İng. Chukotka Mountains
Chukotka Dağları Rusya’nın en kuzeydoğusunda 172°D-178°B boylamları ve 64, 5°-70°K enlemleri arasında bulunan ve büyük oranda Arktik Dairesi (bkz. Arktik Dairesi) içerisinde kalan bir sıradağdır (Şekil 1). Dağın en yüksek noktası 1843 metre yüksekliğe sahip Iskhodnaya Dağı’dır.1 Dağlık alan okyanusal plakanın kıtasal plakanın altına dalması sonucunda oluşan (bkz. Levha Tektoniği), toplam 3000 km uzunluğa sahip Okhotsk-Chukotka Volkanik Kuşağı içerisinde yer almaktadır. Alanın kuzey kesimi kumtaşı, şeyl ve granitlerden oluşurken, güney kesimi bazalt ve andezit gibi volkanik kayaçlardan oluşmaktadır.2 Dağlık alan ve batısındaki Chukotka Yarımadası Sibirya’nın yerli topluluklarından bir tanesi olan ve Chukchi ya da Chukchee’ler olarak bilinen yerli insanların yaşam alanlarını oluşturmaktadır.3
Bölge kuzeyde Arktik Okyanusu, güneyde ise Pasifik Okyanusu ile sınırlandırılmaktadır ve bu durum dağlık alanın ikliminin şekillenmesinde büyük rol oynar. Kıyı kesimlerinde subarktik denizel iklim etkili iken, iç ve yüksek kesimlerinde subarktik karasal iklim ve tundra iklimi egemendir.2 Dağlık alan Rusya’nın en soğuk bölgelerinden biridir. Alanın güneyindeki Ekvekinot İstasyonu verilerine göre ortalama sıcaklık -7°C ve yıllık toplam yağış 760 mm’dir. Yaz aylarında ortalama sıcaklıklar en fazla 8°C’ye kadar yükselmekte, kışın ise -23°C’ye kadar düşmektedir.4 8 aydan daha uzun süren kış mevsiminde fırtınaları çok yaygındır. Soğuk hava koşulları zirve kesimlerinde iklimin arktik çöl karakterinde olmasını sağlamaktadır.1 Fırtınalar büyük miktarda kar kütlesinin sürüklenmesini ve buzul sirklerinde (bkz. Sirkler) birikmesini sağlar. Bu kar birikimi sirk buzullarını da beslemektedir. Dağlık alan üzerinde günümüzde toplam 13 km² alan kaplayan 47 tane küçük buzul bulunmaktadır. Ancak bu buzullar küresel ısınma nedeniyle hızla küçülmektedir.2 Alan tundra bitki örtüsüyle kaplı olmakla birlikte çevresindeki denizlerin neden olduğu denizellik etkisinden ve zirve kesimlerinde hâkim olan soğuk iklimden dolayı tundra türleri hem kuzeyden güneye hem de kıyıdan iç kesimlere doğru önemli farklılıklar gösterir.5
Günümüzde buzullar çok dar bir alan kaplamakla birlikte, günümüzden 21 bin yıl önce gerçekleşen Son Buzul Maksimumu sırasında Chukotka Dağları maksimum yayılıma ulaşan Bering Buz Örtüsü tarafından tamamen kaplanmıştır.6 Kuzeyden güneye doğru ilerleyen bu buz örtüsü dağlık alanın güney kesimi boyunca geniş alanlara yayılan morenleri depolamıştır (bkz. Moren). Buzul örtüsü dağın zirve kesimlerini aşındırarak yumuşak görünüme sahip zirvelerin oluşmasına neden olmuştur.7 Kuvaterner’de (bkz.Kuvaterner) daha geniş alanlara genişleyen vadi buzulları dağlık alan üzerinde U-şekilli buzul vadileri ve moren depoları gibi buzul aşınım ve birikim şekillerinin oluşmasını sağlamıştır (bkz. Buzul Jeomorfolojisi). Bu şekillerin yanı sıra eski buzulların hızla erimesi sonucunda yaşanan taşkınların kıyı alanlarında oluşturduğu sandur düzlükleride (bkz. Sandur) dağlık alanın kıyı kesimleri boyunca yaygındır2.
Kuvaterner buzul dönemleri (bkz. Buzul Çağları) sırasında deniz seviyesinin düşük olması Asya ve Kuzey Amerika kıtaları arasında kara köprüsünün oluşmasına ve insanların Chukotka bölgesinin üzerinden Amerika Kıtasına geçişine imkân vermiştir. Örneğin, Son Buzul Maksimumu’nda deniz seviyesinin 120 metre kadar alçalması Bering Boğazı’nın karasallaşmasını sağlamıştır. Bu dönemde Asya’dan Amerika’ya geçişler Chukotka Yarımadası’nın güneyinden Bering Boğazı’na doğru gerçekleşmiştir.7
Soğuk iklim koşullarından dolayı bölge sürekli permafrost kuşağı (bkz. Permafrost) içerisinde yer alır ve permafrost kalınlığı 400-500 metreye ulaşır.8 Permafrostun yaygın olması özellikle alçak kesimlerdeki ve akarsu vadilerindeki buzul depoları ile kıyı alanlarındaki sandur düzlükleri üzerinde termokarstik süreçlerin (bkz. Termokarst) yaygın olmasını sağlamaktadır.7 Ancak çok soğuk bir iklime sahip olan bu bölge küresel ısınmadan en fazla etkilenecek olan yerlerden bir tanesidir. Küresel iklim değişikliği senaryolarına göre 21. yy sonuna kadar alanda kış sıcaklıklarında 10°C ve yaz sıcaklıklarında 3-4°C bir artış beklenmektedir. Bu artışların alandaki permafrostu hızla eritmesi ve bu erimenin permafrost üzerinde bulunan binaların zeminlerine büyük ölçekli zarar vermesi beklenmektedir.9