SİYER

Casim AVCI views1737

Kelime anlamı “davranış, hâl ve gidişat, bir kimsenin ahlâkı ve hayat hikâyesi (biyografi)” olan siyer, terim olarak “Hz. Peygamber’in (ö. 632) doğumundan vefatına kadar hayatını ve şahsiyetini, ahlâk ve şemâilini, tebliğ faaliyetlerini, siyasî ve askerî mücadelelerini konu alan ilim dalı ve bu alanda yazılan eserler” manasında kullanılır. Bu alanda yazılan eserlere “Siyer-i Nebî”, “es-Sîretü’n-Nebeviyye” veya kısaca “Siyer” adı verilir. Siyer bir taraftan tarihî bir şahsiyet olarak Hz. Peygamber’in doğumundan vefatına kadar biyografisini konu edindiği için İslâm tarihinin, dolayısıyla da tarihin bir parçası iken diğer taraftan Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerini (onayları) ihtiva ettiğinden hadis ilmi ile alakalıdır. Siyer, “megâzî” kavramı ile de çok yakından ilgilidir. “Savaş, savaş meydanı ve savaş hikâyeleri” anlamındaki “mağzât” kelimesinin çoğulu olan “megâzî” bazen siyer ile aynı anlamda kullanıldığı gibi çoğu defa da Hz. Peygamber’in bizzat katıldığı askerî seferleri (gazve) ve gönderdiği askerî birlikleri (seriye) ifade eder. Bazan “Siyer ve Megâzi” şeklinde birlikte de kullanılmaktadır. Fıkıhta ise “siyer” terimi devletler hukuku alanına giren konuların adıdır.

Siyer, 7. yüzyıldan itibaren dünya tarihinin akışını değiştiren İslâm’ın peygamberi Hz. Muhammed’in hayatını konu edinmesi dolayısıyla sadece Müslümanlar için değil bütün insanlık tarihi için önemlidir. Çünkü on beş asır gibi uzun bir zamandan beri Arap yarımadasından başlayıp batıda Atlas Okyanusu ve doğuda Çin Seddi’ne kadar geniş bir coğrafyaya hâkim olmuş, bu coğrafyalarda kurulan çeşitli İslâm devletleri döneminde ortaya çıkan mimarî yapıları, sanat ve edebiyat eserleri; hukukî, siyasî, sosyo-kültürel, askerî ve iktisadî ürünleri ile kalıcı izler bırakmış olan İslâm kültür ve medeniyeti, bu yönüyle dünya tarihinin çok önemli bir parçasıdır ve bu medeniyetin temelini de ilâhî vahiy Kur’ân ve Hz. Peygamber’in sünneti oluşturmaktadır. Bunun yanında siyerin Müslümanlar için özel bir önemi vardır. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’in en güzel ahlâk üzere (Kalem 68/4) ve âlemlere rahmet olarak gönderildiği (Enbiyâ 21/107), Müslümanlar için en güzel örnek olduğu (Ahzâb 33/21), ona itaat edip gösterdiği yoldan gitmenin Allah’a itaatın göstergesi olduğu (Nisâ 4/80) ve Allah sevgisini kazanmanın yolunun ona tabi olmaktan geçtiği (Âl-i İmrân 3/31), onun diğer insanlardan farklı olarak vahiy alan bir kişi ve son peygamber olduğu (Ahzâb 33/40), ilâhî emir ve yasakları tebliğ edip insanları bireysel ve toplumsal olarak arındırmanın yanında kitap ve hikmeti öğretmekle görevlendirildiği vurgulanmaktadır (Âl-i İmrân 3/164). Hz. Peygamber’i tarihî kişiliğiyle yakından tanımak, hayatı ve faaliyetleri hakkında sistematik bilgi edinmek de siyerle mümkündür.

Siyer ve megâzîye, sahabe neslinden itibaren Müslümanlar tarafından büyük önem verilmiş ve bu konudaki rivayetler hadislerle birlikte sözlü veya bazen da yazılı olarak tespit edilip aktarılmıştır. İlk yazılı siyer malzemeleri arasında Hz. Peygamber’in Medine’de yaşayan gayrimüslimlerle imzaladığı ve birlikte yaşama temeline dayanan Medine Vesikası (Sözleşmesi), dönemin hükümdarlarına gönderdiği İslâm’a davet mektupları, Mekke müşrikleri ile imzalanan Hudeybiye Antlaşması, bazı şahıs ve kabilelerle yapılan antlaşma metinleri, ikta ve ahidnâme gibi belgeler yer alır. Bu tür metinler sahabeler vasıtasıyla sonraki kuşaklara intikal etmiş, muhtevaları hadis ve siyer kitaplarında nakledilmiştir. Hulefâ-yi Râşidîn döneminde ortaya çıkan ihtilaf veya hukukî meseleler konusunda Hz. Peygamber’in hadislerinden ve sünnetinden deliller aranması, Hz. Ömer (ö. 644) zamanındaki takvim düzenlenmesinde hicretin tarih başlangıcı olarak kabul edilmesi, Divan teşkilatının kuruluş aşamasında sahabelerin İslâm’a girişlerinin, başta Bedir Gazvesi olmak üzere kimlerin hangi savaşa katıldıklarının ve yaptıkları hizmetin bilinmesine ihtiyaç duyulması ve esasen Müslümanların Hz. Peygamber’e duydukları sevgi gibi hususlar siyere olan ilgiyi artırmıştır. Hadislerin naklinde, derlenmesi (tedvin) ve yazıya aktarılmasında büyük rol oynayan, sahabeden hemen sonraki tâbiîn neslinden Hz. Âişe’nin yeğeni ve Medineli yedi fakihten biri olan Urve b. Zübeyr, Hz. Osman’ın oğlu Ebân b. Osman, Halife Ömer b. Abdülaziz’in (717-720) hadisleri derlemekle görevlendirdiği İbn Şihâb ez-Zührî ve Yemenli hadis âlimi Ma’mer b. Râşid aynı zamanda siyer ve megâzîye dair eser veren önemli İslâm alimleridir. Onların çalışmaları kendilerinden sonra aynı alanda kaleme alınan eserlere kaynak teşkil etmiştir.

İslâm tarihi boyunca siyerle ilgili müstakil eserler telif edildiği gibi muhtelif ilim dallarına ait eserlerde de çeşitli vesilelerle siyer konularına yer verilmiştir. Her şeyden önce siyerin temel kaynağı ilâhî kitap Kur’ân’dır. Kur’ân-ı Kerîm’de yukarıda işaret edilen âyetlerle Hz. Peygamber’in Allah katındaki yeri ve Müslümanlar için önemi vurgulandığı gibi çeşitli siyer konularıyla ilgili olup adeta siyerin planını çizen yüzlerce âyet yer alır. Hz. Peygamber’in doğup büyüdüğü Mekke şehri ve Kâbe, Câhiliye döneminde Arapların dinî, sosyo-ekonomik ve kültürel durumu; Hz. Peygamber’in çocukluğu, peygamberliği ve vahiy alması; Mekke dönemindeki tebliğ faaliyetleri, Habeşistan’a ve Medine’ye hicret, muhacirler ve ensar, hicret sonrası faaliyetler, Medine’de münafıklar, Müslümanların Hz. Peygamber’e bağlılıkları, Yahudi ve Hristiyanlarla ilişkiler, Mekke müşrikleri ile münasebetler, Bedir, Uhud ve Hendek gazveleri, Hudeybiye Antlaşması, Mekke’nin fethi, Huneyn Savaşı ve Tebük Seferi Kur’ân’da yer verilen başlıca siyer konuları arasındadır. Kur’ân’da Muhammed Sûresi adıyla müstakil bir sûre vardır (Sûre no. 47). Ayrıca Kur’ân’daki 114 sûreden 40 civarındaki sûrenin adı ya doğrudan ya da dolaylı olarak Hz. Peygamber veya dönemi ile ilgilidir. Ayrıca dört yerde Muhammed (s.a.v.) (Âl-i İmrân 3/144; Ahzâb 33/40; Muhammed 47/2; Fetih 48/29) bir yerde de Ahmed (s.a.v.) adı zikredilir (Sâf 61/6). Kur’ân’daki siyer konularına dair âyetlerin açıklaması için tefsir kaynaklarına da müracaat etmek gerekir. Taberî ve İbn Kesîr gibi aynı zamanda tarihçi olan müelliflerin tefsirleri bu gruptandır. 

Hadis eserleri siyerin en temel kaynaklarındandır. Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirleri (onay) ile ahlâk ve şemâilini ihtiva eden bu eserler “Kitâbü’s-Siyer ve’l-Megâzî” başlığıyla müstakil bölümler açarak Hz. Peygamber’in hayatından bazı kesitlere ve özellikle gazve ve seriyyelere yer verir. Bunlar arasında Kütüb-i Sitte adıyla bilinen Buhârî ve Müslim’in el-Câmi’u’s-Sahîh’leri ile Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin es-Sünen’leri zikredilebilir. Öte yandan hadislerde bahsedilen konuyu daha iyi anlamak için bu eserlere yazılan şerhlere de ilave bilgiler açısından başvurmak gerekir. Hadis şerhleri içinde Buhârî şerhlerinden İbn Hacer el-Askalânî’nin Fethu’l-Bârî’si ve Müslim şerhlerinden Nevevî’nin el-Minhac’ı zikredilebilir.

Sadece Hz. Peygamber’e tahsis edilmiş olan siyer ve megâzî kitapları onun peygamberliği, hayatı ve bu arada gazve ve seriyyeleri gibi konuları sistematik ve kronolojik bir şekilde anlatması bakımından doğrudan siyer kaynaklarıdır. Günümüze ulaşan en eski ve önemli eserler: İbn İshâk (ö. 768), İbn Hişâm (ö. 833), Vâkıdî (ö. 823), İbn Sa’d (ö. 845), Belâzürî (ö. 892) ve Taberî’nin (ö. 922) eserleridir. Geç dönem hacimli siyer kitapları arasında Makrîzî’nin (ö. 1442), Şemseddîn eş-Şâmî’nin (ö. 1536) ve Nûreddîn el-Halebî’nin (ö. 1635) eserleri yer alır. 

Siyer kitapları yanında tabakât, ensâb ve umumi tarih kitapları ile delâilü’n-nübüvve (peygamberliğin delilleri) ve şemâil (ahlâk ve gündelik hayat) türü eserler de siyer kaynakları arasındadır. Mesela Tirmizî’nin (ö. 892) Şemâil’i ve Kâdı İyâz’ın (ö. 1149) eş-Şifâ adlı eseri İslâm kültüründe birçok şerhiyle birlikte meşhur olmuştur. 

Hz. Peygamber’in hayatı ve şahsiyeti ile ilgili konulardan birini veya birkaçını ele alan müstakil eserler de vardır: Hz. Peygamber’in doğumu (mevlid-i Nebî), fizikî özellikleri (hilye), sadece ona mahsus özellikler (hasâis), isrâ ve mirac gibi konularla ilgili eserler bunlardandır.

İbnü’l-Kayyim el-Cevziyye’nin (ö. 1350) Hz. Peygamber’in hayatı, günlük yaşayışı ve uygulamalarından çıkarılan dinî, ahlakî, hukukî vb. hükümlere yer veren Zâdü’l-me’âd fî hedyi hayri’l-’ibâd’ı ve Hz. Peygamber dönemindeki siyasî, idarî, adlî, askerî, iktisadî, ilmî ve içtimaî hayat ve düzenlemelerle ilgili rivayetleri genişçe ele alan Kettânî’nin et-Terâtîbü’l-idâriyye’si de siyere dair önemli eserler arasındadır. 

Siyer ilmi ve bu alanda yazılan eserler Kur’ân-ı Kerîm’i ve hadisleri daha iyi anlamak; Hz. Peygamberin hayatını derli toplu, kronolojik ve kendi bütünlüğü içinde kavramak, Hz. Peygamber ve Müslümanlar hakkındaki yanlış anlayış ve kanaatleri düzeltmek, Hz. Peygamber’in ferdî ve toplumsal problemler karşısındaki tutumunu anlamak; onun hayatı, şahsiyeti ve güzel ahlâkı hakkında bilgi edinip hayata aktarmak ve nihayet tarih bilinci kazanmak bakımından çok önemlidir.

Casim Avcı

Kaynakça

Apak, Adem. Siyer-i Nebi (Hz. Peygamber’in (sav) Hayatı-Şahsiyeti-Daveti), I-II, İstanbul: Ensar Yayınları, 2017. 

Avcı, Casim. Muhammedü’l-Emin: Hz. Muhammed’in Peygamberlik Öncesi Hayatı. İstanbul: Hayykitap, ٢٠٠٨.

Demircan, Adnan. Siyer. İstanbul: Beyan Yayınları, 2016.

Demircan, Adnan (Editör), İslâm Tarihi Kaynakları. İstanbul: Mana Yayınları, 2019.

Fayda, Mustafa. “Siyer ve Megâzî.” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi XXXVII içinde. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2009. 319-324.

Hamidullah, Muhammed. İslâm Peygamberi I-II. Çev. Salih Tuğ. İstanbul: İrfan Yayınevi, 2003.

Öz, Şaban. İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri. İstanbul: İSAR, 2008.

Sarıçam, İbrahim. Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2003.

“Siyer ve Megâzî.” Temel İslam Ansiklopedisi VII içinde. Ed. Tuncay Başoğlu, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yayınları, 2019. 271-274.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi