Amaca yönelik davranışı başlatan, yönlendiren, ona güç ve enerjisini veren, amaca ulaşılana kadar ısrarlı olmasını sağlayan güçler toplamı olarak tanımlanabilir. Örneğin kitap okuma güdüsü sizin diğer etkinlikler arasından kitap okumayı seçmenizi ve okumaya başlayıp sürdürmenizi sağlayan güçler toplamıdır.
Bu tanımdan güdülerin dört işlevlerinin olduğu çıkarılabilir: Davranışı başlatmak, organizmayı harekete geçirmek; Davranışa yön vermek, onu bir amaç doğrultusunda harekete geçirmek; Davranışın gücünü belirlemek, ona enerjisini vermek; Amaca ulaşılıncaya kadar davranışı sürdürmek, ısrarlı olmasını sağlamak. Örneğin acıktığınızda, başka ne yapıyorsanız bir tarafa bırakıp, yemek yemek için harekete geçersiniz ve bu davranış, amacınızı gerçekleştirene yani açlığınızı giderene kadar sürer, ısrarlı olur, açlığınızın derecesi davranışınızın gücü üzerinde etkili olur.
Kaynakları açısından güdüler içsel ve dışsal olmak üzere iki türe ayrılır. Bir davranışı başlatıp yönlendiren neden, o davranış sonucunda elde edilecek ödül ya da ödüller değil de davranışın kendisi ise bu tür güdülere içsel güdüler adı verilir. Bu tür güdüler, davranışı içsel olarak başlatıp sürdüren güdülerdir. Örneğin resim yapan birisi bunu bir ödül ya da başka türlü herhangi bir getirisi için değil de yalnızca resim yapmaktan doyum aldığı için ya da içinden geldiği için yapıyorsa bu kişi içsel olarak güdülenmiştir denir. Öte yandan, eğer davranışı başlatıp sürdüren neden bir ödül beklentisi ya da cezadan kaçınma gibi bir amaca ulaşmaksa, diğer bir deyişle davranış amaca ulaşmada bir araç işlevi görüyorsa, altta yatan güdünün dışsal bir güdü olduğu kabul edilir. Örneğin bir kişi, doyum aldığı, ya da içinden öyle geldiği için değil de yalnızca para kazanmak, iyi izlenim bırakmak, takdir edilmek ya da başka türlü herhangi bir getirisi için resim yapıyorsa davranışını yöneten dışsal bir güdüdür. Kuşkusuz insanlar bazı etkinliklerinde hem içsel hem de dışsal olarak güdülenebilirler. Örneğin bir kişi resim yapıyorsa bunu hem içinden geldiği, resim yapmaktan zevk aldığı hem de resimlerini satarak maddi kazanç elde ettiği için yapıyor olabilir. Özetle güdüleri saf içsel güdüler ve saf dışsal güdüler olarak sınıflandırmak zordur. Güdüler ayrıca doğuştan gelenler (açlık, susuzluk, uyku vb.) ve sonradan öğrenilmiş olanlar (yazar olma, öğretmen olma vb.) olarak da ikiye ayrılabilir. Birinci tür insan ve hayvanlarda ortakken ikinci tür büyük ölçüde insanlara özgüdür.
Maslow’un (1943) gereksinimler ya da ihtiyaçlar hiyerarşisinde, insanlar uyarılan gereksinimlerini doyurmaya çalışırlar. Örneğin susadığınızda su arayışı içine girer ve su içersiniz. Bir gereksinim doyurulduğunda birey için önemi azalır ve daha üst düzey bir gereksinimin kişiyi güdüleme olasılığı artar. Maslow’a göre, bireysel gereksinimler doyurulma önceliği açısından sırasıyla; fizyolojik gereksinimler, güvenlik gereksinimleri, ait olma gereksinimleri, saygınlık gereksinimleri ve en üstte kendini gerçekleştirme gereksinimleri olmak üzere bir hiyerarşi oluşturur. Fizyolojik gereksinimler en temel gereksinimlerdir ve yaşamın devamı için karşılanmaları zorunludur. Bunlar yeme, içme ve benzeri gereksinimlerdir. Bir kişiyi iş bulup çalışmaya güdüleyen büyük ölçüde fizyolojik gereksinimlerdir. İnsanlar kendileri ve aileleri için yiyecek, giyecek, barınma ve benzerleri için para kazanmak gereksinimindedir. Bu temel (fizyolojik) gereksinimler karşılandıktan sonra insanlar, Maslow hiyerarşisindeki ikinci düzey gereksinimleri yani güvenlik gereksinimlerini karşılamaya çalışırlar. Bu düzeyde kişinin kendisini, güvende hissetme, fiziksel zararlardan ve acıdan kaçınıp korunma, bir barınak bulma ve benzeri gereksinimleri vardır. İkinci düzey gereksinimleri karşılandıktan sonra sıra üçüncü düzeydekilere yani ait olma gereksinimlerinin doyurulmasına gelir ki, bunlar arasında, sevgi, arkadaşlık bağları kurma, bir aileye ait olma, başkaları tarafından kabul edilme gereksinimleri sayılabilir. Maslow hiyerarşisindeki dördüncü düzeyde, başkalarından saygı görme ve başarı gereksinimi gibi gereksinimler vardır ve bunların doyurulması insanların kendilerini değerli hissetmelerini sağlar. Son olarak, sıra, gereksinimler hiyerarşisindeki beşinci düzey gereksinimlere gelir. Bunlar bir kişinin potansiyelini gerçekleştirebilmesi, yeteneklerini sonuna kadar kullanabilmesi, yaratıcı yeteneklerini kullanıp sınayabilmesi ve benzeri gereksinimlerdir.
Özetle, güdüler davranışlarımıza yön veren, kişinin amacına ulaşmasını sağlayan içsel ya da dışsal ödül ya da ceza mekanizmaları ile işlev gösteren, yaşantımıza yön veren önemli psikolojik olgulardır.
Ali Dönmez