Kişilik kuramcılarının terminolojilerinde ve tanımlarının ayrıntılarında farklılıklar olsa da, genelde kişiliğin, kişinin yaşamına yön veren ve uyumu sağlayan düşünce, duygu ve davranışların karmaşık bir biçimde örgütlenmesi olduğu konusunda uzlaşılmaktadır. Kişilik kavramı günlük konuşma dilinde “saldırgan, uyumlu, itici, karizmatik” gibi sıfatlar ve daha çok kişinin diğerleri üzerinde bıraktığı izlenimlerle betimlenmektedir. Bilimsel psikoloji alanında ise kabul görmüş tek bir tanım bulunmamakta ve kişilik farklı anlamlar taşımaktadır. Beden gibi kişilik de yapı ve süreçleri içermekte, kalıtsal olan ve olmayan donanımları yansıtmakta, geçmişin etkilerini, anıları ve yanı sıra şimdi ve geleceğe ait yapıları da kapsamaktadır. Kişilik; bireyin sürekli ve ayırt edici davranış örüntülerine katkı yapan psikolojik özelliklerdir. Çünkü bireyin davranış örüntüleri değişmezlik göstermekte, zamana ve durumlara karşı tutarlığını korumaktadır. Bu ifade bir kişinin bugün nasılsa yarın da aynı olacağını yordama anlamına gelmekte, geçen zaman ve değişen koşullar karşısında bile, o kişinin değişmeden kalan, onu diğerlerinden ayıran psikolojik özellikleri olduğu belirtilmek istenmektedir. Kısaca insanlar arasında bireysel farklar vardır ve kişilik; bireysel eşsizlik ile davranışın ayırt edici niteliklerinin yansımasıdır. Ancak davranış örüntülerindeki tutarlık; insanın hiç değişemeyeceği ve dışsal uyaranların kişiliği etkilemeyeceği anlamına gelmediği gibi, davranış sadece durumun bir sonucu olarak da kabul edilmez.

Kişilik ya da davranış belli faktörler, olaylarla belirlenmektedir. Bunlar, bireysel psikolojik süreçler gibi içsel ya da çevresel faktörler gibi dışsal olabilmektedir. Söz konusu faktörler kişiliği tanımlamaya çalışan psikologlar için önemli araştırma konusu olmakta ve genellikle bu ayrımın kolay olmadığı kabul görmektedir. Genetiğin ve çevrenin psikolojik özellikleri oluşturmada nasıl bir etkileşim içinde oldukları önemli bir sorudur. Geçmişte birinin diğerine üstün tutulduğu dönemler olduğu görülse de, bugün kişiliğin gelişiminde genlerin ve çevrenin etkileşimini dikkate almanın önemi vurgulanmaktadır. Bilim insanları kişiliği çalışırken, anlama, yordama, kontrol etme gibi bilimsel ilkelere dayanarak çalışmalarını sürdürmekte ve bilgileri bir araya getirmenin, birbirleriyle ilişkilendirmenin en etkin yolunun bilimsel yaklaşım olduğuna inanılmaktadır. Kişilik kuramcıları duygu, düşünce ve davranışlardaki düzenlilikleri açıklamaya yardımcı kuramlar yani sayıltılar seti geliştirirken, kuram için veri tabanı olacak bilimsel gözlemler yaparlar. Objektif bilimsel kanıtlarla test edilebilecek, kapsamlı kuramsal fikirler geliştirir ve bu fikirleri de işlevsel uygulamalara aktarırlar. Kuramla kişilik üzerine; ne, nasıl, neden sorularına cevap aranır. ‘Ne’ sorusu, kişinin karakteristik özellikleri ve bu özelliklerin örgütlenme biçimleri, ‘neden’ sorusu davranışların altında yatan nedenler ve ‘nasıl’ sorusu genler ve çevrenin, kişiliği hangi yollarla ne düzeyde etkilediğine karşılık gelmektedir. Bu bağlamda kişilik kuramcıları genetik, fizyoloji, sosyal etkileşim, kültür, öğrenme, gelişim, patoloji ve terapiyle ilgilenirler. Kısaca bilim insanlarına göre kişilik bir çalışma alanını betimlemektedir ve kişiliğin bilimsel olarak betimlenmesi bize hangi alanların en iyi şekilde çalışılması gerektiğine işaret etmektedir. 

Modern ve yakın zamanlarda kişiliği çalışan ve açıklayan kişilik kuramları; psikanalitik yaklaşım, ayırıcı özellik (trait) yaklaşımı, fenomenolojik yaklaşım, sosyal/bilişsel yaklaşım başlıkları altında gruplanabilir. Yaklaşımların her birinin ise insanın kişiliğinin yapısı ve işleyişini sınadığı görülmektedir. Söz konusu yaklaşımlar birleştirilerek, insanların neden tutarlı davranış örüntüleriyle eylemde bulundukları üzerine geniş bir bakış açısı sağlanabilir. Tarihsel açıdan ele alındığında kişiliği sınıflandırma çalışmalarının ise iki yaklaşım altında toplandığı görülmektedir. İlki, sürekli olan olayları ya da nesneleri, süreklilikleri olmayan sınıflara bölmeye çalışan kategorik sınıflandırmalardır. Kişilik bozuklukları üzerine bugün Dünya Sağlık Örgütü’nün ya da Amerikan Psikiyatri Birliği’nin sınıflandırma sistemlerine başvurulmaktadır. Boyutsal yaklaşım ise kişiliği boyutlara göre sınıflandırırken, hangi boyutların seçileceği ve onların nasıl ölçüleceği sorularını yanıtlamaya çalışmaktadır. Sonuç olarak, öne çıkan tüm yaklaşımlar bizim kim olduğumuzu, kişiliğimizi belirleyen farklı etmenleri sunmaları açısından değerlidir. Kişilik çalışmalarının, insanlar üzerine basit ampirik araştırmalardan, yaşamın anlamının felsefik açıdan incelenmesine kadar uzandığı söylenebilir.

Şennur Tutarel Kışlak

Kaynakça

Gerrig, Richard J. ve Philip George Zimbardo. Psikoloji ve Yaşam-Psikolojiye Giriş. Çev. Gamze Sart. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2020.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi