YUMUŞAK GÜÇ

E. Fuat KEYMAN views5409

Yumuşak güç ülkelerin diplomasi, stratejik iletişim, kültürel ilişkiler ve politikalar, ekonomik ilişkiler ve insani yardım gibi yollarla diğer uluslararası aktörlerin politikalarını etkileyebilme kapasitesini ifade eder. Terim ilk olarak 1980’lerin sonunda ortaya atılmış ve 1990’larda kullanımı yaygınlaşmıştır. Devletler, sivil toplum kuruluşları, çok uluslu şirketler, vb. aktörler yumuşak güce sahip olabilir. Örneğin A.B.D.’nin yumuşak gücü Hollywood, Broadway, Facebook, Yale gibi hükûmet dışı aktörler tarafından da pekişmektedir. Kavram gücün baskı, şiddet ve hükmetme şeklinde dar bir tanımlamasının uluslararası ilişkilerde aktörlerin ikna ve çekim güçleri ile yarattıkları etkiyi görmeyi engellediğini savunur. Güç sadece nüfus, coğrafya, doğal kaynaklar, askeri güç ve ekonomik güç, yani sert güç, şeklinde olmayabilir; devletler kültürleri, ideolojik çekimleri, insani yaklaşımları ve değerleri ile de uluslararası sistemde etkin rol oynayabilir. Yumuşak gücün temelinde meşruiyet yatar. Yumuşak güç ikna atmosferi yaratarak dolaylı yoldan devletlerin davranışlarını, tercihlerini ve politikalarını etkilemeyi sağlar. Dolaylı olması etkisini azaltmamaktadır. İletişim araçlarının geliştiği ve ucuzladığı küreselleşen dünyada yumuşak güç sert güç kadar önemlidir. Yumuşak gücün oluşmasında bir ülkenin kültürel kimliği, demokrasisinin gelişmişliği, ekonomik dinamizmi, girişimcilik ve yaratıcılık kültürü, diplomasi alanındaki sorunları uzlaşma yoluyla çözme kapasitesi ve popüler kültürü önemli rol oynar. A.B.D. kültür, sanat, edebiyat, eğitim, moda, yemek, insan hakları ve uluslararası hukuk gibi kanallarla yumuşak gücünü aktif bir şekilde kullanmaktadır. Türkiye’nin de 2000’lerden itibaren geliştirdiği aktif dış politikasında yumuşak gücü kullandığını görüyoruz. Türkiye sorun yaşayan ülkelere yaptığı insani yardımla, mülteci sorununa ülkesinin kapılarını açarak ve misafirperverlik anlayışıyla yaklaşarak, sorunlara uzlaşma yoluyla çözüm alternatifini gerek uluslararası gerekse de bölgesel örgütlerde ve toplantılarda dile getirerek yumuşak güç kullanımına örnek oluşturmaktadır. 

Yumuşak gücün ikna ve çekim üzerinden diğer aktörlerin tercih ve davranışlarını belirlemesinden dolayı uluslararası sistemde normların yaygınlaşmasına katkı sağlayacağı savunulur. Örneğin birçok araştırmacı demokrasinin yaygınlaşmasının uluslararası güvenlik için önemli olduğunu söylemektedir fakat demokrasi demokratikleşen aktörler kendi istek ve arzularıyla bunu yaptıklarında sağlamlaşacaktır. Diğer taraftan, spesifik bir amaç için yumuşak gücü kullanmak zordur. Aktörler yumuşak güçlerini ‘evrensel ilkeler’ üzerinden şekillendirirler. Dünya kamuoyunu biçimlendirmenin çok yüksek bir kaynak ve çaba gerektirdiği düşünüldüğünde, bu kapasitenin sürdürülebilirliği bir diğer tartışma konusudur. Bazı çalışmalar yumuşak gücün etkisinin sert gücün etkisine göre daha görünmez, ölçülemez ve düşük olduğunu ve savaş, çatışma gibi temel uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılamadığını da savunmaktadır. Çalışmalar yumuşak ve sert güç ikiliğinin daha muğlak ve belirli devamlılıklar içerebildiğini ve yumuşak gücün araçlarının ve mekanizmalarının az araştırıldığı vurgulamaktadır. Yumuşak güç sert güce bir alternatif değil onun tamamlayıcısıdır. Yakın dönemde bu tamamlayıcılığın altını çizmek için akıllı güç terimi kullanılmaya başlanmıştır. Akıllı güç sert ve yumuşak gücün maharetli ve etkin bir şekilde kullanılmasını ifade eder. Bu bakımdan, askeri, ekonomik, diplomatik, kültürel, politik ve yasal araçların kombinasyonudur. Akıllı güç A.B.D.’de Obama dönemi dış politikanın ana unsurlarından biri olmuştur. Bu dönemden itibaren gerek politika yapıcılar gerekse akademi tarafından sıkça kullanılmaktadır. AB akıllı gücü etkin bir şekilde kullanmaktadır. Araştırmacılar günümüz dünyasında gücün biçim ve dağılımının değiştiğini; askeri bakımdan tek kutuplu, ekonomi alanında çok kutuplu bir dünyada yaşadığımızı ve devletler arası ilişkilerin çok boyutlu tehditlere cevap vermesi gerektiğinin altını çizmektedir. Akıllı güç bu bağlama cevap vermek için ortaya atılmış bir kavramdır ve devletlerin dış politika amaçlarına ulaşmaları için yeri geldiğinde yumuşak, yeri geldiğinde sert güç kullanılmaları gerektiğini ortaya koymaktadır. 

E. Fuat Keyman

En az 3 karakter girmelisiniz.
En az 3 karakter girmelisiniz.
2022 ©
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi