PROPAGANDA

Bengül GÜNGÖRMEZ views3010

Kişilerin kanaatlerini ve tutumlarını, sembollerin kullanılması ve tek bir görüşe yönlendirilmesi suretiyle fiziksel güce ve şiddete başvurmaksızın değiştirme girişimidir. İlgili literatürde, alternatif fikirlerin saklanması, tartışmanın engellenmesi ve sansür de propaganda olarak kabul edilebilmektedir. Propagandanın en önemli özelliği, kendiliğinden oluşmuş değil, yapay olarak oluşturulmuş fikirlerin ve eylemlerin kişilere hazır olarak sunulmasıdır. Nasyonal Sosyalistlerin meşalelerle ve sembollerle kitlesel yürüyüşleri, bir reklam afişinde güzel bir kadın, erkek ya da çocuğun kullanılması, duvara yazılan bir slogan, dağıtılan siyasi içerikli bir bildiri propaganda olarak kabul edilebilir. Kitle, kamuoyu, manipülasyon, kitle iletişim araçları ve ideoloji kavramları propaganda ile ilişkili kavramlardır. Propagandanın insanları yönlendirmedeki başarısında kitle iletişim araçlarının rolü çok büyüktür. Kitle iletişim araçları, kişilerin gündelik hayatlarını etkileyecek ölçüde fikir ve kanaat oluşturmakta, politik gündemi belirlemekte etkin hâle gelmiştir ve bu çerçevede propaganda teknikleri, iktidar olmak, iktidarını sürdürmek, iktidarda bulunanları yıpratmak, seçimleri manipüle etmek, bir fikri, sloganı ya da ideolojiyi yaymak ve benimsetmek veya mevcut rejimi ilga etmek üzere taraftar kazanmak için kullanılabilir. 

Propaganda kavramı köken olarak Latince’den gelmektedir. Özel bir doktrinin veya pratiğin yayılması için organizasyon, şema ya da hareket olarak tarif edilir ve kavramın tarihini 1621-1623 yıllarına kadar geriye götürülür. Propaganda olgusunun toplumsal tarihi ise Atina ve Roma dönemlerine kadar geriye gider. Atina ve Roma döneminde efendi konumundaki özgür insanların ayrıcalıklı konumlarının meşrulaştırılmasına yönelik birtakım ritüeller de ilgili literatürde, tarihsel süreçte “propaganda” diyebileceğimiz etkinlikler olarak değerlendirilmektedir. Yine Roma’daki savaş öncesi orduyu uğurlama törenleri veya savaş sonrası Lejyonların Roma’ya dönüşlerinde zafer alayları ile karşılanması propaganda sözcüğü henüz yazılı literatüre girmemiş de olsa propaganda etkinliği olarak değerlendirilebilirler. Tarihte propaganda sözcüğünü ilk olarak kullanıma sokan ve propaganda etkinliklerini bu sözcükle tanımlayan ise Roma Katolik Kilisesi Devleti’dir. Kavramın kökeninde dinsel bir endoktrinasyon da söz konusudur. Jean-Marie Domenach’a (ö. 1997) göre, Britanya’nın Hristiyanlaştırılmasında ilk yüzyıllarda sürekli başarısızlığa uğrayan Roma Kilisesi sonunda Roma’da bir kolej kurmuştur. Bu kolejin adı Doğru İnancın Yayılması İçin Eğitim Kolejidir. Burada “Propagandai” sözcüğü yayma, yaygınlaştırma karşılığında kullanılmıştır. James Brown’a (ö. 1965) göre ise kavram Latince “propagare” kelimesinden gelmektedir ve bu kavram bahçıvanın taze bir bitkinin filizlerini yeni bitkiler üretmek için toprağa dikmesi anlamına gelir. Bu durumda propaganda sözcüğü yetiştirilmiş, ya da yapay olarak meydana getirilmiş fikirler anlamında kullanılmaktadır. Kilise, yukarıda sözü edilen örgütü, yani Kardinaller komitesini kendi otoritesini sarsacak yeni dinsel ve heretik akımlar karşısında etkinliğini sürdürebilmek için kurmuştur. 

I. Dünya Savaşı’ndan itibaren, propaganda kavram dinsel endoktirinasyondan ziyade politik anlamını kazanmaya başlamıştır. Bu çerçevede propaganda gücü Kiliseden devlete geçmiştir. Kavram 1. Dünya Savaşı başlangıcında savaş için bir silah hâline dönüşerek yalanı ve beyin yıkamayı da içine alan bir kelime hâline gelmiş ve zaman içinde pejoratif anlamına doğru evrilmiştir. Yirminci yüzyıl ise propagandanın, özelde de politik propagandanın kamuoyunu etkilemek ve yönetmek için tam olarak kullanıldığı yüzyıldır. 

Propagandanın yalnızca basın yayın organları kullanılarak söz, konuşma ile yapıldığını söyleyemeyiz. Kimi zaman kent mimarisi, müzik, heykel, resim, afiş, fotoğraf, radyo, sinema, internet, çeşitli simgeler, ritüeller ve törenler de propaganda etkinliği sayılabilir. Tarihte iz bırakmış Adolf Hitler (ö. 1945), Vladimir Lenin (ö. 1924) gibi diktatörler propaganda tekniklerini kullanarak kitleleri peşlerinden sürüklemede başarılı olmuşlardır. Hatta Hitler’in özel bir propaganda bakanı bile bulunmaktadır. 

Propagandanın nihai amacı kitlelerin tutumlarını etkilemektir ve bunun için propagandayı yapan kişiler ya da örgütler bazı simgeler kullanırlar. Propaganda ile ikna arasında önemli bir fark vardır. Propagandanın cevapları önceden belirlenmiş, hazır ve tartışma dışıdır. Propagandacı gerçeği keşfetmemizi beklemez ve ne düşüneceğimizi söyler. Propagandacı benimsetmek istediği sloganı kitlelere benimsetmek için tekrarlama yoluna gidebilir ya da bir otoriteye sığınabilir. Bu otorite bilimsel, dinsel, bir uzman görüşü vb. olabilir. Bununla birlikte, bilimsel denilerek benimsetilmek istenen bir görüş başka bir bilimsel bilgiyle çürütülebilir. Propaganda her zaman menfi bir anlam içermeyebilir. Bazen devletler, sözgelimi yurttaşların sağlığı, eğitimi vb. için ‘iyi’ yönde fikir ve tutum geliştirmek üzere propaganda tekniklerine başvurabilirler.

Bengül Güngörmez 

Kaynakça

Brown, James Alexander Campbell. Siyasal Propaganda. İstanbul: Ağaç Yayıncılık, 1992.

Fellows, Erwin W. “Propaganda.” History of a Word. American Speech. Sayı: 3, içinde, 182-189.

Fitzmaurice, Katherine. “Propaganda.” Brock Education Journal 27. Sayı: 2, içinde, 63-67.

Güngörmez, Bengül. “Kitle İletişim Araçları Siyaset ve Propaganda.” U.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi 3, Sayı: 3 (2002): 1-11.

Oskay Ünsal. “Önsöz.” Politika ve Propaganda içinde. İstanbul: Varlık Yayınları. ١٩٩٥.

Oxford English Dictionary. 3. Baskı. https://www.oed.com/view/Entry/152605?rskey=hyddW4&result=1&isAdvanced=false

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi