Yaşam Bilimleri

Hipotermi


İng. Hypothermia

İnsanlarda vücut iç sıcaklığının 35 0C’ın altına düşmesi hipotermi olarak adlandırılır. İnsanların da dâhil olduğu sıcakkanlı canlılarda, vücut iç sıcaklığının belli dereceler arasında tutulması gerekir. İnsanlarda normal iç sıcaklık 36,5-37,5 0C arasındadır. Sıcakkanlı canlılarda, besinlerle alınan enerjinin büyük bir kısmı, iç sıcaklığın sabit tutulması için harcanır. Bu dezavantaja rağmen sıcakkanlı canlılar farklı sıcaklık değerlerine sahip iklim ve mevsimlerde; kutuplar ve çöller gibi çok daha geniş bir coğrafyada aktif olarak yaşayabilir. Antarktika, yıllık ortalama sıcaklığı sıfır derecenin altındaki Kuzey Kutup Bölgesi’ne kıyasla son derece soğuktur. Yaz aylarında bile yıllık ortalama sıcaklık -20 0C civarındadır. Kış aylarında, yüksek irtifa bölgelerinde ve fırtına varlığında bu sıcaklık -70 0C’lere kadar düşebilir. Uygun korunma imkânları olmadan insanoğlunun bu sıcaklıkta uzun süre yaşaması mümkün değildir. Kutup keşifleri tarihi, aynı zamanda hipotermi sebebiyle kaybedilen insan yaşamı tarihidir. Kutup bölgesinde insanoğlunu zorlayan en önemli çevresel sorun, kuşkusuz soğuk ve soğuğun yol açtığı hipotermidir.

İç sıcaklığı sabit tutabilmek için ısı üretmek, ısıyı korumak, gerektiğinde dış ortamdan ısı almak veya dışarıya ısı vermek gerekir. Isı üretimi, hücrelerin metabolik faaliyetleriyle gerçekleşir. Vücut çevreye ısı aktarım yollarıyla ısı verir veya çevreden ısı alır. Isı aktarım yolları şu şekildedir:1

Kondüksiyon (iletim): Isının, birbirine temas eden moleküller aracılığıyla aktarımıdır. Vücut, temas ettiği sıcak cisimlerden ısı alır, soğuk cisimlere ısı verir.

Konveksiyon (akım): Bu yolla rüzgâr veya su akımı nedeniyle soğuk moleküllere ısı aktarılır, sıcak moleküllerden ısı alınır. Kutuplarda rüzgâra maruz kalındığında veya suya düşüldüğünde bu yolla ısı kaybı son derece hızlı gerçekleşir.

Radyasyon (ışıma): Doğrudan temas edilmese bile kızılaltı ışınlarla ısı aktarılır. Güneşin ısıtması veya soğuk cisimlere ısı verilmesi bu yolla gerçekleşir. Kutup bölgelerinde ışıma yoluyla sürekli ısı kaybedilir.

Evaporasyon (buharlaşma): Solunum veya terleme yoluyla vücuttan kaybedilen sıvı buharlaşır ve ısı kaybedilir.

Belirti ve bulgular

Hipotermi, iç sıcaklığa göre hafif, orta ve ciddi olarak ayrılır. Belirti ve bulgular hipoterminin derecesine bağlı olarak değişiklik gösterir:2

Hafif hipotermi (32-35 0C): Kontrol edilemeyen titreme, aşırı yorgunluk, anlamsız konuşma, açlık hissi, mide bulantısı, nabzın, solunum sayısının ve kan basıncının artışı, kaslarda kasılma, kontrollü hareket yeteneğinin azalması, kuru ve solgun cilt, hafıza, düşünme ve muhakeme yeteneğinde azalma, sık idrara çıkma.

Orta düzeyde hipotermi (28-32 0C): Bu aşamaya gelindiğinde titreme genellikle durur. Nabız, solunum sayısı ve kan basıncı da düşmeye başlar. Uyuşukluk ortaya çıkar, kazazede uyuklamaya başlar, düşünme yeteneği daha da bozulur. Göz bebekleri genişler ve ışığa cevabı bozulur. Kalp ritminde bozukluklar başlar. Kazazede soyunmaya çalışır.

Ciddi hipotermi (28 0C’ın altı): Nabız azalmaya, kan basıncı düşmeye devam eder. Beyne giden kan miktarı azalır ve sonunda bilinç kaybolur. Kalp ritim bozuklukları ve özellikle ventriküler fibrilasyon görülür. Akciğerlerde ödem gelişir, idrar çıkışı durur. Reflekslerin tamamen kaybıyla birlikte kalp-akciğer yetmezliği ortaya çıkar ve kazazede yaşamını yitirir.

Tedavi yaklaşımı

Hipotermik bir kazazedeye ilk yaklaşım, daha fazla soğumasını engellemekle başlar. Eğer su içindeyse çıkarılır, rüzgâra maruz kalmışsa rüzgârdan korunur, ıslak giysileri mümkünse çıkarılarak kuru giysilerle değiştirilir, soğuk yüzeyle teması kesilir. Belirti ve bulgulara bakılarak hipoterminin düzeyi saptanmaya çalışılır. Termometre ile sıcaklığın değerlendirilmesi mantıklıdır ancak bu, saha ortamında kolay değildir. Ayrıca birçok basit termometre ancak 34 0C’a kadar ölçüm yapar. Vücut yüzeyinden yapılacak ölçümler gerçek iç sıcaklığı göstermez. Ağızdan, yemek borusundan veya makattan ölçüm yapmak sahada zor olabilir. Hasta, orta veya ciddi düzeyde hipotermide ise kalp ritim bozukluklarının tetiklenmemesi için sarsılmamalı, dikkatli hareket ettirilmelidir. Hipotermi ile daha önce geçirilmiş bir travma arasında ilişki bulunur. Bu nedenle her hipotermi hastasına travma geçirmiş gibi yaklaşmak, boyun koruyucu girişimlerde bulunmak gerekir. Her hastaya, her zaman olduğu gibi hava yolu açıklığı, solunum kontrolü ve dolaşım kontrolü (ABC) ile yaklaşmak gerekir.

Üşümüş ancak hipotermik olarak kabul edilmeyen (iç sıcaklığı 35 0C’nin üstünde) kişilerde ısı kaybını engellemek ve ısı üretimini arttırmaya çalışmak gerekir. Bu amaçla ıslak giysiler çıkarılır, fazladan giysi giydirilir, yüksek kalorili yiyecekler, sıcak içecekler verilir, kişi hareket ettirilmeye çalışılır.

Hafif hipotermideki hastaların daha fazla ısı kaybından korunması için gereken önlemler alındıktan sonra kalın giysi veya battaniye ile sarılması gerekir. Gövdenin üst kısmına ısıtıcı paketler konulabilir. Hasta bu şekilde en az 30 dakika boyunca oturur veya yatar pozisyonda tutulmalı, fazla hareket ettirilmemelidir. Yüksek kalorili yiyecekler ve sıcak içecekler verilebilir. Bu içecekler kahve veya çay olmamalıdır. Benzer şekilde alkol kesinlikle verilmemelidir.

Orta düzey hipotermide hastaya çok dikkatli davranılmalıdır. Hasta yatar vaziyette bulundurulur, yiyecek ve içecek verilmez. Gövdenin üstüne sıcak ısıtıcı paketler konur. Hasta çok dikkatli biçimde tıbbi yardım alacağı üs bölgesine taşınır. Burada damar içine ısıtılmış sıvı girişi başlatılır. Temel fonksiyonları değerlendirecek tanı yöntemleri ve tedavi yaklaşımları başlatılır. Hastanın aktif ısıtılması da üs koşullarında mümkün olur.

Ciddi hipotermi tedavisi için gereken tüm tıbbi olanaklar kutup üslerinde bulunmayabilir. Yine de ileri kardiyak yaşam desteği can kurtarıcı olabilir. Eldeki imkânlara göre aktif ısıtma seçenekleri değerlendirilir. Bu yöntemler, solunan havanın ısıtılmasından mide, mesane, kolon, periton, plevra lavajına kadar çeşitlilik gösterir. Hemodiyaliz, sürekli arteriyovenöz ısıtma, kardiyopulmoner bypass ve hatta ekstrakorporeal membran oksijenlenmesi (ECMO) gibi, bir kısmı ancak çok gelişmiş hastanelerde bulunan aktif ısıtma yöntemlerini kutup şartlarında sağlamak son derece güçtür.

Hastaların aktif ısıtılması bazı sorunlara da yol açabilir. Aktif ısıtma tüm vücuda uygulandığında çevredeki damarlar genişleyebilir, bu da zaten düşük olan tansiyonu hızla düşürerek hastanın şoka girmesine neden olabilir. Benzer biçimde, çevre damarların açılmasıyla kan daha soğuk olan çevre organlara gidebilir ve burada daha da soğuyabilir. Bu soğumuş kan, toplardamarlarla iç organlara geri döndüğünde iç sıcaklığın daha da düşmesine yol açacaktır.3

Tıbbi olanaklar geliştikçe ciddi hipotermi tedavisi sonuçları daha olumlu sonuçlanmaya başlamıştır. Yakın geçmişe kadar hipotermiden kurtarılamayacak iç sıcaklık sınırları vardı. Ama her geçen yıl, daha düşük iç sıcaklıkta şifa ile kurtarılan kazazedeler ile karşılaşmak mümkündür. İç sıcaklığı 11,8 0C olan, solunumu ve kalbi durmuş bir bebeğin tam şifa ile kurtarılması ve 5 yıllık takibinde normal düzeyde izlenmesi en güncel örneklerden biridir.4

Özel durumlar

Hipotermiden korunmanın en kolay yolu, davranışsal yaklaşımlardır. Bunlar, yeterli yalıtım sağlayacak giysiler giymek, ısıtma imkânlarını sağlamak, aşırı soğuk ve fırtınalı ortamlarda güvenlik önlemlerine uymak, vb. şeklinde sıralanabilir. Bu yaklaşımlar ancak tam bilinçlilik ve kararlılıkla sağlanır. Bilinç durumunu bozacak ilaçların kullanımı, alkol almak ve uyuşturucu kullanmak hipotermi tehlikesini arttırır.

Su içinde bulunma, hipotermiyi hızlandıran ve boğulmaya yol açarak can kaybını arttıran en önemli unsurdur. Hipotermi, suyun yüksek özgül ısısı ve yüksek ısı iletim kapasitesi nedeniyle karaya oranla daha hızlı gelişir. Kutuplarda donma noktasına yakın sulara kaza ile düşme sonucunda iç sıcaklığın düşme hızı 10 dakikada 5 0C’ye ulaşacaktır. Karada ciddi hipotermik bir kazazede bile uygun tedaviyle kurtarılabilir. Oysa su içinde henüz hafif hipotermide bulunan bir kazazede koordine hareket kaybı nedeniyle boğulabilir. 15 0C altındaki sularda, eğer koruyucu giysi yoksa, 30 dakika içinde kalp durabilir. Bu nedenle buz kırılması, bottan düşme gibi kaza senaryolarında, sudan çıkma veya çıkarma yöntemleri kusursuz öğrenilmelidir. Tüm giysileri ıslanmış bir kazazedenin, sudan çıkarıldıktan sonra da hipotermi tehlikesi vardır. Islanmış giysiler hemen çıkarılmalıdır.

Kutupların zorlu meteorolojik şartları konveksiyonla ısı kaybına yol açtığından rüzgâr önemli bir tehlikedir. Özellikle ıslaklık, terlemek ve baş bölgesini açıkta bırakmak rüzgârda ısı kaybını hızlandırır.

Yüksek irtifa, hipoterminin belirti ve bulgularını ağırlaştırır. Antarktika’da bulunulan bölge yüksek irtifa ise daha ılımlı hipotermi düzeyleri bile yaşamı tehdit edici hâle gelebilir.

Sağlıklı kişiler için risk oluşturmayan hipotermi düzeyleri, altta yatan hastalıkları bulunanlarda ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle kutup bölgesine gidecek bilim insanları uygun sağlık muayenesinden geçmelidir.


Kaynakça

1 Mirasoğlu, B. 2019. Dalışlarda termal sorunlar. In: Eğitmenler için Dalış Sağlığı. Ed: Aktaş, Ş. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı yayınları, Yayın no: 51, İstanbul, s. 127-138.

2 Dow, J., Giesbrecht, G. G., Danzl, D. F., ve diğerleri. (2019) Wilderness Medical Society practice guidelines for the out-of-hospital evaluation and treatment of accidental hypothermia: 2019 update. Wilderness EnvironMed 305(4 Suppl):S47-69. Doi:10.1016/j.wem.2019.10.002

3 Paal, P., Pasquier, M., Darocha, T., ve diğerleri. (2022) Accidental Hypothermia: 2021 Update. Int. J. Environ. Res. Public Health 19, 501. Doi: 10.3390/ijerph19010501

4 Mroczek T, Gladki M, Skalski J. (2020) Successful resuscitation from accidental hypothermia of 11,8°C: where is the lower bound for human beings? Eur J Cardiothorac Surg 58:1091-2.


Yazarlar