Resesyon; gayri safi yurt içi hâsıla, istihdam, kişisel gelir, enflasyon gibi temel makroekonomik değişkenleri etkileyen, süresi birkaç aydan uzun süren ekonominin geneline yayılmış ve ekonomik faaliyetlerde önemli düşüşün olduğu bir dönem şeklinde tanımlanmaktadır. Ekonomik olaylar üzerine yapılmış olan gözlemler sonucunda, ekonomik faaliyet hacminin sürekli olarak belli bir düzeyi korumadığı ve gelişmediği aksine devamlı olarak değişiklikler ile farklı dalgalanmalar ortaya koyduğu görülmektedir. Resesyonda bu dalgalanmalardan biridir ve genel olarak iktisatçılar resesyonu tanımlarken bir ülkenin art arda iki çeyrek negatif gayri safi yurtiçi hasılası büyümesinin meydana geldiği dönem olarak ifade ederler. 

Resesyon genellikle karakteristik özellikleri, birbirleri ile karşılaştırılmaları, çıkış kaynakları, insan hayatı üzerindeki sosyal, psikolojik, ekonomik sonuçları ve ekonomik göstergelerin analizi yolu ile başlangıç ve bitiş tarihlerinin tahmin edilmesi açısından incelenmektedir.

Resesyon konjonktür dalgalanmasının tepesi ile çukur arasındaki sürenin uzunluğuna eşit olmakta birlikte büyüklüğüne ilişkin en önemli özellik derinliği ve süresi olarak ifade edilmektedir. Genellikle “hafif” veya “şiddetli” gibi belirsiz terimler kullanılarak nitel olarak tanımlanmaktadır. Tüm resesyonların birçok ortak yönü olmasına rağmen kendine özgü özellikleri, türü ve şekilleri farklılık göstermektedir. V şeklinde kısa ve keskin durgunluklar, ardından hızlı ve sürekli iyileşme, U şeklinde uzun süreli düşüş ve yükseliş, W şeklinde durgunluk süresinde kısa bir iyileşme sonrasında tekrar durgunluk (çift dip), L şeklinde art arda uzun süreli ve ciddi bir durgunluk olabilmektedir.

Resesyon genellikle harcamalarda yaygın bir düşüş (olumsuz talep şoku) olduğunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda tüketici alımlarının ve talebin düşmesi, işletmelerin büyümeyi durdurması, yeni işçi alımının durması, hâlâ çalışanların işlerini kaybedeceklerinden endişe etmesi yolu ile harcamalarını kısması ve işsizlik oranının artması dolayısıyla tüketici alımlarının daha da düşmesi ile sonuçlanmaktadır. Resesyon dönemlerinde işsizlik artar, üretim yavaşlar, talepteki düşüş nedeniyle satışlar düşmeye başlar ve gelirler azalır. Resesyonun sıklığını ve şiddetini azaltmaya çalışmak için hükûmetler genellikle para arzını veya hükûmet harcamalarını artırmak ve vergilendirmeyi azaltmak gibi makroekonomik politikalar ile yanıt verirler. Bu durum ekonomiyi daha çabuk tam istihdam dengesine döndürebilmektedir. 

Resesyon hanehalkı ve işletmeler üzerinde büyük sıkıntılar yaratmakta hem toplum hem de ekonomi üzerinde üretkenliğin sürekli olarak azalmasına neden olabilmektedir.

Elif Güneren Genç

Kaynakça

Güneren, Elif. “İktisadi Konjonktürün Belirlenmesinde Seminonparametrik Yaklaşım Ve Uygunluğun Analizinde Etkin Momentler Metodu.”Yayınlanmamış doktora tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009.

Grusky, David B., Bruce Western & Christopher Wimer. Ed. The Great Recession. New York: Russell Sage Foundation, 2011.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi