MONARŞİ (Tarih)

A. Nuri YURDUSEV views11537

Türkçeye 1870’lerden itibaren Fransızcadan aktarılmış olup Kadim Yunancadaki monos (bir, tek) ve arkhe (güç, otorite) kelimelerinin terkibiyle meydana gelmiştir. Kısaca tek kişinin yönetimi ya da siyasi otoritenin tek kişinin uhdesinde bulunması demektir. Siyasi otoriteyi uhdesinde bulunduran kişiye monark denir. Türkçede kullanılan “padişah, sultan, han, şah, hükümdar, emir” gibi kelimeler monark karşılığı sayılabilir. Eski Yunan yazarları, özellikle Aristo ve Polybius, monarşiyi makbul hükûmet şekillerinden biri olarak addederler. Hükûmetin şekli, kimin, kim için hükmettiğine göre tanımlanmıştır. Hükûmet şekli bir kişi hükmederse monarşi, bir azınlık hükmederse aristokrasi ve herkes hükmederse demokrasi (Aristo demokrasi yerine politeia der) olur. Bunlar makbul hükûmet şekilleridir, çünkü umumun menfaati için yönetirler. Bunların bozulmuş şekli, yönetenlerin kendi menfaatleri için yönetmesiyle ortaya çıkar ve sırasıyla tiranlık, oligarşi ve güruh hâkimiyeti diye adlandırılır. Monarşiyi üçlü hükûmet tasnifi çerçevesinde tanımlama daha sonra gelen yazarlar tarafından da benimsenmiştir. Mesela kelimeyi Türkçede ilk kullanan yazarlardan Ali Suavi’ye göre “suret-i hükûmet ya monarxi (padişahlık), ya aristokrasi (hükûmet-i âyan), yahut demokrasi (hükûmet-i halk, müsavat) olur.” Modern dönemde monarşi iki kategoride mütalaa edilmiştir: mutlak monarşi ve anayasal/meşruti monarşi. Bu ayrım 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Türkçede mutlakiyet ve meşrutiyet olarak yerleşir. Mutlak monarşide, monark hükûmetin fiilen başıdır, geniş hükmetme yetkilerine haizdir ve bunları etkili biçimde kullanır. Meşruti monarşide, monarkın hükmetme yetkileri ya oldukça sınırlıdır ya da yoktur, yani tamamen sembolik bir hüviyete sahiptir. 

Siyasi otoritenin bir kişinin elinde bulunduğu her yönetim monarşi değildir. Nitekim Aristo ve Polybius bir kişinin yönetimi olan tiranlığı monarşiden ayırdılar. Onların tanımında monarşi umumun menfaati için yönetim demekti. Buradan hareketle ve tarihteki hâkim örneklerine bakarak monarşinin üç ayırıcı hususiyetinden bahsetmek mümkündür: 1) Monarşi asgari de olsa kurallara dayanan bir hükûmet şeklidir, yani tamamen keyfi değildir. Meşruti monarşilerde yönetim yazılı veya teamülü kurallara (anayasa) bağlıdır ve monarkın meşruiyetinin kaynağı da öncelikle bunlardır. Mutlak monarşilerde ise teorik de olsa monarkın uyduğu kurum ve kurallara atıf yapılır ve meşruiyetinin kaynağı da kendi şahsı değil atıf yapılan kurumlardır. Bunlar din, kutsallık, tanrısallık, teamül ve gelenekler olabilir. 2) Monarşilerde monark hanedan üyeleri arasında verasetle tevarüs yoluyla değişir ve umumiyetle hayat boyu hüküm sürer. Her ne kadar, tarihte ve günümüzde bir heyetin seçimiyle gelen monarklar (geçmişte Kutsal Roma İmparatorluğu ve Lehistan-Litvanya Birliği, günümüzde Vatikan, Malezya Federasyonu ve Kamboçya Krallığı gibi) olmuşsa da hâkim teamül hanedan içinde tevarüstür. 3) Monarşide bir saray halkı ve idari maiyet (court) bulunur. Dahası monarkla maiyeti ve yönetilenler arasında hiyerarşi vardır. Bu bir yandan monarşiye belli bir kurumsallık katar, diğer yandan da beylik, şeflik gibi tek kişi yönetimlerinden ayırır. 

Monarşinin tarihte ilk ne zaman ortaya çıktığı bilinmemektedir. Eski Mısır’da oluştuğu hususunda kuvvetli bir kanaat vardır. Modern dönem, hatta 20. yüzyıl öncesinde hâkim bir yönetim şekli olduğu kabul edilmektedir. 1688 İngiliz Muzaffer Devrimi ile meşruti monarşi Avrupa’da gelişmeye başladı. 1789 Fransız İhtilali bir yandan monarşiye karşı cumhuriyet idaresini yaygınlaştırırken, diğer yandan mutlak monarşilerin meşruti monarşiye evrilmesine yol açtı. 20. yüzyılda monarşi ve cumhuriyet idaresi birbirinin zıddı olarak anlaşıldı. Her ne kadar 20. yüzyılda cumhuriyet şekline sahip olan ülkelerin sayısı arttıysa da, günümüzde 40’dan fazla ülkede monarşi yönetimi vardır. Bunların bazıları monarkın tamamen sembolik olduğu ülkelerdir: Birleşik Krallık, Finlandiya haricindeki İskandinav Ülkeleri, Hollanda, İspanya, Belçika, bazı Britanya Milletler Topluluğu ülkeleri (Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi), Tayland, Japonya, Malezya öne çıkan örneklerdir. Monarkın sembolik olmanın ötesinde yetkileri haiz olduğu, hatta mutlak monarşi sayılabilecek, örnekler de hâlen mevcuttur: Avrupa’daki bazı prenslikler (Liechtenstein ve Monaco), Vatikan, Kuzey Afrika’da Fas; Irak, İran, Lübnan ve İsrail haricindeki Orta Doğu ülkeleri; Asya’da Brunei Sultanlığı gibi.

A. Nuri Yurdusev

Kaynakça

Aristoteles. Politika. Çev. Mete Tunçay. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2018.

Bogdanor, Vernon. The Monarchy and the Constitution. Oxford: Oxford University Press, 1995.

Dante, Monarşi. Çev. Begüm Yiğit. İstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2017.

Huntington, Samuel. “Political Modernization of Traditional Monarchies.” Daedalus 95, Sayı:3 (Yaz 1966): 763-788.

McGlynn, Sean ve Elena, Woodcare. Ed. Image and Perception of Monarchy in Medieval and Early Modern Europe. New Castle: Cambridge Scholars Publishing, 2014.

Polybius. The Histories. Çev. Robin Waterfield. Oxford: Oxford University Press, 2010.

Tunçay, Mete. Der. Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi 1 (Seçilmiş Yazılar Eski ve Orta Çağlar). 5. baskı. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2018.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi