İng. Sweden’s Arctic Strategy
Bir İskandinav Yarımadası ülkesi olan İsveç, Arktik Okyanusu’na doğrudan erişimi olmasa da coğrafi konumu dolayısıyla bölgede önemli bir yere sahiptir. İsveç, batısında Norveç, doğu sınırında Finlandiya ile komşudur. Güneybatısındaki komşusu Danimarka ile kara sınırı bulunmamakla birlikte iki ülke aralarında bulunan Oresund Boğazı’ndaki bir köprü-tünel ile birbirine bağlıdır. Ülkenin doğusunda Botni Körfezi ve güneydoğusunda Baltık Denizi yer alır. Ağırlıklı olarak Arktik altı iklimin hüküm sürdüğü İsveç’te kuzey bölgeleri dışındaki bölgelerde ılıman bir iklim görülmektedir. Arktik Bölge stratejik ve ekonomik olarak önem kazandığından kendi Arktik Bölge İsveç için giderek önemli hâle gelmektedir. İsveç ayrıca kutup araştırmalarına da önemli katkılarda bulunmaktadır. Yaklaşık 150 yıldır İsveç’in Arktik Bölge’de aktif olarak gerçekleştirdiği seferlerin yanı sıra, bölgedeki birçok proje İsveç Kutup Araştırmaları Sekreterliği tarafından koordine edilmektedir.
İsveç ilk Arktik stratejisini 2011 yılında açıklamıştır.1 Strateji, devletin Arktik Bölge ile ilgili mevcut önceliklerini, geleceğe dönük hedeflerini ve değerlendirmelerini kapsamaktadır. Yayınlanan belgede Arktik iş birliğinin ana hedefleri şöyle sıralanır: Arktik Bölge’nin düşük siyasi gerilim alanı olarak kalmasını sağlayıp barışı korumak, bölgede Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşmalar da dâhil olmak üzere uluslararası hukuk kurallarına uygun bir şekilde devam eden projeleri yürütmek, Avrupa Birliği’nin Arktik politikasının geliştirilmesini teşvik etmek ve iş birliği ortağı olmak, Arktik Konseyi2 ve Barents Avrupa-Arktik Konseyi3 ile Avrupa Birliği’nin iş birliği programları ve fonları arasındaki etkileşimi güçlendirmek, İskandinav Bakanlar Konseyi’nin faaliyetlerini tamamlayan Arktik ile ilgili proje faaliyetlerine yoğunlaşmak ve Arktik Konseyi’nin Arktik ile ilgili konularda merkezi çok taraflı forum üyesi olmak ve Barents Avrupa-Arktik Bölgesi iş birliğinde ülkenin rolünü güçlendirmek.4
İsveç’in Arktik stratejisi, 2011’den 2013’e kadar olan ilk Arktik Konseyi Başkanlığı ile paralel olarak gelişmiştir ve bu süreç, ülkenin konu hakkındaki stratejik önceliklerinin belirlenmesinde de önemli bir rol oynamıştır. 2011 Strateji Belgesinde, Arktik Konseyi’nin 1996’da kurulmasından bu yana bölgede uzun vadeli sürdürülebilir kalkınma yaratmak için ekonomik, çevresel ve sosyal kalkınmanın bir bütün olarak görülmesi gerektiği görüşüne vurgu yapılmaktadır. İlerleme kaydedilmesi için İsveç araştırma ve eğitim girişimlerinin devamlılığının sağlanması mutlak zorunluluk olarak görülmüştür. İklim ve çevre ile ekonomik kalkınmanın insan boyutu öncelik verilen konular arasında yer almaktadır.5
2011 strateji belgesini takip eden yıllarda İsveç, Arktik Konseyi dönem başkanlığının hedeflerini belirleme baskısı altında, Arktik Bölge için daha açık bir strateji geliştirme ihtiyacını fark etmiştir. Ayrıca AB üyesi olması dolayısıyla bölgede birliğin çıkarlarının tesisi ve korunması yönünde de adımlar atmaya çabalamıştır.
İsveç’in 2011 strateji belgesinde, bölgede değişen iklimsel, ekonomik, siyasi konulara yoğunlaşılmıştır. 2020 Eylül ayında açıklanan ve 2011 stratejisinin devamı niteliğinde olan yeni strateji belgesi6 ise değişen koşullar sebebiyle farklı konuları da içermektedir. Arktik Bölgesi politikalarının dünya siyasetinden ve tüm küresel krizlerden etkilenmemesi mümkün değildir. Öngörülenden hızlı ilerleyen buzul erimelerinin getirdiği yeni koşullar ve iklim değişikliği ile küresel siyasette meydana gelen değişimler de 2020 stratejisinin belirlenmesinde etkili olmuştur. Norveç, Almanya, Kanada ve Rusya gibi yakın zamanda Arktik stratejisini güncelleyen İsveç, yeni stratejisinde ekonomi, kalkınma, bölgede bilimsel iş birlikleri ve güvenlik konularına daha fazla yoğunlaşmıştır. Arktik’te güvenlik ve istikrarın sağlanması, iklim ve çevrenin korunması, ekosistemin desteklenmesi ve halkların yaşam kalitesi gibi konular da önemli konular olarak görülmüştür.
Daha önce tarafsızlık politikası izlemeye çalışan İsveç’in konumu, Rusya-Kırım olayları, Ukrayna-Rusya Savaşı ve Rusya ile birebir yaşanan gerginlikler sebebiyle değişmeye başlamıştır. Rusya’nın küresel siyasette ve Arktik Bölge’de değişen tavrı, İsveç’i güvenlik konularında da önlem almaya itmiştir. AB üyeliği dolayısıyla Avrupa ile iyi ilişkiler içerisinde olan İsveç, Avrupa - Rusya gerilimi çerçevesinde, bölgede Avrupa çıkarlarını gözetmeye çabalamıştır. Tüm bu gelişmeler karşısında Finlandiya ile NATO’ya katılmak isteyen İsveç, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki ortak çıkarlarını dikkate alarak hareket etmiştir. Askeri tarafsızlığın getirdiği dengenin bozulmasına ek olarak buzul erimesi sonucu Arktik Bölge’de açılan yeni deniz yolları, diğer ülkeler gibi İsveç için de ekonomik ve ticari açıdan önem arz etmektedir. Bölgedeki ticari, ekonomik ve askeri koşulların uluslararası ve bölgesel antlaşmalarla dengelenmesinden yana olan İsveç, son gelişmeler ile AB, NATO ve ABD ortak çıkarları doğrultusunda Arktik stratejisine yön vermektedir.