Kelime anlamı “utanmak, çekinmek” olan hayâ, ahlâk terimi olarak “nefsin kötü davranışlardan rahatsızlık duyarak bu fiilleri terk etmesi, kötü bir işin yapılması veya iyi bir işin yapılmaması sebebiyle insanın utanmasına sebep olan sıkıntılı durum” demektir.
Yaratılıştan insanda var olan hayâ duygusuna en ilkel toplumlarda bile rastlanmaktadır. Toplumun dinî geleneklerine, örf, âdet ve hayat tarzına göre şekillenen hayâ duygusu, genellikle utanç duyma, yüz kızarması, başın öne eğilmesi, muhataptan gözlerin kaçırılması gibi davranış şekilleriyle ortaya çıkar.
Hayâ, sözlük anlamı olan “çekinmek, utanmak” manasında Kur’ân-ı Kerim’de üç ayette farklı olay ve durumları ifade etmek için kullanılmaktadır (Kasas, 28/25; Ahzâb, 33/53; Bakara 2/26). A‘râf suresinin 26. ayetinde “takva elbisesi” şeklinde ifade edilen hayırlı amel, tefsir kaynaklarında hayâ olarak yorumlanmıştır. Hz. Peygamber’in hadislerinde de ahlâki bir erdem olarak hayâ önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim Allah’ın elçisi: “İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir, o “şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!” sözüdür.” buyurmuştur. (Buhârî, “Enbiyâ”, 54).
Kaynaklarda, Allah’tan utanma ve insanlardan utanma şeklinde hayânın iki çeşidinden söz edilir. Allah’tan hayâ etmek, O’nun emirlerine karşı gelmekten, yasaklarına uymamaktan kaçınmak şeklinde dışarıya yansır. Başkalarından utanan, tepkilerinden çekindiği için onların hoşlanmadığı söz ve fiilleri yapmaktan rahatsızlık duyan insanın aynı şekilde Allah’a karşı da hayâ göstermesi gerekir. Bu yönüyle hayâ, bireyin vicdanına bağlı ahlâki bir özellik olarak kalmaktan öte, toplumsal huzur ve barışa da önemli katkılar sağlar.
Hayâ insanı daima iyiye ve güzele yönlendiren dinî ve ahlâki bir erdemdir. Bütün ilâhî dinler insanın sözlerinde ve davranışlarında hayâlı olmasını emreder. Hayâ, üstün bir ahlâki meziyet olarak görülmekle birlikte zamanla ahlâki değerlerin yozlaştığı toplumlarda zayıflamakta, hatta bu duygu zamanla utanç ve bir nevi eksiklik sebebi gibi görülebilmektedir. Hayâsızca davranmak, cesaret, özgüven ve özgürlük şeklinde algılanabilir. Hâlbuki hayâ duygusunu kaybetmiş olmak, insanı değersizleştiren bir durumdur.
İslâm’a göre olgun bir Müslüman olmak için sadece iman edip dinin bazı şekli kurallarını yerine getirmek yeterli olmayıp kişinin iffet ve hayâ başta olmak üzere diğer insani erdemlerle de donanması, dinin günah saydığı ve aklıselim sahibi insanların ayıp ve kötü kabul ettikleri tutum ve davranışlardan uzak durması gerekir.
Safi Arpaguş