RÜŞVET

Saffet KÖSE views2343

Bir yetkiyi, görevi veya nüfuzu kötüye kullanarak elde edilen gayri meşrû menfaati ifade eder. Bir görevin yerine getirilmesi karşılığında haksız şekilde alınan ücret veya sağlanan menfaat, rüşvetin geniş manadaki kullanımıdır.

Tedavisi en zor ve en eski toplumsal hastalıklardan biri olan rüşvet bütün ilâhî dinlerde yasaklandığı gibi eski Hint, Mısır, İran, Sümer ve Yunan toplumlarında da bu suçla mücadele edilerek özellikle adlî rüşvete ağır cezalar verilmiştir. İslâm dininde, rüşvet, dinin adalet, helal kazanç, kul hakkına ve emanete riayet ilkelerine tamamen aykırı bir günahtır. Rüşvet yoluyla mal veya menfaat elde etmek haram olup rüşvet alan kimse toplum adına kendisine emanet edilmiş olan görevi kötüye kullandığı için aynı zamanda emanete ihanet etmiş sayılır. Rüşvet veren de dinen yasak olan bir fiili işleyerek diğer yandan hakkı olmayan bir menfaati elde etmek suretiyle kul hakkı yiyerek haram işlemiş olmaktadır. 

Rüşvet, lafız olarak Kur’ân-ı Kerîm’de geçmese de onu da içine alan yasaklar kapsamında zikredilir. Bunlardan birisi, “Mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. Bile bile, günaha saparak, insanların mallarından bir kısmını yemek için onun bir parçasını yetkililere aktarmayın” meâlindeki âyettir (Bakara 2/188). Hz. Peygamber rüşvet alan, veren ve rüşvete aracılık edeni lânetlemiştir; kamu görevlilerine, bir beklenti amacıyla ya da örfün belirlediği sınırların üzerinde verilen hediyeleri, menfaat temini ya da nüfuzu kötüye kullanma anlamına geldiği için, “devlet malına hıyanet, ganimetten çalma” şeklinde niteleyerek yasaklamıştır (Buhârî, “Eymân”, 3). 

Rüşvet fedakârlık, diğerkâmlık gibi güzel duyguları kökünden söküp atarak bireyleri bencil, kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen ve bu uğurda her şeyi meşru gören, çıkarcı, korkak, hiç kimseye güvenmeyen kişiler hâline getirir. Mülkün temeli olan adaleti temelinden sarsar ve toplumu içten içe çürütür.

İslâm hukuku kaynaklarında rüşvetle ilgili konuların genellikle yargılama usulü bölümlerinde işlenmesi, adliye teşkilatının bu hastalığa bulaşması durumunda rüşvetle mücadelenin zora gireceğine işaret etmek içindir. İslâm hukukçuları hâkimin rüşvet aldığı davada ve sonrasında baktığı bütün uyuşmazlıklarda verdiği hükümlerin geçersiz olacağı ve meslekten kendiliğinden azledilmiş sayılacağı konusunda görüş birliği içindedir. 

Rüşvetin, herhangi bir hakkı iptal veya engelleme ya da haksızı haklı gösterme amacına dönük olarak verilip alınması ya da bir göreve atanabilmek için ilgililere menfaat sağlaması anlamındaki kısmı, her iki taraf için haramdır. Hakkını alabilmenin veya zarar ve zulmü ortadan kaldırabilmenin sadece rüşvet vermekle mümkün olduğu durumlarda veren için zaruret hâli oluştuğundan sadece alan kişi için haram olduğu ifade edilmiştir. 

Saffet Köse

Kaynakça

Ali Haydar. Dürerü’l-hükkâm, İstanbul: Matbaa-i Ebüzziya, 1330/1912. 

Köse, Saffet. “İslam Hukukuna Göre Rüşvet Suçu ve Cezası.” İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 11 (2008), 139-166.

Köse, Saffet. “Rüşvet.” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi XXXVIII içinde. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2005. 303-306.

Mansûr, Abdullah b. Abdülmuhsin. Cerîmetü’r-rüşve fi’ş-şerîʿati’l-İslâmiyye, Riyad: Câmiatü’l-İmam Muhammed b. Suud el-İslâmiyye, 1980.

Serahsî, Şemsü’l-eimme Muhammed. el-Mebsût, İstanbul: Çağrı Yayınları, 1983.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi