Okul, felsefe, ilim ve sanat kollarında bir kişiye bağlı olarak özellik gösteren ekoldür. İlk Çağ medeniyetlerinden itibaren eğitim için ideal mekân olarak tercih edildiği anlaşılan okul, sanayi toplumunun ortaya çıkışından itibaren eğitim sisteminin en önemli unsuru hâline gelmiş ve günümüzde de bu önemini korumayı sürdürmektedir. Sümerlerden kalma tabletlerde yer alan bilgilere göre ancak belirli bir zümrenin eğitim gördüğü, zorunlu olmayan ve esas amacın okuma-yazma olduğu okullar ve uygulanan eğitim anlayışı, bugünkü eğitim ve okul kavramlarının prototipi niteliğindedir. 

Aradan yüz yılların geçmesiyle yeni bir okul anlayışı statü kazanmış ve mevcut eğitim kurumları toplumun değişen ihtiyaçlarına cevap verebilir yönde yeni plan, politika ve anlayışların geliştirilmesiyle güçlendirilmiştir. Ulus-devletler, dini, cinsiyeti, sosyal sınıfları, etnik kökeni, aileyi ve okulu, hükûmet denetimindeki kurumlar hâline getirmiştir. Bunun için eğitimi zorunlu ve giderek daha uzun süreli olmak üzere yapılandırmıştır. Okullar, ulus-devletlerin doğup geliştiği dönemde ekonomik kalkınmanın doğrudan bir aracı olarak görülmüş, büyüyen sanayinin beklentileri doğrultusunda insan kaynaklarını geliştirmede önem kazanmıştır. Politik ve ekonomik değişimlerin yanı sıra bilimsel ve teknolojik gelişmeler de okulların ders programlarının ve ders kitaplarının yeniden yapılandırılmasında etkili olmuştur. Okullar, öğrencilerin bireyselliklerine saygı gösteren, ussal düşünmeyi esas alan seküler bir eğitim felsefesini yansıtan programlar uygulamaya başlamıştır. Şehirleşme, sanayileşmenin teknik ağırlığının giderek artması, toplumsal hareketlilik, muhafazakâr yönetimlerin modernleşmesi, kültürel muhafazakârlığın çökmesi, küreselleşme, öğretmeni, öğrencisi, programı, eğitim yönetimi ve fiziki çevresiyle birlikte bütün bir okul sisteminde modernleşme faaliyetini hızlandırmıştır.

Hızlı ve köklü tarihsel değişmelerin yaşandığı dönemler boyunca dönüşen paradigmaların neden olduğu yeni okul anlayışı; işbirliği ve dayanışma prensibinin ön planda yer aldığı, rasyonel ve bilimsel bakış açısının süreklilik kazandığı, eşitsizliklerin makul düzeye indirildiği, farklı öğrenci ihtiyaçları için başarıyı yükselten yeni-esnek programların uygulandığı, var olan kaynakların çok yönlü olarak hem öğrenciler hem de bölge halkının eğitiminde kullanıldığı vb. ilkeler üzerinde şekillenmeye başlamıştır. Ekonomi, politika ve toplumdaki yeniden yapılanmanın ve şartların ihtiyaç hâline getirdiği yeni okul anlayışında; öğrencileri yalnızca akademik yönden başarılı kılmanın yanı sıra örgütsel, yönetsel ve eğitsel amaçlara istenilen kalite ve nitelikte performans göstererek ulaşma hedefi ön plana çıkmıştır.

Arzu Meryem Nurdoğan Demirkıran 

Kaynakça

Kramer, Samuel Noah. Tarih Sümer’de Başlar. Çev. Muazzez İlmiye Çığ. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1998.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi