Hareket, algılama, düşünme, benlik duygusu ve diğer insanlarla ilişkilerde aşırı tuhaflıkları içeren; gerçeklikten ciddi kopuşun yaşandığı bir psikoz türüdür. Genellikle düşünce içeriği ve düşünce süreçlerinin bozulması ile kendini gösterir. Başka bir deyişle, düşünme ve düşündüklerini tutarlı ve anlamlı bir biçimde ifade etme yetisi bozulur. Şizofreni belirtileri genellikle pozitif belirtiler ve negatif belirtiler olmak üzere iki kategoride sınıflandırılır.

Pozitif Belirtiler: Normalin dışında fazlalık, aşırılık ve sapma olarak ortaya çıkan belirtilerdir. Sanrılar (kişinin doğru olduğuna inandığı ancak gerçekleşmesi imkânsız ya da çok zor olan fikirler), varsanılar (halüsinasyonlar- gerçek olmayan algısal deneyimler), dağınık düşünce ve dağınık konuşmalar (kelime salatası, anlamsız çağrışım vb.), dağınık davranışlar (uygunsuz davranışlar, katatoni vb.) gibi gerçeklikten kopmaya işaret eden belirtiler bu grupta yer alır. Sanrılar, şizofreninin en yaygın pozitif belirtilerinden biridir. Sanrıları olan insanlar üstün güçleri olan özel bir insan olduklarına (büyüklük sanrıları), başkaları tarafından izlendiklerine (paranoid sanrılar), düşüncelerinin dış güçler tarafından kontrol edildiğine (kontrol edilme sanrıları), başkalarının kendisi hakkında konuştuğuna (referans sanrıları) inanabilirler. Varsanılar ise işitsel (kişiyi tehdit eden ya da emir veren bazı konuşmalar, anlamsız sesler, müzik vb.), görsel (belirsiz renkler, insanlar ve nesnelere ilişkin net görüntüler), dokunsal (vücudunda böceklerin gezmesi, elektriklenme vb.) ve bedensel (parazitlerin bağırsaklarını yediğine, içinde yılanların gezindiğine inanması vb.) olabilir. 

Negatif Belirtiler: Normal işlevlerde azalma, eksiklik ya da yokluk belirtileridir. Belirli alanlarda kayıp ve eksiklikleri ifade eder. Künt duygulanım, zevk almama, konuşmada azalma, istemsizlik ve sosyal becerilerde bozulma negatif belirti örnekleridir. Bu belirtileri sergileyen hastaların yüz ifadeleri sabit ve tepkisiz olabilir. Monoton, duygu ifadesi bulunmayan bir ses tonu ile konuşabilir ve göz teması kurmazlar. Diğer insanlarla sohbete katılmaz, soru sorulduğunda kısa ve isteksiz yanıt verirler. Tüm gün hiçbir şey yapmadan sosyal olarak izole bir hayat sürebilirler. Negatif belirtiler, pozitif belirtilerde olduğu gibi açıkça garip davranışları değil, bazı davranışların yokluğunu içerdiği için tanı koymak zor olabilir.

Bazı hastalarda nadir de olsa katatoni görülebilir. Bu durumdaki hastalar çevrenin farkında olmadan, sabit ve tuhaf bir duruş içerisinde (eller-kollar havada ayakta ya da yatakta tuhaf bir pozisyonda vb.) saatlerce durabilirler. Bu esnada tuhaf yüz ifadeleri olabilir.

Şizofreni tanısı konulabilmesi için sanrılar, varsanılar ve dağınık konuşma gibi pozitif belirtilerden en az birinin görülmüş olması; bunun yanı sıra negatif belirtiler ya da ileri derecede dağınık ya da katatonik davranış belirtilerinden de birinin bulunması gerekir. Ayrıca bu belirtiler en az altı ay sürmelidir. 

Şizofreni, evrensel olarak her kültürde yaygın bir biçimde görülür ve dünya nüfusunun yaklaşık %1’ini etkiler. Genellikle geç ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar. Başlangıç biçimi kişiye göre değişir. Kısa bir zaman içinde çok renkli varsanılar, sanrılar ve tuhaf davranışlarla gelişebileceği gibi çok sinsi, yavaş olarak da gelişebilir. Tanı alan kişilerin bazıları hastalık öncesinde de genellikle içe dönük, tuhaf, sessiz, yalnızlığı tercih eden, güvensiz kişiler olarak tanımlanmaktadır.

Erkeklerin şizofreni geliştirme riski kadınlardan daha yüksektir. Ayrıca erkeklerde daha erken yaşta başlar, bilişsel bozulma ve davranışsal eksiklikler de daha fazla gözlenir. Beyin görüntüleme çalışmaları, beyin yapısında şizofreniye işaret eden anormalliklerin kadın hastalara oranla erkek hastalarda daha yoğun olduğunu göstermektedir. Şizofreninin gelişiminde genetik faktörler de önemli bir rol oynar. Hastaların birinci derecedeki akrabalarının (anne-baba, çocuklar, kardeşler) şizofreni geliştirme riski genel nüfustan yaklaşık on kat daha fazladır.

Şizofreninin kesin bir tedavisi yoktur. Genellikle ilaç tedavisi ve psikolojik yaklaşımlar bir arada kullanılır. Özellikle varsanı ve sanrı gibi pozitif belirtileri kontrol altına almak, atak riskini azaltmak için çeşitli antipsikotik ilaçlar (nöroleptikler) kullanılır. Antipsikotik ilaçlar, beyindeki dopamin reseptörlerini bloke ederek dopamin aktivitesini azaltır ve pozitif belirtileri bastırmaya yardımcı olur. Bu ilaçlar, hastaların uzun süreli hastaneye yatış ihtiyacını azaltmaktadır.

Ayşegül Durak Batıgün

Kaynakça

Comer, Ronald J. ve Jonathan S. Comer. “Schizophrenia and Related Disorders.” Abnormal Psychology içinde. New York: Worth Publishers, ٢٠١٨. ٤٢١-٤٤٥.

Nevid, Jeffrey S., Rathus, Spencer A. ve Greene B. “Şizofreni Spektrum Bozuklukları.” Değişen Dünyada Anormal Psikolojisi içinde. Çeviri Editörü: Ayşegül Durak Batıgün. Ankara: Palme Yayınevi, ٢٠٢٠. ٤١٤-٤٤٩.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi