İng. Holocene
Son jeolojik dönem olan Kuvaterner’in (bkz. Kuvaterner) içinde bulunduğumuz devresini temsil eden Holosen, son 11.734 yıllık zaman dilimini kapsamaktadır (Şekil 1). Uluslararası Stratigrafi Komisyonu’nun 2018 yılında aldığı kararla Holosen, kendi içerisinde iklimsel değişiklikler temelinde Grönlandiyen (11, 7 - 8, 2 By), Nortgripiyen (8, 2 - 4, 2 By) ve Meghaliyen (4, 2 By - 1950) adları verilen üç çağa bölünmüştür.1 Kutup bölgelerinden sağlanan veriler her ne kadar Holosen açısından önemli olsa da Holosen’in bu katlara ayrılmasında mümkün olduğunca daha geniş alanlarda etkili olduğu düşünülen olayların zaman aralıkları belirleyici olmuştur.
Holosen’de meydana gelen farklı dönemlerdeki iklim değişikliklerinin, yeryüzünün görünümünde ve ekosistemleri üzerinde önemli etkileri olmuştur.2, 3 Bahsi geçen iklim değişiklikleri, Holosen’in hemen öncesinde gelişen yaygın buzullaşma evresinin ürünlerinin Holosen’in ilk yarısında yavaş yavaş eriyerek atmosferik akışı etkilemesine neden olmuştur.4 Eriyen buzullardan gelen tatlı sular, okyanus akıntılarını ve buz örtüsünü değiştirmiş, haliyle atmosferin yanı sıra kutup bölgelerindeki okyanusları da etkilemiştir.5 Özellikle Kuzey Yarımküre’de buzulların erimesi canlıların yayılımı için uygun geniş araziler oluşturmuş, bitkiler ve hayvanlar bu alanlara hızla yayılmışlardır.5
Genel olarak Holosen’de başlayan buzulların erimesi süreci zaman aşmalı olarak gerçekleşmiş; örneğin, Kuzey Amerika’nın kuzey kesimlerinde Laurentid buzullaşmasının son ürünleri günümüzden yaklaşık 6000 yıl öncesine kadar dahi Kanada’da varlık göstermişken, İskandinav buz örtüleri ise günümüzden 9000 yıl öncesine kadar büyük ölçüde erimişlerdir.5 Buzulların erimeden önce yer kabuğu üzerinde oluşturduğu ciddi bir ağırlık olduğundan okyanus sularının kara alanlarına doğru olan istilası, Holosen’de buzul erimeleriyle meydana gelen izostatik yükselimden ötürü okyanus sularının geriye çekilmesiyle sonuçlanmış ve neticede Kuzey Kutup Bölgesi’nin günümüzde kara olan alanlarında yaygın denizel çökeller ve fosiller kalmıştır.5
Arktik ve Antarktik bölgelerindeki günümüzün ortalama kutup sıcaklıklarına göre sapmaları temsil eden sıcaklık anomali değerleri, Arktik bölgesinin günümüzden yaklaşık 8200 yıl önce kısa bir soğuma kesintisine uğramakla birlikte Holosen’in başından 6000 yıl öncesine kadar belirgin bir iklimsel optimum gösterdiğini yansıtmaktadır (Şekil 2a).6, 7 6000 yıldan Küçük Buzul Çağı’na (genellikle MS. 1400’lerin ortalarından 1800’lerin ortalarına kadar olan ve daha soğuk iklim koşullarının kaydedildiği bir dönem5) kadar ise Neoglasiyal olarak tanımlanan Arktik sıcaklık anomalilerinin sürekli olarak soğuduğu da eldeki veriler ışığında söylenebilmektedir (Şekil 2a).
Antarktika’ya ait Holosen kayıtları ise Arktik bölgesinde gözlenen iklimsel optimum ve Neoglasiyal döneme dönük sıcaklık anomali değerlerinden açık şekilde farklılık göstermektedir (Şekil 2b). Antarktika’nın sıcaklık anomali geçmişi Holosen’in başından yaklaşık 9000 yıl öncesine kadar yüksek veya optimum bir sıcaklık sergilemektedir.8 Antarktika’da incelenen çoğu buz karotu verisi, günümüzden yaklaşık 8000 yıl önce ise ani bir soğuma dönemini ve günümüzden önce 6000 ve 3000 yılları arasında ikinci bir Antarktik geç sıcak optimumunu yansıtmaktadır.8
Yukarıda bahsi geçen Arktik ve Antarktik sıcaklık anomalilerine bakıldığında (Şekil 2), Kuvaterner döneminin Holosen devresi için genel olarak kabul gören iklimsel optimum ve Neoglasiyal dönemlerinin, Antarktika bölgesinden daha ziyade Kuzey Yarım Küre’yi yansıttığı görülmektedir. Dolayısıyla Holosen devresinin genel iklimsel özelliklerini ele alırken yapılan genel tanımlamaların büyük çoğunluğunun esas itibariyle Kuzey Yarım Küre temelli olduğunu unutmamak gerekir. Haliyle, küresel anlamda daha geçerli yaklaşımların ve tanımlamaların yapılabilmesi için Güney Yarım Küre’den, özellikle de Güney Kutup Bölgesi’nden halen ciddi miktarda veri sağlanması gerektiği açıktır.