KLASİK MANTIK

İbrahim ÇAPAK views2295

Klasik mantık, Aristoteles’in kurmuş olduğu akıl ilkeleri temelinde oluşturulmuş kıyasa dayalı iki değerli (doğru/yanlış) mantık disiplinidir. Mantık, Arapçada “konuşmak” anlamına gelen “nutk” kökünden türetilmiştir. Bu ifade Grekçede “akıl, konuşma, söz” anlamına gelen “logos”un karşılığı olarak kullanılmıştır. Diğer bir ifade ile Aristoteles geleneğine bağlı olarak ele alınan mantığa klasik mantık denilir. Mantık tarihinde “Mantık” dendiğinde Raymond Lulle (ö. 1315), Leibniz (ö. 1716) ve özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında Augustus de Morgan (ö. 1871), George Boole (ö. 1864) ve Stanley Jevons (ö. 1882) gibi bilim insanlarının oluşturduğu modern/sembolik mantık değil, Aristoteles’in sistemleştirdiği mantık yani klasik mantık anlaşılır. Gerek İslâm dünyasında gerek Avrupa’da asırlarca öğretimi yapılan bu mantıktır. Mantık konularının işlenmesinde, İslâm mantıkçıları ile Batı mantıkçıları arasında fark bulunsa da bu bir mahiyet farkı değildir. Her iki kültür dünyasına bağlı mantıkçıların ele alıp işledikleri Aristoteles mantığıdır.

Aristoteles’ten önce Herakleitos (ö. MÖ 475), Parmenides (ö. MÖ 450), Zenon’a (ö. MÖ 430) gibi filozoflar mantığın bir sistem olarak kurulmasını sağlayacak ön hazırlıklar yapmışlardır ve bir birikim meydana gelmiştir. Ancak bu birikimden de istifade ederek akıl yürütmeyi bir ilke hâline getirip mantığı sistemleştiren Aristoteles olmuştur. O, kurduğu bu sitem ile düşünürken zihinlerin hata yapmasını önleyecek ilkeler ortaya koymuştur. Aristoteles’e göre esasen mantık bir bilim değil herhangi bir bilimle ilgilenmeden önce öğrenilmesi gereken genel bilgilerdir, yani mantık, ilimler için bir alettir.

Müslüman mantıkçılar, genellikle mantığı “bilinenden bilinmeyenin elde edilmesine vasıta olan ilim”; “kurallarına uyulduğunda zihni hataya düşmekten koruyan bir fen”; “insanı fikrin sahihini fâsidinden ayırmaya muktedir kılacak kuralları veren alet ilmi” şeklinde tanımlamışlardır. Buna göre klasik mantık, “doğru ve tutarlı düşünme” demek olan mantıklı düşünmenin kural ve yasalarını gösteren bir ilimdir. Doğru ve tutarlı düşünme ise bütün ilimler için gerekli olan temel bir metottur. Bu sebeple ilimlerin sınıflandırılmasında mantık en başta yer almış, hatta ilimlerin ilmi sayılmıştır.

Klasik mantık biri teorik, diğeri pratik olmak üzere iki özelliğe sahiptir. Teorik yönüyle mantıklı düşünme denilen düşünme biçimini tespit eder; bu yönüyle bir ilimdir. Pratik yönü ise bu ilmin uygulanmasını, yani akıl yürütmelerin doğruluğunu sağlayan kuralları ortaya koyar; bu yönüyle de bir sanattır. 

Klasik mantığın temelini oluşturan Aristoteles’in mantık ile ilgili eserleri, kendisinden sonra (MÖ 3. yüzyıl sonlarında) Organon adı ile bir araya getirilmiştir. Aristoteles’in Organon’u Kategoriler, Önermeler, I. Analitikler (Kıyas), II. Analitikler (Burhan), Topika (Cedel), Sofistik Deliller (Safsata)’den oluşur. Milâdî 3. yüzyılda Ammonius Saccas, Aristoteles’in söz konusu altı mantık kitabına Retorika ve Poetika adlı iki eseriyle Porphyrios’un beş tümeli konu alan Îsâġûcî’sini (Eisagoge) eklemiş, Müslüman mantıkçılar da bu dokuz kitaptan her birini mantığın birer bölümü kabul etmiştir. Böylece klasik mantık külliyatı dokuz kitap hâline getirilmiş ve asırlarca bu şekilde incelenip okutulmuştur. Bu kitaplarda kavramlar, önermeler (hükümler), akıl yürütmeler, çeşitli ispat ve çürütme şekilleri üzerinde durulmuş, akıl yürütmelerden ise en çok kıyasa önem verilmiştir. Kavramlar önermelere, önermeler ise kıyaslara hazırlık konumundadır. Çünkü önermeler kavramlardan, kıyaslar da önermelerden oluşur. Kıyastan sonra işlenen beş sanat ise kıyasın uygulanma alanı olarak kabul edilir. Mantıklı düşünme kendisini akıl yürütmelerde gösterdiği için Aristoteles, mantığın merkezine akıl yürütmeleri yani kıyası almıştır.

İslâm dünyasında Aristoteles çizgisini takip ederek, klasik mantığa dair eserler yazan ve buna dair yeni fikirler ortaya koyan Fârâbî (ö. 950), İbn Sînâ (ö. 1037), Gazzâlî (ö. 1111), İbn Hazm (ö. 1064), İbn Rüşd (ö. 1198) gibi birçok düşünür yetişmiştir. Fârâbî, Aristoteles’ten sonra muallimü’-sani, İbn Sînâ ise “eş-şeyhü’r-reîs”, İbn Rüşd Aristoteles’in en büyük şârihi olarak anılmış; İbn Hazm ve Gazzâlî ise mantığı İslâm dünyasında meşrulaştırmış ve mantık öğrenmenin zorunluluğuna dikkat çekmişlerdir.

Osmanlılar döneminde temel klasik mantık kitaplarında mantık konuları “tasavvurât” (kavram mantığı) ve “tasdîkât” (hüküm mantığı) olmak üzere iki temel başlık altında incelenmiştir. Tasavvurât kısmında kavramlara dair bilgilerin yan sıra beş tümel (küllî) ve tanım konusu yer alırken tasdîkât kısmı altında önermeler, kıyas/burhan yer almaktadır. Beş sanat en sona bırakılarak kıyasın uygulama alanı olarak incelenmektedir. Aslında tasavvurât ve tasdîkât ayrımı daha net olarak ifade edilmekle birlikte Aristoteles’ten beri intikal eden mantık külliyatı sıralamasında herhangi bir değişiklik olmadan mantık sistematiği Osmanlı öncesi dönemde olduğu gibi devam etmiştir.

İbrahim Çapak 

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi