YÖNETİM BİLİŞİM SİSTEMLERİ

Tunçhan CURA views1001

Örgüt içi ve çevreden aldığı verileri/bilgileri işleyerek karar vericilere, yöneticilere sunan ‘bilgi sistemi’, ‘bilişim sistemi’ diye de adlandırılan sistemdir. Yönetim Bilişim Sistemleri (YBS) insanlar, teknoloji, organizasyonlar ve bunlar arasındaki iletişim ve ilişkilerin oluşturduğu sistemlerle ilgili, teknolojik gelişmelere bağlı olarak hızla gelişen disiplinler arası bir bilim ve uygulama alanıdır. 

Yönetim Bilişim Sistemleri (Management Information Systems=MIS), örgüt yapısına bağlı olarak karar vermeyi destekleyen dört seviyeli bilgi kaynağı olan piramit şeklinde bir yapı olarak tanımlanabilir. En üst seviye, üst yönetim düzeyinde stratejik planlama ve politika oluşturmayı destekler. İkinci seviye, yönetim kontrolü için taktik planlamaya ve karar vermeye yardımcı olur. Üçüncü seviye, günlük işlemleri ve kontrolü destekler. En alt seviye ise tüm hareketlerin işlenmesini kapsar. Görüldüğü gibi YBS aslında işletme içerisinde tüm birimlere destek veren bir yapıya sahiptir. 

YBS, işletmenin temel fonksiyonlarından biri olmamakla birlikte, işletmelerde genellikle ayrı bir bölüm olarak yer alır. YBS yöneticisi, genellikle “bilgi teknolojisi yöneticisi” olarak da adlandırılan, çoğunlukla bilgisayar bilimleri alanlarından mezun bir işgörendir. Yönetici, işletmenin bilişim teknolojileri ihtiyaçlarını sürekli olarak analiz eder ve güvenlik çözümlerinin yanı sıra bazı yükseltmeler önerir ve genellikle doğrudan üst yöneticiye (icra kurulu başkanına) bağlıdır.

Bilişim Sistemleri uzmanları ise firmaların personel, ekipman ve iş süreçlerine yaptıkları yatırımlardan maksimum faydayı elde etmelerine yardımcı olur. Bu nedenle de bir YBS uzmanının yalnızca bir bilgisayar bilimleri uzmanı gibi düşünülmesi doğru değildir. Örneğin bir bilgisayar mühendisi, bir yazılımı değerlendirirken birim zamanda yaptığı işlem miktarı, bellek ve depolama alanlarını kullanma oranı gibi teknik detayları ele alabilir. Oysa bir Bilişim Sistemleri uzmanı bu yazılımı kullanacak insanları göz önünde bulundurur, firmanın mevcut kaynaklarına uygunluğunu ve hatta örgüt kültürünü dahi dikkate alması gerekir. Bu bakımdan bir Bilişim Sistemleri uzmanının başta bilgisayar bilimleri olmak üzere yönetim bilimi, finans, psikoloji, sosyoloji ve yöneylem araştırması gibi alanların her birinden yeterli düzeyde birikim sahibi olması beklenir. 

Yaygın bir yanlış anlama nedeniyle Bilişim Sistemleri’nin yalnızca kodlama ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Her ne kadar kodlama kavramları, YBS’nin geliştirilmesi, uygulanması ve kullanılmasının temel ilkelerinden bazılarını temsil etse de bu alandaki birçok iş kodlamaya hiç gerek duymaz. Uzmanların önemli bir kısmı veri analizi, takım çalışması, liderlik, proje yönetimi, müşteri hizmetleri ve temel işletme teorileri üzerine odaklanmaktadır.

YBS, süreç içinde hızlı bir gelişme göstermiştir. YBS başlangıçta, işletmede gerçekleşen işlerin takip edilebilmesini sağlayan çeşitli hesaplama, kaydetme ve muhasebe tekniklerinin elektronik olarak gerçekleştirilmesini temsil etmekteydi. İlk Bilişim Sistemleri 1880’lerde sıralanabilen ve sayılabilen çizelge kartları şeklinde ortaya çıkmıştır. Hollerith kartları veya IBM kartları olarak da bilinen delikli kartlar, bilgisayar verilerini ve talimatlarını temsil etmek için deliklerin elle veya makineyle oluşturulabildiği kâğıt kartlardı. Bunlar ilk bilgisayarlara veri girmenin de bir yoluydu. Kartlar, delik dizisini dijital bilgiye dönüştüren bir bilgisayara bağlı kart okuyucusuna beslenirdi. 

Kart sistemleri 1970’lere kadar tamamen ortadan kalkmadı. Nihayetinde manyetik depolama ortamları ile değiştirildi. Bu tür depolama ortamlarını kullanan bilgisayarların gelişimi hızlandı ve bilgisayarların hesaplama fonksiyonları ilerledi. Önemli muhasebe fonksiyonları bilgisayarlı hâle geldikçe BS de gelişim kaydetmiştir. Nitekim, erken dönemlerde YBS’nin esasen Muhasebe Bilgi Sistemleri’nin temsil ettiği söylenebilir. 

Bilgi işlem teknolojisinin gelişimine paralel olarak Yönetim Bilişim Sistemleri’nin beş gelişim evresi; ana bilgisayar ve mini bilgisayar, kişisel bilgisayarlar, istemci/sunucu ağları, kurumsal bilgi işlem ve Bulut bilişim evreleri (dönemleri) olarak sıralanabilir.

Ana bilgisayar terimi, başlarda makinelerin topluca bulunduğu hizmet odaları için kullanılmaktaydı. Ancak 1970’lerdeki mini bilgisayarların tasarımı ile geleneksel eski demir makineler de ana bilgisayar olarak adlandırılmıştır. Ana bilgisayar, yüzlerce hatta binlerce kullanıcıya hizmet veren pahalı ve güçlü makineler anlamına gelmekteydi. Mini bilgisayarlar ise orta büyüklükteki, çok işlemcili, eşzamanlı olarak 200 kullanıcıya kadar hizmet verebilen sistemlerdi.

Kişisel bilgisayarlar, 1970’lerin sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. En popüler ve öncü kişisel bilgisayarlardan birisi 1977’de Apple Computer tarafından sunulan Apple II’dir. 1970’lerin sonlarıyla 1980’lerin başlarına kadar geçen sürede yeni modeller ve rekabetçi işletim sistemleri gözlenmiştir. Daha sonra 1981 yılında IBM, IBM PC olarak bilinen ilk kişisel bilgisayarıyla pazara giriş yapmıştır. IBM PC hızla kişisel bilgisayar tercihinde rakiplerinin önüne geçmiş ve çoğunu rekabet dışına itmiştir. IBM’in atağına karşı ayakta kalabilen birkaç firmadan birisi olan Apple Computer, hâlen pazarda önemli bir yere sahiptir. Diğer firmalar ise IBM’in baskınlığına karşı ona uyum göstermiş ve adeta IBM kopyaları üretmişlerdir. Yıllar geçtikçe IBM kişisel bilgisayar gelişimindeki öncülüğünü önemli ölçüde kaybetmiştir. 

Bilişim teknolojileri gelişip maliyetlerinin düşmesi ve işletmelerin kuruluş bilgi paylaşma ihtiyacının artması, ortak bir ağdaki bilgisayarların bir sunucuda bilgi paylaştığı yeni bir bilişim çağına (istemci/sunucu) yol açtı. Bu binlerce ve hatta bazen milyonlarca kişinin aynı anda verilere erişmesini sağlayan yüksek hızlı ağların ortaya çıktığı bu dönem, YBS’nin işletme yönetiminin tüm yönlerini kapsayan bir kapasiteye ulaşmasına yol açmıştır. 

Bulut bilişim, bilişim teknolojisinin ulaştığı en son noktadır ve donanımın yapılandırmasından, konumundan veya doğasından bağımsız olarak veri depolama olanağının yanı sıra kullanıcılara çeşitli uygulamalar da sunar. Bunun için ağ teknolojisini kullanır. Bu dönem, yöneticilerin YBS’ne dizüstü bilgisayar, tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlarla uzaktan erişebileceği yeni hareketli erişim olanaklarına yol açmıştır.

YBS açısından en çarpıcı ilerleme internet’teki gelişimle ortaya çıkmıştır. İnternet’teki gelişim 1990’ların sonlarına doğru belirginleşmiştir. Bu tarihten itibaren de yeni bir dizi bilgi teknolojisinin icat edildiği, internetin bilgi teknolojileri için adeta bir milat olduğu kabul edilebilir. İnternet her ne kadar artık Türkçeleşmiş bir terim olsa da, orijinal adı “ağlar arası çalışma” anlamına gelen internetworking teriminden gelen “uluslararası ağlar” olarak adlandırılabilir. İnternet sayesinde, ağa doğrudan bağlı bazı bilgisayarların sürekli aktif olmasından dolayı sıradan bir kullanıcı her girişinde istediği veriye erişebilmektedir. İnternet’in temeli ABD Savunma Bakanlığı’nın yaptırmış olduğu bir araştırmaya dayanmaktadır. Ardından ABD Ulusal Bilim Kurulu ülkenin değişik yerlerine yerleştirdiği çok pahalı 6 adet süper bilgisayarı araştırmacıların hizmetine sokmuştur ve sıradan kullanıcıların zamanla dahil olmasıyla günümüze kadar gelinmiştir.

Web ise internet’in en yaygın kullanılan hizmetidir. İnternet, yukarıda değinildiği gibi birbirine bağlı ağlar üzerinden bilgi alışverişi gerçekleştirir. Böylece istemci/sunucu ilişkisi söz konusu olmaktadır. Ancak bilgiyi bulunduran bir sunucu ile onu almak isteyen istemci arasında biçim uyuşmazlıkları olabilir. Bu durumda evrensel standartlar sunan bir sisteme ihtiyaç duyulmuş ve Web ortaya çıkmıştır. Bu standartlar ilk olarak 1989 yıllarında belirlenmiştir. Böylece Web üzerinde paylaşılan bilgi, metin temelli olmuştur. Bunu takiben 1993 yılından sonra ilk kez grafik ara yüzlü Web tarayıcı geliştirilmiş ve adına ‘Mosaic’ denmiştir. Son olarak 2008 yılında Google, günümüzde en yaygın olarak kullanılmakta olan Google Chrome ismindeki tarayıcıyı geliştirmiştir. Özetle Internet ve Web aracılığıyla günümüz YBS’leri akla gelecek her türlü konuda çok sayıda bilgiye kısa sürede erişebilmekte ve karar vericilere belirsizliğin azaltılması hususunda önemli katkılar sağlamaktadır. 

Hızla gelişen iletişim ve akıllı teknolojilerin, bilişim sistemlerinin yönetsel işler yanında örgütlerdeki diğer iş ve işlemleri destekleyecek şekilde gelişmesinin ötesinde, iş sreç ve yöntemlerini köklü biçimde değiştireceği, insansız işyerleri ve sanal işletme (örgüt)lerin ortaya yaygınlaşmasına yol açacağı söylenebilir.

Tunçhan Cura

Kaynakça

Baltz an P.M: Information Systems. New York: McGraw Hill Education, 2017.

Gökçen Hadi. Yönetim Bilgi Sistemleri. Ankara: Palme Yayıncılık, 2008.

Laudon, Kenneth. C. ve Jane. P. Laudon. Yönetim Bilişim Sistemleri. Yay. Haz. Prof. Dr. Uğur Yozgat. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2014.

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi