İng. Greenland Ice Sheet
Grönland Buz Örtüsü, Grönland adasının yüzde 80’ini örten, 60°-83°K enlemleri arasında yer alan, Antarktika Buz Örtüsü’nden (bkz. Antarktika Buz Örtüsü) sonra Dünya’daki ikinci büyük buz kütlesidir. Buz örtüsü Dünya’nın iklim sisteminde önemli bir rol oynadığı düşünülen bir bölgesi olan Kuzey Atlantik’teki atmosfer ve okyanus sirkülasyonu ile etkileşime girmektedir.1 Alanı yaklaşık 1, 7 milyon km² olan buz örtüsünün 2.95 milyon km³’ lük hacmi ise küresel deniz seviyesinin 7 m yükselmesi için yeterlidir.2 Buz örtüsünün maksimum kalınlığı 3300 m’yi bulurken, ortalama buz kalınlığı 1600 m’dir.1, 3 Grönland Buz Örtüsü, Antarktika Buz Örtüsü’nde olduğu gibi yıl boyunca soğuk ortam nedeniyle yağan karın yıllar içerisinde birikmesiyle oluşmuştur. Başka bir deyişle yeni kar yağışları eski kar katmanlarını örterek sıkıştırır ve zamanla buza dönüştürür. Grönland Buz Örtüsü’nün merkezi deniz seviyesinden yaklaşık 2500 metrelik bir boyunla birbirine bağlanan kuzeyde yaklaşık 3300 m, güneyde 2850 m yüksekliğe ulaşan iki domdan (bkz. buz domu) oluşur.2 Bu domların yüzeyinde yıllık ortalama hava sıcaklığı -32°C’ dereceyi bulduğu için yüzey erimesi çok nadiren gerçekleşir.1 Buz örtüsünün kıyıya yakın kısımları hariç çoğu yerinde, ortalama yıllık yüzey sıcaklığı donma noktasının çok altındadır. Buz örtüsünün içinde ise erime yoktur, firn-buz geçiş derinliği 65-80 m’dir ve bu geçişin altında buz yoğunluğu 917 kg m³’te sabittir.1 Kuzey Atlantik siklonları Grönland Buz Örtüsü üzerine bol miktarda yağış bırakır. Buz örtüsüne düşen yağış miktarı adanın güneyinde yıllık toplam 1000 mm’yi geçerken, kuzeye doğru azalarak 150 mm’nin altına düşer.4 Kuzeydoğu yönlü hareket eden nemli hava kütlelerinin Grönland’ın ortasında sebep olduğu yağış oranları nedeniyle gerçekleşen kar birikimi, Doğu Antarktika’daki yıllık birikimin yaklaşık on katıdır.1
Grönland Buz Örtüsü’nün merkezindeki buz domları buzul birikme alanları olduğu için domlardan çevreye doğru radyal buz akışları (bkz. buz nehirleri) şeklinde buzul drenajı sağlanmaktadır. Antarktika’dan farklı olarak Grönland adasının çevresinde büyük körfezlerin olmaması ve okyanus akıntılarının adanın kıyılarına ulaşması nedeniyle ada çevresinde buz sahanlığı (buz şelfleri) yoktur. Bu nedenle buz örtüsündeki domlardan kaynaklanan buz akıntıları doğrudan okyanusa olur. Okyanusa doğrudan boşalan buz akıntılarının bazıları oldukça hızlı akışa sahiptir. Jakobshavn Isbrae çıkış buzulu batıdaki Jakobshavn buz fiyortuna akmakta ve buzulun terminal kısmının yıllık yüzey hızı 12.6 km’dir.5 Grönland Buz Örtüsü’nün, Antarktika Buz Örtüsü’nden diğer önemli farkı, daha yüksek yüzey sıcaklıkları nedeniyle kıyıya yakın buz örtüsü kenarlarında yaz mevsiminde önemli yüzey erimelerinin görülmesidir. Dolayısıyla Grönland Buz Örtüsü’nün kütle kaybından yalnızca buzdağı parçalanmalarının değil aynı zamanda erimenin de aynı oranda sorumlu olduğu anlamına gelmektedir.6 Yapılan araştırmalar son yıllarda Grönland Buz Örtüsü’nün drenajını sağlayan çıkış buzullarıyla buz nehirlerinin hızlarının arttığını ve bu buzulların inceldiğini göstermektedir.7 Son yıllardaki net kütle kaybı bu nedenle iki katından fazla artmıştır. Bu durum Grönland Buz Örtüsü’nün Antarktika’dan farklı olarak küresel ısınmaya karşı daha savunmasız olduğunu düşündürmektedir.7
Grönland Adası’nın buzulaltı topoğrafyası çanak şeklindedir. Dağların yüksekliği doğu ve güney kıyılarında 2000 metreyi aşmakta, adanın kuzey yarısının merkezi bölümü ise deniz seviyesinin altında kalmaktadır.8 Buz örtüsünün ortadan kalkması durumunda glasiyo-izostatik yükselme nedeniyle bu alçak sahanın deniz seviyesinin 600-800 m üzerine çıkması öngörülmektedir.1 Grönland Buz Örtüsü’nde gerçekleştirilen derin buz sondajları (Örneğin GRIP, NGRIP, GISP, Dye sondajları) Son İnterglasiyal’den günümüze kadar ki iklim ve paleoçevresel koşullar hakkında ayrıntılı bilgiler sağlamıştır. Buz örtüsü kalınlığının 3000 metreyi aşmasına ve buz sondajlarının bütün buz katmanlarını içerecek şekilde 3000 metreyi aşan derinliğe inmesine rağmen tabandaki daha eski buz katmanlarının zamanla erimesi nedeniyle yalnızca son 130 bin yıllık devamlı buz katmanları saptanabilmiştir.9