TEMİZLİK (İslâm’da)

Abdullah KAHRAMAN views45212

Kirlilik hâlinden, pis sayılan şeylerden uzak olmayı ifade eden temizlik, insan onuruna ve saygınlığına en çok yakışan niteliklerin başında gelir. 

Kur’ân-ı Kerim’in birçok âyetinde, Hz. Peygamber’in hadislerinde ve örnek hayatında temizliğin önemi ve gerekliliği üzerinde ısrarla durulmuş, genel anlamda temizlik ve ibadet amaçlı temizlikle ilgili birtakım ilke ve ölçüler getirilmiş ve temizlik bazı ibadetler için ön şart sayılmıştır. Bu, İslâm dininin insan hayatını maddî ve mânevî yönleriyle bir bütün hâlinde ele almasının ve neticede bu hayatı düzene koymada bireye yardımcı olmasının doğal bir sonucudur.

İslâm dini başta beden temizliği olmak üzere maddî temizliği de dinî mükellefiyet kapsamında görmüş, bu konuda ferde bir dizi ödev ve sorumluluk yüklemiştir. İslâm kültüründe genel anlamdaki temizlik ile ibadet amaçlı temizlik birbirini tamamlar. Bu sebeple İslâm bilginleri temizliği maddî temizlik, hükmî temizlik ve mânevî temizlik şeklinde üç safhada değerlendirmişlerdir. Beden, elbise ve çevre temizliği şeklinde ifade edilebilecek olan maddî temizliğin, genelde ibadete hazırlık ve ön şart olarak, kimi durumda ibadet olarak değerlendirilmiş olması, ona, İslâm kültüründe bir ibadet içeriği kazandırıldığını gösterir. Abdest ve gusül, hükmî temizlik kademesidir. Üçüncü kademede ise kişinin uzuvlarını gıybet, yalan, haram yemek, mala hıyanet etmek gibi günahlardan, kalbini haset, kibir, gösteriş, hırs ve benzeri kötü huy ve hastalıklardan temizlemesi gelir. 

Hz. Peygamber: “Allah temizdir, temizliği sever” (Tirmizî, Edeb, 41) buyurarak temiz olmanın önemini vurgulamıştır. “Namazın anahtarı temizliktir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 73) hadisiyle de temizliğin özellikle namaz için vaz geçilmez bir şart olduğunu ortaya koymuştur. İmandan alınması gereken hazzın madden ve manen temiz olmakla sıkı bir ilişkisi vardır. Bazı açıklamalarında temizlikle iman arasında bağlantı kuran Hz. Peygamber bu bağlantının önemini anlatmak için: “Temizlik imanın yarısıdır.” (Müslim, Tahâret, 1) buyurmuştur. Zira pislik ve kirlilik imanla bağdaşmayan bir durumdur. Bunun için Hz. Peygamber, din olarak Müslümanlığı seçenlere Kelime-i şehâdet söylemelerini ve boy (gusül) abdesti almalarını emretmiştir. Bu uygulama aynı zamanda imanla temizlik arasındaki tamamlayıcı ilişkiye de işaret etmektedir.

Hz. Peygamber temizlik konusundaki tutum ve davranışlarıyla da Müslümanlara örnek olmuştur. Onun temizlikle ilgili açıklama ve uygulamalarında ruh, beden, elbise ve çevre temizliğine dair yeterli derecede örnek bulunmaktadır. Camiye giderken ve toplum içine çıkarken en temiz elbiselerini giymesi, güzel koku sürünmesi ve bunu tavsiye etmesi, toplum içerisine çıkacağı zaman kokusuyla insanları rahatsız edecek yiyeceklerden sakınması ve cemaate katılacak olanlara bunları yememelerini önermesi beden temizliği yapmayı ısrarla tavsiye etmesi temizlik konusundaki güzel örnek ve rehberliğini göstermektedir. Allah ve Resulünün bu emir ve tavsiyeleri doğrultusunda temizlik, Müslümanların hayatına dinî yönü de bulunan bir kültür ve gelenek olarak yerleşmiştir. 

Kur’ân-ı Kerim’de temizlik karşılığında en sık kullanılan kavram “taharet”tir. Tahâret kavramı, içinde yer aldığı ondokuz ayetin bir kısmında, dinin kirlilik sayıp bazı ibadetlere engel gördüğü durumdan (hadesten), bazılarında ise günahlardan, ahlakî ve manevî kirlerden temizlenmeyi ifade eder. Hz. Peygamber’e ilk vahyedilen âyetlerden birinde “Elbiseni temiz tut. Kötü şeyleri terk et” (Müddessir, 74/4-5) buyrulması İslâm dininin temizliğin her iki yönüne de verdiği önemi gösterir. “Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde (her namaz kılışınızda) güzel giysilerinizi giyin…” (A’râf, 7/31) âyeti ile, hem ibadet esnasında temiz olmanın önemine dikkat çekilmiş hem de toplum içine çıkarken temizliğe riayet edilmesi istenmiştir. “…İbrahim ve İsmail’e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim’i temiz tutun, diye emretmiştik” (Bakara, 2/125) âyeti, esasen mabedin temiz tutulması ile ilgili ise de, çevre temizliğine de işaret etmektedir. “…Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever” (Bakara, 2/222) meâlindeki âyette maddî ve manevi temizliğe özen gösterenler övülmüştür. “…Orada temizlenmeyi seven insanlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.” (Tevbe, 9/108) âyetinde ise temizliğe önem verenler takdir edilmiştir.

Abdullah Kahraman

Kaynakça

Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed. İhyâ’u ulûmi›d-din. Ed. Heyet. Beyrut: Dâru’l-Minhâc, 2011.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü’l-meʿâd fî hedyi ayri’l-ʿibâd. Yay. Haz. Şuayb el-Arnaût ve Abdülkādir el-Arnaût. Beyrut: Müessetü’r-Risâle, 1981.

İbn Kudâme, Muvaffakuddin. el-Muğnî. Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabi, 1972-73.

İbnü’l-Hümâm. Kemalüddin. Fethü’l-kadîr. Kahire: Mustafa el-Babi el-Halebi, 1970.

Mevsıli. Abdullah b. Mahmud. el-İhtiyâr li-ta’lîli’l-Muhtâr. Yay. Haz. Şuayb el-Arnaût v.dğr. Dımaşk : Dâru’r-Risâleti’l-Âlemiyye, 2009.

Taberî, Muhammed b. Cerir. Câmiʿu’l-beyân. Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1984.

“Temizlik.” İlmihal: İman ve İbadetler içinde. Yay. Haz. Yunus Apaydın vd. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yayınları, 1998.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi