MESNEVİ

Mustafa ÇİÇEKLER views1288

Mesnevî sözlükte “ikişer ikişer” anlamına gelir. Edebiyat terimi olarak, aynı vezinde ve her bir beyti diğer beyitlerden müstakil olarak kendi arasında kafiyeli olan nazım şeklinin adıdır. Arap edebiyatında müzdevic veya urcûze adıyla anılan şiirler mesnevinin ilk biçimi olarak kabul edilmiştir. Ancak bu nazım şeklinin günümüzdeki şekil ve muhteva olarak ilk örnekleri Fars edebiyatında ortaya çıkmıştır. Mesnevî nazım şeklinde her bir beytin kendi arasında kafiyeli olması (aa/bb/cc ...) ve genellikle aruzun kısa kalıplarıyla yazılması, konu bütünlüğü ve anlatım açısından şaire kolaylık sağlar. Bu yüzden uzun manzum eserlerde tercih edilmiştir.

Fars edebiyatında Ferîdüddîn-i Attâr’ın (ö. 1221) Mantıku’t-Tayr’ı, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin (ö. 1273) Mesnevî’si gibi dinî, irfanî ve tasavvufî muhtevalı mesneviler; Firdevsî’nin (ö. 1020?) Şehnâme’si, Nizâmî-i Gencevî’nin (ö. 1214?) İskendernâme’si benzeri destanî ve lirik mesneviler, Sa’dî-i Şîrâzî’nin (ö. 1292) Bostân’ı gibi ahlâkî ve öğretici mesnevîler bulunmaktadır.

Bu mesnevîler arasında Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin İslâmî edebiyat içinde önemli bir yeri olduğu hatırlanmalıdır. Yalnız mesnevi dendiğinde akla Mevlana’nın Mesnevî’si gelir. Birçok arif, şair ve edip tarafından tercüme ve şerh edilen bu eser, zamanımıza kadar Türk okuyucusunun en çok okuduğu eserler arasında yerini almıştır. Mesnevi’yi okutan kişi mesnevihân diye anılırdı. Mesnevihan olabilmek icazet sahibi olmaya bağlıydı ve dersin İsmail Ankaravi’nin (ö. 1631) şerhine göre takrir edilmesi beklenirdi. Mesnevî’nin Nahîfî (ö. 1738) tarafından başarılı bir manzum tercümesi de gerçekleştirilmiştir.

Bir şairin yazmış olduğu beş mesneviye hamse adı verilmektedir. Fars edebiyatında ilk hamse sahibi Nizâmî kabul edilmektedir. Nizâmî’nin hamsesini teşkil eden Mahzenü’l-Esrâr, Hüsrev ü Şîrîn, Leylî vü Mecnûn, Heft Peyker, İskendernâme mesnevilerini Türk şairleri örnek alarak aynı isimlerle ya da farklı adlarla hamse meydana getirmiştir. Bu şairler arasında Taşlıcalı Yahya Bey (ö. 1582), Nev’îzâde Atâyî (ö. 1635) zikredilebilir.

Bazı istisnalar dışında mesneviler genellikle giriş, konu ve bitiş olmak üzere üç ana bölümden oluşur. İslâmî gelenekte her esere besmele ile başlandığından, mesnevilerde de besmele ile başlanır. Ardından tevhid, naat, Hz. Peygamber’in mirac hadisesinin anlatıldığı mi’râciyye ve dört halifeye övgü bölümleri bulunur. Mesnevinin adına yazıldığı veya sunulduğu hükümdar ya da seçkin kimselerin övüldüğü kısımda onların cömertlikleri, faziletleri ve kahramanlıkları anlatılır. Mesnevinin kaleme alınmasının sebebinin anlatıldığı bölüm “sebeb-i te’lif”, “sebeb-i nazm-ı kitâb” veya “sebeb-i tahrîr” gibi başlıklarla anılır. Eserin yazılmasının sebebini şair genellikle hatiften gelen bir ses yani manevî işaret olarak bildirir. Bazen de eserin muhtevasına göre şair samimi dostlarının, müritlerinin ya da yakınlarının isteği üzerine eserini kaleme alındığı zikreder.

Mesnevilerde konu “âğâz-ı dâstân”, “âğâz-ı kitâb”, “âğâz-ı kıssa” gibi Farsça terkiplerden oluşan başlıklar altında anlatılır. Mesnevilerde ana konu dışında fırsat düştükçe farklı mevzular da anlatılıp ardından tekrar ana konuya dönülür. Mesnevilerde konu uzunluğu sebebiyle bu yeknesaklığı kırmak için şair kahramanların ağzından aktarılan gazellere de yer verir.

Mesnevîlerin bitiş bölümü “hâtime” başlığı altında verilir. Bazı mesnevilerin hatime bölümünde tevhid, münacaat, fahriye gibi şiir parçaları yer alabilir. Bu bölümde şair eserin tamamlanması dolayısıyla Allah’a hamd eder, eserin sunulduğu hükümdar veya kişinin ömrünün ve devletinin daim olması için dua eder, şiiri ve şairliğiyle övünür. Hasetçilerin, acemi ve cahil müstensihlerin esere verecekleri zarardan Allah’a sığınır. Nihayetinde okuyucudan dua istenir ve kusurlarının görülmemesi talebinde bulunulur. Mesnevinin adı, beyit sayısı, hangi tarihte ve nerede yazıldığı bilgileri bu kısımda yer alır.

İslâmî Türk edebiyatının ilk eseri olan Yusuf Has Hâcib’in Kutadgu Bilig’i (1069-70) bir mesnevidir. Anadolu sahasında 13. asır sonu-14. asır başlarından itibaren verilen edebi eserler arasında mesnevilerin önemli bir yer kapladığı görülmektedir. Yunus Emre’nin Risâletü’n-nushiyye’si (1307), Gülşehrî’nin Mantıku’t-tayr çevirisi (1317), Âşık Paşa’nın Garîbnâme’si (1330) bu meyanda sayılmalıdır.

15. yüzyılın ilk yarısında mesnevi tarzında Anadolu’daki dinî edebiyatın en önde gelen iki eseri verilmiştir: Süleyman Çelebi’nin (ö. 1422) Mevlid diye tanınan Vesîletü’n-Necât’ı ile Yazıcıoğlu Muhammed’in (ö. 1451) Muhammediye’si. Elvân-ı Şîrâzî’nin (ö. 1426’dan sonra) Gülşen-i Râz tercümesi de tasavvufi çevrelerde asırlarca okunmaya devam etmiş bir mesnevidir.

Mesnevi tarzında edebî değer bakımından en fazla öne çıkan eserler aşk hikayeleridir. Türk edebiyatında bu vadide en meşhur olmuş eserler Şeyhî’nin (ö. 1429’dan sonra) Hüsrev ü Şîrîn’i, Hamdullah Hamdi’nin (ö. 1503) Yûsuf u Züleyhâ’sı ve bilhassa Fuzûlî’nin (ö. 1556) Leylâ vü Mecnûn’udur.

Lâmiî Çelebi’nin (ö. 1532) mesnevi tercümeleri Türk edebiyatına daha önce tanınmayan hikayeleri sokması bakımından önem taşır. Bir şehrin güzellerinin tanıtıldığı şehrengiz türü 16. yüzyıl başlarında Mesîhî’nin Edirne şehrengizini yazmasından itibaren popülerleşmiştir. Şairin başından geçenleri hikaye ettiği hasbihal veya sergüzeştname türünde Câfer Çelebi’nin (ö. 1515) Hevesnâme’si ile İzzet Molla’nın (ö. 1829) Mihnet-keşân’ı en tanınmışlarıdır. Tasavvufi-alegorik mesnevi tarzında ise Kara Fazlî’nin (ö. 1564) Gül ü Bülbül’ü ile Şeyh Galib’in (ö. 1799) Hüsn ü Aşk’ı birer şaheser kabul edilir. Bunlardan başka dini edebiyat sahasında Hâkânî’nin (ö. 1606) Hilye’si, nasihatname türünde Nâbî’nin (ö. 1712) Hayriyye’si asırlarca rağbet görmüştür.

Yukarıda saydıklarımız haricinde mesnevi tarzında menâkıbnâmeler, gazavatnâmeler, fetihnâmeler, zafernâmeler, sûrnâmeler vücuda getirilmiştir. Bunların çoğunluğu edebi bakımdan çok değerli olmamakla beraber Türk kültür tarihi bakımından istifade edilebilecek eserlerdir.

Mustafa Çiçekler

Kaynakça

Ateş, Ahmed. “Mesnevi.” İslam Ansiklopedisi 8 içinde. Ankara: İslam Araştırmaları Merkezi, 1992. 127-133.

Çiçekler, Mustafa. “Mesnevi.”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 29 içinde. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2004. 320-322.

Saraç, M. A. Yekta. Klâsik Edebiyat Bilgisi: Biçim-Ölçü-Kafiye. İstanbul: Gökkubbe Yayınları, 2013.

Ünver, İsmail “Mesnevi.” Türk Dili Dergisi LII, Türk Şiiri Özel Sayısı II, Divan Şiiri (2017): 415-417, 430-563.

Ünver, İsmail. “Mesnevi (Türk Edebiyatı).” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 29 içinde. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2004. 322-324.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi