KÜLTÜREL ANTROPOLOJİ

Yüksel KIRIMLI views6922

İnsan toplumlarının, kültürlerinin incelenmesi olarak bilen kültürel antropoloji, antropolojinin alt disiplinidir. Kültürler arasındaki farklılıklar ve benzerlikler ve kültürlerin zamanla geçirdiği değişim kültürel antropolojinin temel araştırma alanlarındandır. Kültürel Antropoloji, 20. yüzyılda gelişim göstermiştir. Kültürel Antropoloji, Sosyal Antropoloji veya Sosyo-kültürel Antropoloji literatürde birbiri yerine kullanılmaktadır. Birleşik Krallık ve Avrupa’da Sosyal Antropoloji kavramı kullanılırken Amerika’da Sosyal Antropoloji yerine Kültürel Antropoloji ve Etnoloji kavramlarını kullanmaktadır.

Kültürel Antropoloji insanların yaşam biçimlerini; bireylerle ve çevreyle olan etkileşimleri; kültürlerin oluşumunu, gelişimini ve değişimini; insanlar ve kültürler arası farklılıkları ve etkileşimleri, tarihsel bir düzlemde ele almaktadır. Başka bir deyimle Kültürel Antropoloji insanı kültürü üreten ve sürdüren bir varlık olarak ele alır ve insanın dün, bugün ve yarını ile ilgili her şeyi içerir ve inceler.

Kültürel Antropoloji sadece “medeni, modern, karmaşık, çağdaş, gelişmiş teknolojili” toplumlarla ilgilenmez. “İlkel, yazısı olmayan, basit teknolojili, sözel (oral) kültürlü” olan en sade yaşamdan, günümüzün en karmaşık toplumuna kadar tüm insan grup, topluluk ve toplumlarıyla da ilgilenir. “İlkelle” işe başlayan Antropoloji, artık ağırlıklı bir biçimde teori ve araştırma aşamasında yaşadığı topluma da bakışlarını çevirmiştir. Geliştirdiği kendine has yöntemlerle çalışmalarını sürdürmektedir. Değişkenler arası ilişki arar. Çıkarım (geleceği kestirme, tahmin) yapabilmeyi arzular. Konusunu bütüncül (toplam, holistik) bir tarzda ele alarak, insanı ve yaptığı yarattıkları ile tabii ki davranış modellerini araştırır. Bütün boyutlarıyla sorunu görmeye çalışır. Bunun için sosyoloji, ekonomi, siyasal bilimler, coğrafya, tarih, edebiyat vb. her dalla alışveriş içindedir. Bu dalların üyeleriyle işbirliği yapar. Onların bulgularından yararlanır.

Kültürel antropoloji, bütüncül bakış açısı ile her bir kültürü veya yaşam biçimini bütünüyle tanımayı amaçlamaktadır. Yani toplumlar birbirine bağlı parçalardan oluşma ve hiçbir şekilde statik değildirler. Kültürün bir öğesini anlamak için o kültürün diğer öğeleri de incelenmelidir. Başka bir deyimle kültürel antropologların, bir kültürdeki örneğin evlilik inançlarını ve uygulamalarını anlayabilmeleri için, o kültürdeki din, aile, toplumsal cinsiyet rolleri, cinsellik, siyaset, ekonomi gibi kültürün hemen hemen her yönünü öğrenmek ve anlamak zorunlulukları vardır. Kültürel antropolojide önemli olan diğer bir unsur da kültürel göreciliktir/göreliliktir. Kültürel antropologlar her kültürün sadece kendi inançlarına, değerlerine, uygulamalarına, kurumlarına ve tarihine “göre” anlaşılabileceğini benimsemektedir. İnsanlar kesinlikle başka bir kültürü kendi objektif yaklaşımı ile yargılayabilir ve anlamaya çalışabilirler, ancak neredeyse kesinlikle anlayamazlar ve muhtemelen sert bir şekilde yargılarlar. Kültürel antropologlar, insanların bu doğal eğilimi için etnosantrizm (kültürel benmerkezcilik) terimini kullanırlar. Etnosantrizm kişinin kendi kültürünü yüksek görmesi ve kendi kültürel değerlerini temel alarak diğer kültürleri değerlendirip yargılamasıdır. Bu yalnızca Batı toplumlarına özgü bir olgu değildir. İnsanlar tanıdık açıklamaların, fikirlerin ve adetlerin doğru ve ahlaki olduğunu düşünürler. Farklı davranışları tuhaf, ahlak dışı veya vahşi olarak görürler. Antropolojik çalışma sırasında etnosantrizme olabildiğince kapılmamak önemsenmektedir. Kültürel farklılıkları ancak kültürel görecilik/görelilik bakış açısıyla gördüğümüzde, başka kültürlere hoşgörü, anlayış ve bilimsel nesnellikle yaklaşabiliriz. Farklılığı takdir etmenin ilk adımı, şeylerin gerçekten farklı olduğunu kabul etmek ve ardından yerli halkın bakış açısından (emik yaklaşım) nesnel olarak anlamaya çalışmaktır. Kültürel antropoloğun kendi dünyasını kenara bırakması, çalışılan toplum ve bireyleri ön yargısız olarak algılamaya çalışması gerekmektedir. Kültürel antropolojik yaklaşımlar kendi içinde farklı görüşlere yol açmıştır: Yerlinin gözünden dünyayı anlama yaklaşımını eleştirilmiş ve kültürel antropoloğun yerlinin dünyasına girmek yerine tespit ettiği sembolleri, simgeleri kendi dünyasından yorumlaması gerektiği iddia edilmiştir.

Kültürel antropologlar, kültürel çeşitliliği incelemek ve yorumlamak için etnografi (alan araştırmasına dayalı) ve etnoloji (kültürler arası kıyaslamaya dayanan) olmak üzere iki tür faaliyet gösterirler. Etnografya, belirli kültürün daha çok alan araştırması yöntemiyle ayrıntılı bir şekilde anlatılmasıdır. 

Polonyalı antropolog Bronislaw Malinowski (ö. 1942), etnografyanın kurucusu olarak kabul edilir. Malinowski İngiltere’de antropoloji eğitimi görmüş ve Yeni Gine yakınlarındaki Trobriand adalarında üç yıl boyunca saha çalışması yapmıştır. Yaşadığı dönemdeki yaygın inanca göre etnografın görevi, Batılılaşmanın tehdidi altındaki farklı kültürel zenginlikleri tespit edip, bunları kayıt altına almak ve grubun yaşam tarzını doğru, nesnel ve bilimsel bir şekilde okuyucuya sunmaktır. Kuşkusuz bu niteliklere sahip bir eser ortaya koymak ancak antropoloğun grupla beraber yaşamasına ve olaylara ilk elden tanık olmasına yani, alan (saha) araştırması yapmasına bağlıdır. Malinowski etnografilerini, kültürün tüm yönlerinin birbiriyle bağlantılı ve iç içe geçmiş olduğu varsayımıyla yazmış ve etnografın görevinin emik yaklaşım tarzıyla yerli insanın görüş açısını, hayatla olan ilişkilerini, kendi dünyasını kendisinin nasıl gördüğünü anlatmak ve yansıtmak olduğunu savunmuştur. Uygulama sırasında etnograflar, sahada emik (yerli odaklı) ve etik (araştırmacı) odaklı araştırma stratejilerini birleştirerek kullanmaktadırlar. Marvin Harris bu iki terimin yaygın şekilde kullanımını sağlamıştır. Etik yaklaşım, yerel açıklama ve yorumlardan uzaklaşılarak, antropoloğun açıklama ve yorumlarına vurgu yapan araştırma stratejisidir. 

Kültürel antropologlar, insanların düşünme ve yaşayış biçimlerini anlamak amacıyla yaptıkları etnografik çalışmalarda nicel ve nitel birçok yöntem ve teknik kullanabilirler. Alan araştırması bir kültürü öğrenmenin en iyi yoludur. Disiplini diğer bilimlerden ayıran en önemli nokta veri toplama yöntemidir. Antropolog, alan (saha) araştırmasını grupla beraber yaşayarak ve katılımcı (katılarak) gözlem tekniğini kullanarak, grubun günlük rutinleri, ekonomik faaliyetleri, inanç sistemi, sosyal örgütlenmeleri, ölüm-doğum-evlilik-ergenlik gibi geçiş dönemlerinde yapılan uygulamalar, üretilen el işleri gibi konularda, oldukça geniş bir yelpazede grubun maddi ve manevi kültürü hakkında bilgi toplayarak gerçekleştirir. Gözlemlerini imkânlar el verdiği ölçüde görsel ve işitsel kayda alır, bazen de verilerini gruba anket veya mülakat uygulayarak veyahut bu tekniklerin hepsini birden kullanarak birinci elden toplar. Katılarak gözlem yöntemini kullanan antropologların alanda veri toplarken belirli defterleri düzenli şekilde tutmaları istenir. Bu defterler: Müsvedde defteri, Takvim, Günlük Tasvirler, Kişisel Günlük, Metod Defteri, Analitik Defter olmak üzere en az 6 defterdir. Bunlardan en hacimlisi her gün tutulması beklenen Günlük Tasvirler defteridir. Kişisel Günlük defterine araştırmacının her gün kendi duygu ve düşüncelerini, (alan tasvirleri dışında) yazması beklenir. Kendisiyle bağını yazıya döken araştırmacının alanda gördüklerini daha objektif şekilde aktaracağı, araştırmacının kendi duygu ve düşünceleri ile alanda yaşadıklarının birbirine karışmayacağı düşünülür. Büyük oranda betimsel olan etnografi, etnoloji için temel verileri sağlar. Etnoloji, etnografik malzemenin çeşitli insan gruplarına bağlı olarak karşılaştırmalı olarak yorumlanmasıdır. Farklı toplumların etnografyalarını inceler, yorumlar, analiz eder ve bu sonuçları kıyaslar, benzerlik ve farklılıklar üzerinden toplumlar ve kültürler hakkında genellemeler yapar.

Yüksel Kırımlı

Kaynakça

Auge, Mark. ve J. Paul Colleyn. Antropoloji. Ed. İ. Yerguz. Ankara: Dost Kitabevi.2014.

Aydın, Suavi., ve Y. Selim Erdal. Antropoloji. Ed. H. Üstündağ-Aydın. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını, 2010. 

Bates, Daniel G. 21. Yüzyılda Kültürel Antropoloji: İnsanın Doğadaki Yeri. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2009.

Eller, J. David. Cultural Anthropology 101. New York: Routledge, 2015.

Geertz, Clifford. “Yerli Gözüyle: Antropolojik Anlamanın Doğası Üstüne Parçalarla Bütünleri Bağlamak.” Toplum Bilimlerinde Yorumcu Yaklaşım içinde. Ed. P. Rabinow ve W. Sullivan. Çev. T.Parla. İstanbul: Deniz Yayınları. 2008.

Gezon, Lisa ve Conrad, Kottak. Kültür. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. 2016.

Harris, Marvin. The Rise of Anthropological Theory. New York: Thomas Y. Crowell Company, 1968. 2002.

Harris, Marvin. Man, Culture and Nature: An Introduction to General Anthropology. New York: Thomas Y. Crowell Company, 1971.

Malinowski, Bronislav. Argonauts of the Western Pacific. Routledge & Kegan Paul, 1922.

Nadel, S. Frederick. The Foundations of Social Anthropology. London: Cohen &West Ltd., 2009.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi