Yeni Sağ, klasik liberal ekonomi politikaları ile muhafazakar kültürel politikaların bileşimi olarak tanımlanabilir. 2. Dünya Savaşı sonrası, Keynes ekonomi modelini benimseyen Avrupa ülkeleri, 1960’lı yılların ortalarına kadar yıllık büyüme rakamları açısından iktisat tarihinin altın çağını deneyimlemişler; ancak rekor seviyedeki büyüme sebebiyle iş gücü açığı problemiyle karşılaşmışlardı. Bu ihtiyaç, eski koloni ülkelerinden ve ikili iş gücü anlaşmalarının imzalandığı ülkelerden Batı Avrupa ülkelerine gönüllü göç sürecini başlatmıştır. Örneğin Türkiye; Almanya (1961), Avusturya (1964), Belçika (1964), Hollanda (1964), ve Fransa (1965) ülkeleri ile ikili iş gücü anlaşması imzalamıştır. 1961 tarihli Avrupa Sosyal Şartı 19. maddesi uyarınca, iş gücü anlaşmaları ile ilgili Avrupa ülkelerine göç eden bireylerin aile üyeleri de, aile bütünlüğü (birleşmesi) için bu ülkelere göç etmişlerdir. 1975 yılı itibarıyla, Belçika, Fransa ve Batı Almanya nüfusunun sırasıyla % 8.5, %7.9 ve % 6.6’sı göçmen işçilerden oluşuyordu. Yine tahminlere göre İspanya (Franco rejimi), Yunanistan ve Portekiz (Salazar rejimi) ülkelerinden toplam 7 – 10 milyon kişi 1950 – 70 arası dönemde Batı Avrupa ülkelerine göç etmişlerdir. 1975 sonrası dönemde artan siyasi sığınma başvurularına bağlı olarak adı geçen Batı Avrupa ülkelerinde, farklı kültürel özelliklere sahip kişi sayısı daha da artmıştır. 1965 sonrası dönemde Batı Avrupa ülkeleri iktisat tarihinin altın çağı sona ermiş ve Avrupa ekonomilerinin büyüme rakamlarında küçülme süreci başlamıştır. 1970’li yıllarda gelen petrol krizi ile ekonomik büyüme rakamları negatif değerlere gerilemiş ve bu ekonomik resesyona yüksek enflasyon ve işsizlik oranlarının eşlik etmesi stagflasyon sürecini başlatmıştır. Özetle, 1945-65 arası dönemde altın çağını yaşayan ve ihtiyaç duyduğu iş gücü sebebiyle farklı kültürlere kapılarını açan Avrupa ülkeleri, 1965 yılı sonrası ekonomik problemlerle ve bu problemlerin tetiklediği kültürler arası “uyumsuzluk” temelinde gelişen sosyal problemlerle karşı karşıya kalmıştır. Yeni Sağ, bu ekonomik ve sosyal iklimde doğmuştur.

Kamu harcamalarında artışın sağlanması (ki bu sayede toplam talebin artması hedeflenir) amacıyla devletin ekonomik hayatta katılımcı rol üstlenmesini öneren bir karma model olan Keynes ekonomi modeli, özellikle yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik oranlarının aynı anda görülmesi sorununa çözüm getiremediği gerekçesi ile Yeni Sağ tarafından eleştirilir. Yeni Sağ, klasik liberal ekonomi politikalarından ilham alarak, devletin ekonomik hayattaki rolünün minimum seviyede olmasını (gece bekçisi devlet) savunur ve buna koşut olarak yüksek vergi taleplerinin karşısında, özelleştirme politikalarının yanında yer alır. Bu düşüncenin gelişiminde, Frederick Hayek (ö. 1992) ve öğrencisi Milton Friedman’ın (ö. 2006) isimleri zikredilmelidir. Bu siyasi düşünceyi benimseyerek seçim rekabetinde boy gösteren ilk örneklerden birisi 1972 yılında Danimarka’da kurulmuş İlerleme (Gelişim) Partisi’dir (Progress Party). Parti, 1973 seçimlerinde yaklaşık yüzde 16 oranında seçmen desteği kazanmıştı. Bununla birlikte, Yeni Sağ ekonomi politikalarının somut örnekleri, Birleşik Krallık’ta Margaret Thatcher’ın başbakanlık (1979 – 1990) ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Ronald Reagan’ın başkanlık (1981 – 1989) dönemlerinde görülmüştür. 

1970’li yıllarda yaşanan ekonomik krizin yol açtığı toplumsal sorunlardan birisi, “göçmen-karşıtı” kültürel politikalara yönelik seçmen talebinin artmasıdır. Bu talebin artmasına neden olan bir diğer önemli etken ise 1968 sonrası post-materyal değerler üzerinde gelişen yeni-sol düşüncesine karşı gelişen bir tepkisidir. Çok-kültürlülüğe ve yeni solun seslendirdiği post-materyal taleplere (demokratik katılım, ifade özgürlüğü, kürtaj, ötanazi ve alternatif yaşam tarzlarına saygı duyulması talepleri gibi) karşı, yeni sağ, tek-kültürlüğe (veya homojen kültür), gelenek, din, aile, devlet, kamu düzeni gibi kavramlara önem veren politikaları öne çıkartmaktadır. Bu düşüncenin gelişiminde Avrupa Medeniyeti Araştırma ve Çalışma Grubu (GRECE) kurucu Alain de Benoist ismi zikredilmelidir. Günümüzde, “toplumun ötekilerinin dışlanması” olarak tanımlayabileceğimiz “nativist” politikalara kaynak olan yeni sağ kültürel politikaları, özellikle dışlayıcı bir popülist söylem benimseyen ve “radikal sağ” veya “popülist radikal sağ” terimleri ile tanımlanan siyasi partilerce desteklenmektedir. Bu partilere örnek olarak, Milliyetçi Cephe (Fransa), Alternatif Parti (Almanya), Özgürlük Partisi (Avusturya ve Hollanda) verilebilir. 2008-09 yılında yaşanan Avro krizi sonrası, yeni sağ ekonomi politikaları sorgulanmaya başlamış olmasına rağmen, kültürel politikalara yönelik seçmen talebi dikkate değer seviyelerdedir. 

Mustafa Çağatay Aslan 

Kaynakça

Ignazi, Piero “The Silent Counter-revolution: Hypotheses on the Emergence of Extreme Right-wing Parties.” European Journal of Political Research 22, Sayı: 1 (1992): 3-34. 

Inglehart Ronald ve Scott Flanagan.“Value Change in Industrial Societies.” The American Political Science Review, 81, Sayı: 4 (1987): 1289-1319.

Kitschelt, Herbert. The Radical Right in Western Europe. Ann Arbor: University of Michigan Press, 1995. 

Mudde, Cas. The Populist Radical Right Parties in Europe. New York: Cambridge University Press, 2007. 

Van Mol Christof ve Helga de Valk. “Migration and Immigrants in Europe: A Historical and Demographic Perspective.” Integration Processes and Policies in Europe. Der. Blanca Garcés-Mascareñas ve Rinus Penninx. Springer, 2016. 31-55.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi