhafaza ederdi. Bu oda kilâr veya seferli odasından gelenlerle oluşturulmuştu. Koğuşun amiri Enderun hazinesinden sorumlu olan hazinedarbaşı ile hazine kethüdasıydı. Güğüm Başı bu odanın itibarlı ağalarından birisiydi. Çok geniş bir yapılanmaya sahip olan ehl-i hiref teşkilatı da hazinedarbaşıya bağlıydı.

Has Oda Fatih Sultan Mehmed (ö. 1481) zamanında 32 kişiden ibaretti. Zaman içinde sayıları 40 kişi olarak sabitlendi. Koğuş amiri has odabaşı olup ondan sonra silâhdar ağa gelirdi. Enderun’daki en üst sınıf olan bu koğuş mensupları içinde silâhdar, çuhadar, rikabdar, içeride ve dışarıda her merasimde padişahla birlikte olan ağalardı. Sultan Selim’in Mısır Seferi sonrasında getirdiği ve muhtelif tarihlerde saraya alınan kutsal emanetlerin muhafaza ve bakım işleri bu odanın göreviydi. Has odalılar padişaha en yakın olan sınıftı. Hatta bazı musahipler de bu oda mensuplarından tayin edilirdi. Has odalılar saray dışına çıkıldığında padişahın maiyetinde atlı olarak yer alırlardı. Silâhdar ağa padişaha ait bütün silahların muhafaza ve bakımını yaptırırdı. Saray içinde ve dışında padişaha eşlik eder, saray dışında kılıcını taşıyarak yakınında bulunurdu.

Enderunlu sayısı 500-700 kişi arasında değişirken, bu rakam 17. yüzyılda kısmi bir artış göstermiştir. Damad İbrahim Paşa (ö. 1730), Lütfi Paşa (ö. 1564), Rüstem Paşa (ö. 1561), Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa (ö. 1579), Kılıç Ali Paşa (ö. 1587), Şemsi Ahmed Paşa (ö. 1580), Piyale Paşa (ö. 1578), Gazanfer Ağa (ö. 1603), Mesih Paşa (ö. 1501), Çorlulu Ali Paşa (ö. 1710), Melek Mehmed Paşa (ö. 1802) gibi pek çok tanınmış devlet adamı ile Mimar Sinan (ö. 1588) gibi pek çok değerli sanatçı Enderun’dan yetişmiştir. II. Mahmud (ö. 1839) Yeniçeri Ocağını kaldırdıktan sonra saray teşkilatı içinde yeni düzenlemeler yaparak 1831’de Enderun nazırlığını kurmuştur. Enderun teşkilatından geriye kalan birimler 1908 yılında tamamen kapatılmıştır.

Zeynep Tarım

Kaynakça

Abdurrahman Şeref, “Topkapı Saray-ı Hümâyunu”, TOEM, Sayı: 5-12 (1328-1329).

Ağca, Sevgi. Has Oda Teşkilatı, Doktora Tezi, İÜ SBE Tarih Bölümü, 2019.

Fatih Sultan Mehmed, Atam Dedem Kanunu-Kanunnâme-i Âli Osman, hazırlayan Abdülkadir Özcan, İstanbul: Kronik 2017.

Hafız Hızır İlyas Ağa, Osmanlı Sarayında Gündelik Hayat Letâif-i Vekâyi’-i Enderûniyye, Ali Şükrü Çoruk, İstanbul: Kitabevi 2011.

İpşirli, Mehmet. “Enderun”, DİA, c. 11, (1995).185-187.

Tarım Ertuğ, Zeynep. “Topkapı Sarayı”, DİA, c. 41 (2012). 256-261.

Tayyâr-zâde Atâ, Osmanlı Saray Tarihi Târîh-i Enderûn, 1-2-3-4 cilt, Hazırlayan Mehmet Arslan, İstanbul: 2010.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devleti’nin Saray Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1984.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi