Lat. Falco peregrinus
İng. Peregrine Falcon
36-58 cm boya, 410-1600 gram ağırlığa ve 79-114 santimetre kanat açıklığına sahip olan bu yırtıcı tür, yüksek adaptasyon kabiliyeti ile dünyadaki en geniş yayılıma sahip karasal sıcakkanlı canlılardan biridir.1 Bu karakteristik doğan türü, yanaklarından aşağı doğru inen koyu bıyıkları ve sivri kanatları ile tanınır ve deneyimli bir kuş gözlemcisi tarafından diğer doğan türlerinden ayırt edilebilir. Arktik dairenin dışında, tüm kıtalarda ve Arktik dairenin tamamında ürerler. Kutuplardan çöllere, 3000 metre yüksekliğe kadar dağ zirvelerinden tropik adalara kadar her türlü habitatda üreyebilirler.2 Arktik dairenin içinde üreyen bireyler kışı geçirmek için daha güney enlemlere göç ederler. İngilizcede “gezgin” anlamına gelen adı, Arktik dairenin içinde üreyen gökdoğanlarının kışı geçirmek için Şili ve Arjantin’e kadar göç ettikleri gerçeğine işaret eder.3 Bazı gökdoğanlar yılda 25.000 km’ye kadar yol kat edebilirler.
Gökdoğanlar genellikle dik yamaçlardaki kaya çıkıntılarında yuva yaparlar, ancak karga gibi diğer kuşların yuvalarını da kullandıkları görülmüştür. Şehirleşme ile birlikte, gökdoğanlar bu yeni çevreye uyum sağlamış ve şehirlerde bina çatılarında yaygın olarak üremeye başlamışlardır.4 Büyük ölçüde kuşlarla beslenirler, ancak bazen yarasa ve ufak kemirgenlerle de beslendikleri gözlenmiştir.5 Gökdoğanlar, küçük ötücü kuşlardan kazlara kadar çok çeşitli boy gruplarındaki kuşları avlayabilirler ve genellikle avlarını havada yakalarlar. Ayrıca avlarına fark edilmeden yaklaşmak için yaptıkları dalış uçuşlarında 320 km/saat hızlara ulaşan gökdoğanlar, en hızlı canlı rekoruna sahiptir.6,7
Binlerce yıldır insanlar üzerinde etkisi olan ve özellikle doğancılar için aranan bir kuş olan gökdoğan, 1940’lı yıllardan 1970’lere kadar küresel olarak yaygın böcek ilacı kullanımına bağlı olarak büyük ölümler yaşandığı bildirilmiştir.8 Özellikle DDT gibi böcek ilaçlarının, bu türün yumurtalarındaki kabuk incelmesine yol açarak yavru kayıplarına neden olduğu ve sonuç olarak gökdoğan popülasyonlarında düşüş yaşandığı gözlemlenmiştir. Bu, kontrolsüz tarım ilacı kullanımının doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkilerinin karakteristik bir örneğidir.9,10 Kanada’nın Arktik bölgelerinde 1980’lerde yapılan araştırmalar, tarım ilacı kirliliği nedeniyle başarısız olan yuvalardaki yumurtaların normalden %20 daha ince olduğunu belirlemiştir.11 Tarım uygulamalarının iyileştirilmesi ve küresel düzeyde türün korunması için artan çabalarla birlikte, günümüzde gökdoğan popülasyonları artış göstermektedir.