İslâm dini, insanların dengeli, verimli, huzurlu bir hayat yaşamasını temin etmek için insan davranışlarını değişik açılardan nitelendirmiş ve birtakım sınırlamalar getirmiştir. Bu sınırlar kısaca helaller ve haramlar olarak ifade edilir.
Helal, dinen izin verilmiş, hakkında şer‘î bir yasaklama ve kısıtlama bulunmayan davranışı ve onun dinî-hukukî hükmünü; haram ise yapılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda yasaklanan ve yapılması durumunda da uhrevi cezayı gerektiren fiilleri ifade eder. Haram bir fiilden bahsedebilmek için mutlaka konuyla ilgili kesin bir delil bulunması gerekirken helal için yasaklayıcı bir delilin bulunmaması yeterlidir. Yükümlü kişiler helal olan hususları yaptıklarında veya yapmadıklarında herhangi bir övgü yahut kınamayı hak etmezler. Örneğin uyumak, yürümek, yemek ve içmek gibi davranışlar helaldir. Helal kelimesi dinî literatürde haram karşıtı olarak da kullanılır.
Helalin belirlenmesinde Kur’ân-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in hadislerinde geçen ifadeler esas alınmıştır. Mesela, Hz. Peygamber’in şu hadisinde helalin genel bir çerçevesi çizilmiştir: “Helal Allah’ın kitabında helal kıldığı şeyler, haram da Allah’ın kitabında haram kıldığı şeylerdir. Hakkında hüküm belirtmediği hususlar ise sizin için affettiği şeylerdir” (Tirmizî, Libâs, 6). Hadisteki genel ifadeyi dikkate alan İslâm bilginleri, helalin tanımında, “serbest bırakılmış, izin verilmiş ve işlenmesi sebebiyle hakkında ceza verilmeyen şey” olarak üç hususun altını çizmişlerdir. Bir şeyin helal veya haram olduğuna hüküm verilmeden önce onun mahiyetine, niteliklerine ve elde ediliş yollarına bakılması gerekir.
Hırsızlık yapmak, kumar oynamak, zina yapmak ve adam öldürmek gibi yasaklandığına dair Kur’ân-ı Kerim’de ve kesin bilgi ifade eden hadis-i şeriflerde açık hüküm bulunan bütün söz ve davranışlar haramdır. Dinin yasakladığı bu tür fiilleri yapmak haram olduğu gibi farz olan namaz kılmak ve oruç tutmak gibi fiilleri terk etmek de haramdır.
Haram fiiller iki kısma ayrılır: a) Dinin, taşıdığı kötülük ve sebep olacağı zarar sebebiyle baştan itibaren ve temelden haram kıldığı davranışlar “doğrudan haram”dır(Ör: Zina yapmak, hırsızlık, adam öldürme, dinen murdar sayılan gıdaları tüketmek gibi). b) Aslında helal ve serbest olduğu hâlde, haram kılınmasını gerekli kılan haricî bir durum sebebiyle haram kılınan davranışlar ise “dolaylı haram”dır. Haricî durumlar ortadan kalkınca bu davranışlar helal hâle gelebilir. Aslında meşru davranışlar olmakla birlikte yer ve zaman olarak elverişli şekilde yapılmadıkları için haram hâle gelen, cuma namazı vaktinde alışveriş yapmak, başkasının mülkünde izinsiz namaz kılmak, Ramazan günü dinin kabul ettiği bir mazereti olmadığı hâlde Müslüman bir kimsenin bir şey yiyip içmesi, bayram günü oruç tutmak dolaylı haramın bazı örnekleridir.
Helal ve haram konusundaki prensiplerden başlıcaları şunlardır:
1. Helal ve haram kılma yetkisi Allah’a aittir. Allah, helal veya haram kıldığı şeyleri ya bizzat Kurân-ı Kerim’de açıklar ya da kendisi tarafından konulan helal ve haramları açıklama ve detaylarını belirtme görevi verdiği elçisi Hz Peygamber’in sünneti yoluyla insanlara ulaştırır.
2. Helallik esas, haramlık istisnadır. Din tarafından haram kılınmadıkça bir davranışın helal olduğu kabul edilir.
3. Helal olanlar, insan ve toplum ihtiyaçları için yeterlidir. Allah, insanın dengeli ve sağlıklı bir hayat sürmesi için gerekli hiçbir şeyi haram kılmamıştır.
4. Haramla sonuçlanan her şey yani harama götüren vesileler de haramdır.
5. Haram konusunda hileli yollara başvurmak da haramdır.
6. İyi niyet, haramı helal yapmaz. Aslı haram olan bir şey ne kadar iyi niyetle yapılırsa yapılsın yine de haram olur. İyi niyet onu helal hâle getirmez. Mesela mescit yapmak veya hayır kurumlarına bağışlamak için haram kazançtan mal elde etmek, bu malı helal hâle getirmediği gibi, haram işleme günahını da ortadan kaldırmaz.
Helal ve haramlarla ilgili hükümlerin asıl amacı, Allah’a karşı gösterilmesi gereken teslimiyet ve bağlılığın ortaya konulmasıdır. Kulluk bilincinin gelişmesi ve dünya imtihanının kazanılması adına bu sınırlara riayet etmek hayati bir öneme sahiptir. Kullar açısından fayda içeren fiiller helal, neticesi itibarıyla zarara yol açan fiiller ise haram kılınmıştır.
İslâm dininin emir ve yasaklarında, kullara yönelik dünyevi ve uhrevi birçok yarar vardır. Dinin haram olarak ilân edip kaçınılmasını istediği şeyler, Müslüman’ı mahrumiyetler içinde bırakacak tarzda değildir. Aksine her yasağın, meşru zeminde alternatifi, daha iyisi ve temizi gösterilmiştir. Çirkin ve kötü olan yasaklanmış, iyi ve temiz olan helal kılınmıştır.
Eşyada aslolan helal ve serbest oluştur. Bunun için de İslâm ancak çok gerekli ve önemli durumlarda yasaklar koymuş, öte yandan zaruretler, beklenmedik şartlar, zorlamalar ve hayati tehlikeler karşısında bazı yasakların geçici olarak ve ihtiyaç miktarınca ihlalini de belli bir müsamaha ile karşılamıştır.
Abdullah Kahraman