KAPSAYICI EĞİTİM

Salih RAKAP views13652

Kapsayıcı eğitim, kişinin kendi içindeki ve diğer kişilerle arasındaki farklılıkları dikkate alarak bütün öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda ilgili destek ve eğitim hizmetlerinden yararlanması yoluyla birlikte öğrenmelerini destekleyen bir eğitim yaklaşımıdır. Kapsayıcı eğitimde, bütün öğrencilerin birlikte öğrenmesi esas olup her öğrencinin, derslere, etkinliklere ve öğrenme fırsatlarına katılması beklenir. Öğretmenler, düzenleyecekleri her türlü etkinliği, yalnızca normal gelişim gösteren ya da özel ihtiyacı olan öğrencileri dikkate alarak değil; bütün öğrenciler için planlar ve onların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak amacıyla diğer uzman ve kuruluşlarla iş birliği içinde geliştirir. Bu çerçevede kapsayıcı eğitim, sadece engelli değil; ana dili farklı, farklı sosyo-kültürel çevrelerden gelen öğrenciler gibi bütün dezavantajlı ve özel ihtiyaçları olan öğrencileri de içine almayı hedefler.

Kapsayıcı eğitime, fırsat eşitliği ilkesinden hareketle normalleştirme, kaynaştırma ve bütünleştirme uygulamaları sonucunda elde edilen bilgi ve deneyimlerle ulaşılmıştır. Kapsayıcı eğitime giden yolda normalleştirme, özel eğitime ihtiyacı olan bütün öğrencilerin, mümkün olduğunca genel nüfus içindeki akranlarının sahip olduğu şartlara yakın şekilde eğitim hizmetlerine erişmesi gerektiğini savunan bir yaklaşımdır. Kaynaştırma, özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin, ihtiyaçları doğrultusunda fiziki ortamlarda gerekli düzenlemeler yapılarak genel eğitim sınıflarına yerleştirilmesi, derslere ve sınıf etkinliklerine en az yardımla katılması olarak tanımlanır. Kaynaştırma, geniş anlamda özel eğitim ihtiyacı olanlar da dâhil bütün dezavantajlı çocukları içine alır. Kapsayıcı eğitim anlayışına daha yakın bir uygulama olan bütünleştirme ise bütün dezavantajlı öğrencilerin “en az kısıtlayıcı ortam” ilkesi doğrultusunda yerleştirildikleri eğitim ortamlarındaki bütün derslere ve etkinliklere, yani genel eğitim ortamlarına tam katılımlarının sağlanması için destek hizmetlerinin sunulmasını ve gerekli olan durumlarda programda, öğretim yöntemlerinde ve değerlendirme süreçlerinde düzenleme ve uyarlama yapılmasını vurgulayan bir yaklaşımdır.

Kapsayıcı eğitimde, erişim, katılım ve destek olmak üzere üç temel bileşen vardır. “Erişim” öğrencilerin, çoklu ve çeşitli öğrenme fırsatlarının sunulduğu, ilgi ve ihtiyaçları çerçevesinde etkinliklerin planlandığı kaliteli eğitim ortamlarına ulaşması olarak tanımlanır. Öğrencilerin eğitim ortamlarına erişimi, evrensel tasarım ve yardımcı teknolojiler gibi uygulamalar kullanılarak desteklenir. Erişim, kapsayıcı eğitim uygulamalarının ilk adımı olup tek başına yeterli değildir. “Katılım” öğrencilerin günlük etkinlikler, rutinler ve ortamlar içinde gelişim ve öğrenmelerini destekleyerek erişim kavramını genişletir. Öğretmenler tarafından öğrencilerin katılımı, gelişim ve öğrenmeleri, sınıf etkinlikleri, rutinleri ve geçişleri sırasında sistematik olarak kullanılan doğal öğretim yaklaşımları yoluyla desteklenir. Destek, özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar ve onların aileleri de dâhil olmak üzere farklılıklardan etkilenmiş bireylere kapsayıcı eğitim bağlamında hizmet sunan öğretmenlerin, uzmanların ve uygulayıcıların, sistematik bir şekilde desteklenmesi için gerekli altyapının oluşturulması ve sürdürülmesidir. Bu bağlamda ele alınabilecek destekler, mesleki gelişim fırsatlarını, sınıflardaki öğretmen-çocuk oranının düzenlenmesini ya da kapsayıcı eğitim uygulamalarının yapıldığı sınıflara yardımcı öğretmen veya destek personelinin verilmesini içerir. Bu altyapının oluşturulması, kapsayıcı eğitim uygulamalarının başarılı bir şekilde uygulanması açısından kritik bir öneme sahiptir.

İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde 1970’lerde çıkarılan yasalarla birlikte gündeme gelen eğitimde “en az kısıtlayıcı ortam” kavramı, günümüzdeki kapsayıcı eğitim uygulamalarının temelini oluşturan unsurlardan biridir. Bu doğrultuda dünyada ve Türkiye’de 1980’li yıllar “kaynaştırma eğitimi”, 1990’lı yıllar “bütünleştirme”, 2000’li yıllar ise “herkes için eğitim” yaklaşımı bağlamında “kapsayıcı eğitim” uygulamalarının teorik ve uygulamalı olarak tartışılması ve yaygınlaştırılması çabalarına sahne olmuştur. Tarihî süreç içerisinde normalleştirme hareketiyle başlayan değişim, günümüzde kapsayıcı eğitim anlayışına dönüşmüştür. Son zamanlarda dünyada kapsayıcı eğitime ilişkin çalışmalar artmaktadır. Türkiye’de de son yıllarda yaygın olarak kullanılan bütünleştirme kavramı yerini, kapsayıcı eğitim kavramına bırakmaya başlamıştır.

Türkiye’nin gerek jeopolitik konumu, göç ve kıtalar arası geçiş yolu olması gerekse sahip olduğu kültürel çeşitlilik nedeniyle öğretmenlerin kapsayıcı eğitim konusunda gerekli yeterliklere sahip olmasının önemli olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, 2018 yılında güncellenen öğretmen yetiştirme lisans programlarında kapsayıcı eğitim konusuna özel bir önem verdildiği dikkati çekmektedir. Örneğin önceki programlarda seçmeli ders olan “Özel Eğitim” dersi, kapsamı genişletilerek “Özel Eğitim ve Bütünleştirme” adıyla bütün öğretmenlik lisans programlarında zorunlu bir ders hâline getirilmiştir. Ayrıca programlarda “Kapsayıcı Eğitim” adıyla seçmeli bir dersin de yer alması sağlanmıştır. Böylelikle öğretmenlik programlarında öğretmen adaylarının kapsayıcı eğitimle ilgili farkındalık ve deneyimler kazanmaları, kapsayıcı eğitime ilişkin hizmet içi eğitimlerin ve sertifika programlarının düzenlenmesinin sağlanması hedeflenmiştir. 

Salih Rakap

Kaynakça

Gürgür, Hasan ve Rakap, Salih. Kapsayıcı Eğitim: Özel Eğitimde Bütünleştirme. Ankara: Pegem Akademi, 2019.

Yılmaz, M. Kapsayıcı Eğitim. Ankara: YÖK Yayınları, 2018.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi