İng. Kame
Kame, İskoçça ‘cam’ veya ‘kaim’ kelimelerinden türetilmiş olup, çarpık ve dolambaçlı veya dik kenarlı tümsek anlamına gelir. 1Kameler, çoğunlukla kumdan ve çakıldan meydana gelen buzul üstü veya buzul kontağında oluşmuş tabakalı özellik gösteren tümsek veya tepe görünümündeki glasiofluvial depolardır.1 Bu terim başlangıçta eskerleri de kapsamaktaydı ve kamelerle eskerler arasındaki yakın jenetik ilişkiler genellikle onları ayırt etmeyi zorlaştırmaktadır. Ayrıca, bu şekillerin birçok ara geçiş formu da mevcuttur. 1 Kameler genellikle nihai morenler ile ilişkilendirilir. Bir kame, izole bir tümsek olarak ortaya çıkabilir, ancak genel olarak her kame, birçok tümsek, taraça, sırt ve oyuktan meydana gelen alçak bir arazi üzerinde yer alan tümsek veya tepelerdir. 1-2Kameler genellikle kettle çukurları ile bağlantılıdır. Kettle’lar, sandur ovalarında yer alan büyük buz bloklarının erimesi nedeniyle oluşan depresyon veya çukurlardır ve bu görünüme sahip yerlere ‘kame ve kettle topografyası’ denilmektedir.
Eskerler eski Laurentide ve İskandinav örtü buzullarının yataklarında yaygın olan uzunlamasına bir profile sahip kum ve çakıllardan oluşmuş olan sırtlarıdır (Şekil 1).3-4.Eskerler esasında buzulların içerisinde veya altındaki tünellerden akan buzul erime sularının ve ya buzulların yüzey kesimindeki eriyik su kanallarından akan suların bünyelerinde taşımış olduğu kum ve çakıl boyutundaki malzemenin meydana getirdiği sırtlardır.5-6-7Bu tip yapılar temelde buzulların var olduğu dönemde buzul altında ve içerisinde oluşumlarına devam ederken buzulların ortadan kalmasına bağlı olarak eski buzul yatağı tabanlarında veya yatağı sınırlayan yamaçlarda uzun sırtlar halinde ortaya çıkar. Buzul içindeki bu akarsu kanal ve tünelleri zamanla sedimentlerle dolar ve bu kesimler tortu sırtları olarak şekillenir. 6-7
Eskerler genelde birkaç metre yükseklikten başlar ve onlarca metreye kadar ulaşabilir. Şekil olarak keskin, yuvarlak ya da düz tepelere sahip olabilirler. 8-9 Eskerlerin uzunlukları yüzlerce metreden yüzlerce kilometreye kadar değişebilmektedir.9Örneğin, Kuzey Amerika’yı kaplayan kıtasal ölçekteki devasa buz tabakasının altında oluşan tekil esker sırtlarının uzunluğu ~100 km’ye kadar ulaşabilmektedir. Hizalanmış sırt grupları ~300 km uzunluğa kadar parçalanmış esker sırt zincirleri oluşturabilmektedir.10Yine benzer şekillerde gelişmiş olan İskandinavya’daki uzun esker sırtları Avrasya Buz Örtüsü tarafından oluşturulmuştur. 11-12
Genellikle buzul altı kanal ve tünellerinde gelişen eskerler buzulların ve buz tabakalarının evrimini ve şekillenişini anlamak konusunda oldukça önemli ipuçları sağlamaktadır. Buzul altı kanallarda bulunan eriyik su sayesinde oluşurlar, bu yüzden suyun akış yönünde bulunurlar. Fakat bazı durumlarda, buzul altındaki su, üzerindeki yüzlerce metre kalınlığındaki buzun ağırlığından dolayı yüksek bir basınçla karşı karşıya kalır ve bu yüksek basınç sebebiyle, doğal eğim şartlarına rağmen, beklenen eğim yönünün tersine hareket edebilirler.11Bu noktada eskerleri oluşturan buzul altı kanal ve tünelleri temelde eğim değerlerine değil de buzulların hareket rotalarına ve buzul yüzeyinin eğimine uygun olarak ilerler. Eskerlerin oluştuğu ve/veya geliştiği rotalar, buz yüzeyinin eğimini ve buzulların hareket yönlerini yeniden yapılandırmak ve modellemek için temel olarak kullanılmaktadır.11
Eskerler yine iklim şartlarının ve değişikliklerinin kayıtlarını irdeleyebilmek anlamında da önemlidirler.13Kamelerin yüzeylendiği durumlar temelde buzulların erimeye başladığı ve ortadan kalktığı şartları temsil etmektedir. Buna bağlı olarak da Son Buzul Maksimum’dan sonra erimeye başlayan buzullar beraberinde yüksek miktarda eriyik suyu teşvik etmiş, Amerika ve Avrasya buz örtüleri önlerinde esker oluşumlarını arttırmış ve son gelişen eskerler bu ısınma trendini kaydederek iklim değişikliklerine ve ısınmalara karşı buzulların nasıl tepki verdiklerini anlamak konusunda da değerli bilgeler sağlamıştır.11
Eskerler, yukarıda ifade edildiği üzere büyük buzul örtülerinin bulunduğu kesimlerde gelişim göstermişlerdir. Özellikle Son Buzul Maksimumu’nda Kuzey Amerika (Laurentide) Buz Örtüsü, Avrasya Buz Örtüsü ve İngiltere-İrlanda Buz örtüsü tarafından kaplanan topraklarda bol miktarda gelişmiş ve yaygınlık göstermişlerdir. 14-15