İSTİNAF

Murat ATALI views422

İlk derece mahkemesinde yapılan yargılamanın vakıalar, deliller ve maddi hukuk kuralları açısından bir üst mahkemede yeniden ele alınmasıdır. Mahkeme kararı temelde üç unsura dayanır: Vakıalar, deliller ve uyuşmazlığın esasına uygulanacak olan hukuk kuralları (maddi hukuk). İlk derece mahkemesi önce taraflarca dayanılan vakıaları (maddi mesele) deliller üzerinden inceleyerek bunlar hakkında bir sonuca ulaşır (sübut). Bilahare mevcudiyetine kanaat getirilen vakıaların, dayanılan maddi hukuk kuralının aradığı koşullara karşılık gelip gelmediğine (altlama faaliyeti) ve buna bağlı olarak da davada ileri sürülmüş olan talebin haklı olup olmadığına karar verilir. İşte terim olarak istinaf, ilk derece mahkemesince verilen kararın, hem deliller üzerinden vakıalar hakkında ulaşılan sonucun hem de bunun maddi hukuk kurallarına göre yapılan nitelendirmesinin doğru olup olmadığının denetlenmesini ifade eder. Bu yönüyle istinaf, aynı zamanda bir olağan kanun yoludur.

İstinaf incelemesini yapacak olan mahkemeler ülkemizde ilk olarak adlî yargı alanında ve 18.06.1879 tarihli “Mehâkim-i Nizamiyyenin Teşkilatı Kanun-ı Muvakkati” ile kurulmuştur. Buna göre nizamiye mahkemeleri hukuk ve ceza dairelerine, her bir kısım da “bidayet” ve “istinaf” mahkemeleri olmak üzere iki dereceye ayrılmıştı. Bunların üstünde ise (üçüncü derece) İstanbul’da bulunan “Mahkeme-i Temyiz” yer almaktaydı. 1924 tarihli “Mehâkim-i Şer’iyyenin İlgâsı ve Mehâkim Teşkilatına Aid Mevaddı Muaddil Kanun” ile istinaf mahkemeleri kaldırılmıştı. Tekrar kurulmalarına yönelik 1932, 1948, 1952, 1963, 1977, 1978 ve 1993 tarihlerinde hazırlanan tasarılar kanunlaşamamıştır. Nihayet 07.10.2004 tarih ve 5235 sayılı Kanun’la adlî yargıda istinaf incelemesini yapacak olan mahkemeler bölge adliye mahkemeleri adıyla kurulmuştur. Buna karşılık idari yargıda istinaf incelemesini yapacak olan bölge idare mahkemeleri ilk defa 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun’la 2576 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle kurulmuştur. Adlî ve idari yargıda istinaf incelemesini yapacak olan mahkemelerin söz konusu incelemeyi nasıl gerçekleştireceği ise hukuk ve ceza yargısı ile idari yargı açısından ayrı ayrı olmak üzere, ilgili usul kanunlarında düzenlenmektedir. Hem adlî hem de idari yargıda istinaf kanun yolu, gerekli tüm altyapının tamamlanmasını müteakip 20.07.2016 tarihinde başlamıştır.

Geniş (klasik) anlamda istinaf incelemesinde uyuşmazlık, ilk derecede gerçekleştirilen yargılamadan bağımsız olarak, hatta yeni delil ve olayların da gözetilmesi suretiyle, tekrar ele alınır. Dar anlamda istinafta ise inceleme, ilk derecede gerçekleştirilen yargılamanın denetimine hasredilir; orada yapılan tüm usul işlemleri tekrarlanmaz; sadece yanlışlar düzeltilir, eksikler tamamlanır; yeni vakıa ve delil getirilmesine ise kural olarak müsaade edilmez. Türk Hukuku’nda ikinci yöntem benimsenmiştir.

İstinaf incelemesinde, ilk derece mahkemesince verilen kararın, ikinci derecede (ayrı bir mahkeme tarafından) hem maddi vakıalar hem de maddi hukuk yönünden tekrar ele alındığı ve gerekli hâllerde yeni bir karar verildiği için, bu yolun mahkeme kararlarının daha isabetli olmasına hizmet ettiği kuşkusuzdur. Bununla birlikte, istinafın kaçınılmaz olarak yargılama sürelerinin uzamasına ve giderlerinin artmasına neden olduğu da açıktır. Bu çelişkiyi mümkün olduğunca gidermek açısından, dar anlamda istinaf sisteminin tercihe şayan olduğu söylenebilir.

Murat Atalı

Kaynakça

Akkaya, Tolga. Medeni Usul Hukukunda İstinaf. Ankara: Yetkin Yayınları, 2009.

Atalı, Murat, İbrahim Ermenek ve Ersin Erdoğan. Medenî Usûl Hukuku. Ankara: Yetkin Yayınları, 2020.

Kuru, Baki. Medeni Usûl Hukuku El Kitabı I-II. Ankara: Yetkin Yayınları, 2020.

Özekes,Muhammet. 100 Soruda Medenî Usûl Hukukunda Yeni Kanun Yolu Sistemi İstinaf ve Temyiz. Ankara: Yetkin Yayınları, 2016.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi