İng. Ice Shelves
Okyanuslarda, buz kütlelerinden beslenen, buz akıntıları ve buzulların hareketleri ile okyanuslara sürüklenen buz, eğer okyanus sıcaklığı yeterince düşükse eriyemez ve okyanus yüzeyinde birikmez. Bu durumda, erimeyen buz arkasında buzul buzu biriktirerek bir bariyer görevi görür. Bu yapıya buz şelfi adı verilir.1 Buz şelfleri, karaya veya yerleşmiş bir buz kütlesine bağlı olarak yüzen tabakalar olup kar birikmesi veya karasal buzulların okyanusa doğru genişlemesi ile beslenmektedir. Buz şelflerinde buzul çekilmesi esas olarak buz şelfinin tabanının erimesi2 ile ve buz dağları oluşturacak şekilde oluşan parçalanmalar sonucu meydana gelmektedir. Şekil 1 üzerinde gösterildiği gibi, buz şelfleri genellikle büyük yarıklar eşliğinde ana kaya buzulu çevresinde hareket eder.3
Günümüzde buz şelflerinin çoğunluğu Antarktika üzerinde bulunmaktadır. Karasal buzulların ve buz akıntılarının çoğunlukla bu bölgeye ulaşması sonucu buz şelfleri Antarktika buz tabakasından gelen drenajın yarısından fazlası için çıkış görevi görür. Antarktika’da buz şelfleri, buz dağları oluşturacak şekilde meydana gelen parçalanmalar sonucu buz kütlesi kaybının en büyük kaynaklarından bir tanesidir.4 Buz şelfleri hidrostatik dengede olduğundan, kaybedilen kütle deniz seviyesini etkilememektedir. Okyanus suyu seviyesini etkilememekle birlikte buz şelflerinin varlığı büyük buz iç tabakasının buz akıntıları yoluyla kıyı bölgesine doğru sürekli olarak ilerlemesinin önüne geçmektedir.5
Antarktika buz şelfleri ile ilgili olarak Doğu Antarktika’daki Amery Buz Şelfi’nin (bkz. Amery Buz Şelfi) daha önce bildirilen konumundan 240 km geri çekildiğini gösteren yeni kanıtlar sunulmaktadır. Yapılan çalışmada, ölçülen buz kalınlıkları yardımıyla ERS-1 uydu radar altimetresi ile oluşturulan Amery Buz Şelfi dijital yükseklik modeli ile yüzen buzun boyutunu haritalamak için hidrostatik hesaplama içeren bir yoğunluk modeli birleştirilmiştir. Çalışmadan çıkan sonuca göre buz şelfi 73, 2°G enlemine kadar geri çekilmiştir.6
Buzulların yüzey-kütle dengesinde meydana gelecek değişimler buz dinamiklerini etkileyecek ve dolayısıyla Antarktika Buz Kütlesi deniz seviyesinin yükselmesine neden olacaktır. Yapılan çalışmalardan birinde, 1981 ve 2010 tarih aralığında, Antarktik Buz Kütlesi’nin farklı sıcaklık artışlarına karşı gösterdiği hassasiyet, kutupsal bölge iklim modellemesi (Modèle Atmosphérique Régional, MAR) ile oluşturulan dört simülasyon (iki CMIP5 ve iki CMIP6 modeli) üzerinden araştırılmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, 100 yıl içerisinde karasal buz tabakası ve buz şelfleri üzerindeki etkiler birbiri ile zıt yöndedir. Sonuçlar, daha düşük bir karasal buzul yüzey-kütle dengesi artışına yol açan potansiyel bir eşiğin (+7.5°C) varlığına işaret etmektedir.7
Antarktik Buz Kütlesi, buz şelflerinin okyanus kaynaklı olarak erimesi sonucu kütlesinin yaklaşık yarısını kaybetmektedir. Yapılan bir çalışmaya göre Ross Buz Şelfi’nin (bkz. Ross Buz Şelfi) (Şekil 2 üzerinde görülmektedir) altındaki okyanus koşulları göz önünde bulundurularak yüksek çözünürlüklü bir simülasyon kullanılmış ve okyanus kaynaklı buz şelfi erimesi araştırılmıştır. Çalışmada, çift difüzyonlu konveksiyonun bu buzul akışı koşullarında erime oranını kontrol eden birinci dereceden bir işlem olduğu ve tuzluluk yapısından sorumlu olduğu ortaya konmuştur.8 Buz şelflerinin altında meydana gelen erime, kütle dengesine katkıda bulunur ve buz şelflerinin gelişimi ve bütünlüğünü etkileyerek geometrik yapıları üzerinde değişikliklere neden olur.9
Yapılan bir diğer çalışmada ise yüksek çözünürlüklü atmosferik bölgesel modelleme (Modèle Atmosphérique Régional) kullanılarak Sanayi Devrimi öncesi sıcaklıkların 1, 5°C, 2°C ve 4°C üzerindeki artışının buzul yüzey-kütle dengesi üzerindeki etkisini değerlendirmek adına dört farklı CMIP modellemesi ile simülasyonlar oluşturulmuştur. Sonuç olarak Antarktika buz şelflerinin hızlandırılmış buzul kaybını kolaylaştıran hidrofraksiyon-kaynaklı çöküş yoluyla dolaylı olarak deniz seviyesinin yükselmesine katkıda bulunma olasılığı ortaya konmuştur.8