Lat. Pinguinus impennis
İng. Great auk
85 cm boyunda ve 5 kg ağırlığında olan bu büyük kuş türü, kuzey denizlerinin ve Arktik Okyanusu’nun uçamayan son deniz kuşuydu.1 19. yüzyılda yok oldukları için yayılış alanları büyük oranda yerli toplulukların eski yerleşimlerinde bulunan arkeolojik kalıntılardan tahmin edilmektedir.2 Daha çok Arktik dairenin alçak enlemlerinde ürediği düşünülse de özellikle günümüzden 5000-6000 yıl önceki sıcak periyotlarda Grönland’da dahil geniş bir kutup bölgesinde önemli bir popülasyona sahip olduğu tahmin edilmektedir.3 Üremek için dalgalarla kıyıya rahatça çıkabileceği düz kıyı alanlarına sahip adaları tercih ettiği düşünülmektedir.4 Kıyıya çıktıktan sonra 100 metre kadar içerilere ulaşıp koloniler halinde yuva kurarlardı. Üremek için seçtiği adaların en önemli özelliği ise yırtıcılardan uzak ve izole alanlar olmasıydı.
Yok oluşu, kutup kuşlarının insan ile ilişkisinin bazı türler için çok ağır sonuçlar doğurabileceğinin en dramatik örneklerindendir. Tamamen denize adapte olup uçma yeteneğini kaybetmiş bu deniz kuşunu kuzey yarımkürenin pengueni olarak anmak yerinde olur. Siyah sırtı ve beyaz karnı ile gerçekten de güney yarımkürenin ve Antarktika sularının karakteristik deniz kuşları olan penguenlere çok benzemektedir. Doğa bilimlerinin standart kayıt metotları yaygınlaşmadan önce yok olması sebebiyle davranışı hakkında daha çok denizci ve avcıların anlattıklarından gelen kayıtlar bulunmaktadır. Büyük oranda balık ile beslendiği bilinen bu türün 75 metre kadar derine dalabildiği ve 15 dakikaya kadar nefesini tutabildiği anlatılmıştır.5,6,7 Denize tam olarak adapte olmuş bir kuş olarak açık denizleri yaygın olarak kullandığı düşünülmektedir ve de kıyıdan 500 km kadar açıkta gözlendiğinin kayıtları vardır.8 Uçamaması ve insan etkisinden uzak adalarda üremesi sebebiyle insanlardan korkmaması onu kolay bir av yapmıştır.9 Denizciliğin gelişmesi ile denizciler bu üreme adalarına kolayca ulaşabilmiş ve bu türün üreme kolonilerinde rahatça avcılık yapabilmişlerdir. Bu türün avcılığının en temel sebebi bu kuşların tüylerinin yorgan ve yastık üretiminde tercih edilmesiydi. Ayrıca benzer diğer deniz kuşlarından üç kata kadar daha büyük yumurtalarının tarih boyunca bölgedeki insan toplulukları için çekici bir besin kaynağı olduğu düşünülmektedir.10 Eskiden tüm kuzey Atlantik’te bolca bulunan bu kuşun popülasyonu 16. yüzyılın ortalarında büyük oranda azalmıştır.11 Bu azalma özellikle İngiltere’de 18. yüzyılın sonlarında türün korunması için yasal bazı çabalara girilmesine sebep olmuştur.12 Hatta bu türün yumurtalarını toplayan bazı insanlara ceza bile verilmiştir.13 Ancak bu çabalar fayda etmemiştir. Bilinen son üreme kolonisi İzlanda’da keşfedilmiş ve bu kolonideki son çift kuş 1844 yılında bu nadir türün örneklerini koleksiyonuna eklemek isteyen müze ve koleksiyoncuların talebini karşılayan toplayıcılar tarafından öldürülmüştür.14
Yeryüzünde son birey ise 1855 yılında Kanada’nın Newfoundland bölgesinde görülmüştür.15 Günümüzde müzelerde insanlığın soyunu tükettiği bu türün yüzden az sayıda sergi örneği kalmıştır.16