GARBİYATÇILIK

Yücel BULUT views1027

Doğu’nun Batı hakkındaki imgeleri, Batı’yı inceleme nesnesi yapma iddiasındaki araştırma alanını ifade eder. Bir kavram olarak “garbiyatçılık yapmak” manasında ortaya çıkışı, Edward Said’in (ö. 2003) Orientalism (1978) eserinin yayımlanmasıyla aynı döneme tekabül eder. 1990’lı yıllardan itibaren kavramın yaygınlığı ve görünürlüğü giderek artmıştır. Said’in eserinin İslâm dünyasında anti-emperyalist mücadelelerin yükselişte olduğu bir dönemde yayımlanmış olması, daha önce oryantalizmin araştırma konusu olan topluluklarda karşıt bir söylem üreterek oryantalizme cevap verme ihtiyacını doğurmuştur.

Batı-dışı dünyada 18. yüzyıldan itibaren görünür olan modernleşme/batılılaşma çabaları, kendi kimliğini ve karşıtını tanımlama, kendini ötekinden ayırt eden sınırları gözden geçirme ihtiyacını beraberinde getirdi. Stockholm’deki oryantalistler kongresine davet edilen Ahmet Mithat Efendi (ö. 1912) Avrupa’da Bir Cevelan (1889) kitabında, içeriğini netleştirmemek ve bütün kitap boyunca yalnızca bir kere zikretmek kaydıyla kendisini ‘müstagrip’ olarak niteler. 1942 yılının temmuz ayında bir grup Japon akademisyen Kyoto’da gerçekleştirdikleri bir toplantıda Avrupa ile özdeşleştirdikleri ‘modern’in nasıl alt edilebileceğini tartışır. Doğu’da Batı egemenliğine benzer tepkiler gösteren pek çok yerli, milli, İslâmcı hareketle karşılaşılır. Ancak bu türden tekil örnekler ya da farklı adlandırmalar olmakla birlikte, -oryantalizmle denk- iç tutarlılığa sahip bir kurucu temel ilkeler bütünlüğüne, ortak bir metodolojiye, yaklaşım birliğine ve literatüre sahip bir araştırma alanı olarak garbiyatçılığın varlığından söz etmek mümkün değildir. Daha ziyade Batı’nın kültürel, siyasal, ekonomik ve emperyal hegemonyasına her alanda karşılık verme arzusundan kaynaklanan sınırları müphem bir hissiyattan, hayli farklı yaklaşımlara sahip pek çok düşünürün düşünsel çabalarından ve siyasal bir pozisyon alıştan söz edilebilir. Bu yönüyle garbiyatçılık olarak adlandırılmak istenen mevcut düşünceler, çalışmalar, hareketler ve yaklaşımlar bir araştırma disiplini olarak oryantalizmden ziyade ‘oryantalist arşiv’ olarak adlandırabileceğimiz şeye karşılık gelir. Garbiyatçılığın ne olduğu ya da ne olması gerektiğine yönelik çeşitli ve birbiriyle çatışan tanımlama denemeleri de zaten bu alandaki düşünsel dağınıklığı ve arayışı göstermekte, hatta bir bakıma bu dinamik çeşitliliği belli bir yöne kanalize etme çabasını ifade etmektedir. 

Garbiyatçılık iddiası, oryantalizme muadil bir söylemin varlığını ya da böyle bir söylemin inşasını gerekli görür. Garbiyatçılığın temelinde de ben-öteki ayrımı yatar. Doğulu özne kendini tanımlarken, tıpkı Batılı öznenin yaptığı gibi, özcü ve genelleyici bir yaklaşımla bütün olumsuz nitelikleri ‘öteki’ne atfeder. Aslında aynı temelden hareket ettiği müddetçe garbiyatçılık da eleştirmiş olduğu oryantalizmin benzeri bir yapıyı inşa etmeye mahkûmdur. Bu noktada garbiyatçılık; el-Azm’ın (ö. 2016) ifadesiyle “tersinden-oryantalizm”e dönüşür, oryantalizmin kabullerini doğrular ve yeniden üretir. İslâm dünyası için tasarladığı uyanış projesinin önemli bir adımı olarak kendi ‘garbiyatçılık’ teorisini geliştiren Hanefi’nin, “öteki”ne ihtiyaç duymayan bir “ben” varsayması da bu kısır döngüye düşmek istemeyişiyle alakalıdır. Ancak varsaymış olduğu bu öz-benliğin, ötekiyle ilişki kurmadan, etkileşime ihtiyaç duymadan nasıl ortaya çıktığına dair tatmin edici bir açıklama sunmaz. Doğu ile Batı arasındaki tarihsel etkileşimler saf bir Doğulu ya da Batılı ‘öz’ü sorunlu hâle getirmektedir. İslâm dünyası açısından Antik Yunan’ın düşünsel mirasını ya da modernleşme döneminin tarihsel tecrübelerini yok sayarak saf ve izole bir kimlik tanımlaması yapmak mümkün değildir. Sıklıkla görmezden gelinse de Doğu içinde Batı vardır, Batı içinde de Doğu vardır. Bu nedenle oryantalizmin tarihi bir anlamda Batılı öz-bilincin kendini tanımasının ve kurmasının tarihi olarak okunabilir. 

Referansları itibarıyla garbiyatçılığın, Doğulu özne tarafından tanımlanan, anlamlandırılan ve geliştirilen bir araştırma alanı olduğu varsayılsa da garbiyatçılık kavramının anlamı öncelikle Batılı akademisyenler tarafından belirlenmeye çalışılır. Bu çerçevede, Lewis’in başını çektiği bir oryantalist uzmanlar grubu tarafından garbiyatçılık Batı’ya, onunla özdeşleştirilen modernliğe ve bu ikisiyle ilişkilendirilebilecek her tür olguya köktenci bir karşıtlık olarak gösterilmek istenmiştir. Bu tutumun güncel bir örneği, garbiyatçılığı “Batı’nın düşmanlarınca insanlık dışı resmedilişi” olarak tanımlayan Buruma ve Margalith’de bulunur. 

Garbiyatçılık, aynı zamanda, Batı-dışı dünyada karşımıza çıkan batılılaşma, modernleşme veya çağdaşlaşma olarak adlandırılan hareketlere girişmek amacıyla “Batı’yı tanıma/tanıtma amacındaki bir Batı bilimi” olarak tanımlanmak istense de iki dünya arasındaki tarihsel ilişkiler ve günümüzün dünyasındaki etkileşimler böyle bir tanımı sorunlu kılmaktadır.

Yücel Bulut

Kaynakça

Bruma, Ian ve Avishai Margalit. Garbiyatçılık: Düşmanlarının Gözünden Batı. Çev. Güven Turan, İstanbul: YKY, 2009.

Carrier, James G. Ed. Occidentalism: Images of the West, Oxford: Oxford University Press, 1995. 

el-Azm, Sadık Jalal. “Orientalism and Orientalism in Reverse.” Ed. A. L. Macfie, Orientalism: A Reader, Edinburgh: Edinburgh University Press, 2000. 217-238.

Chen, Xiaomei. Occidentalism: A Theory of Counter-Discourse in Post-Mao China, New York: Oxford University Press, 1995.

“Oksidentalizm.”, Marife, Sayı: 3 (Özel Sayı), 2007.

Said, Edward, Şarkiyatçılık: Batı’nın Şark Anlayışları. Çev. Berna Ülner. İstanbul: Metis Yay., 1999.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi