İng. Blowing Snow
Yüzeyde birikmiş karların, rüzgâr hızının belli bir eşik değerini aşmasıyla yüzeyden 2 metre veya daha fazla yüksekliğe kadar yükselip yatay görüşü 11 kilometrenin altına düşürecek miktarlarda savrulduğu durumlar kar üfürüğü olarak adlandırılmaktadır.1 Genel olarak rüzgârın bu eşik değeri saatte yaklaşık 20 kilometre ve 30 kilometre arasında değişebilmektedir.2 Kar üfürüğü yüzeyde birikmiş kar tabakasından oluşabileceği gibi yağan kardan da kuvvetli rüzgârlar eşliğinde oluşabilir. Ayrıca bir kar fırtınasından sonra rüzgârlar yeterince güçlü kalmışsa yüzeyde birikmiş taze kar taneleri rüzgâr tarafından savrulur ve görüş mesafesini azaltarak kar fırtınası izlenimi de yaratabilir. Bu durum özellikle kutup bölgelerindeki yağış ölçümleri için hatalı değerlerin oluşmasına yol açabilir.
Kar üfürüğü genellikle kutup bölgelerinde buz tabakaları ve karla kaplı alanlarda yüzeye yakın rüzgâr hızına bağlı olarak meydana gelir (Şekil 1). Özellikle Antarktika kıtasında kış aylarında şiddetli rüzgârlar eşliğinde (aylık yaklaşık ortalama saatte 45 kilometre)3 kar üfürüğü sıklıkla etkindir. Kar üfürükleri karın süblimleşmesinde ve yeniden dağıtılmasında kilit bir rol oynar, böylece kutup bölgelerinde yüzey kütle dengesini ve hidrolojik döngüyü etkiler.4 Örneğin Lenaerts vd. (2019) yüksek çözünürlüklü bir model aracılığıyla hesapladıkları Antarktik buz tabakasının yüzey kütle dengesinde kar üfürükleri nedeniyle oluşan süblimleşmenin ve taşınımın, kıyı boyunca 200 mm yıl-1 (kar suyu eşdeğeri cinsinden) gibi yüksek değerlere ulaşan ablasyon değerlerinin oldukça önemli bir kısmını oluşturduğunu göstermişlerdir.5 Kar üfürüğü, sadece yüzeydeki hidrolojik döngüyü etkilemekle kalmayıp atmosfer ve bulut oluşumları gibi süreçleri de etkileyebilir. Örneğin Antarktika’da kış mevsiminde şiddetli fırtınalar sırasında ve sonrasında deniz buzullarında meydana gelen kar üfürüklerinin, bulut oluşumu ve iklim üzerinde potansiyel etkileri olabilen deniz tuzu aerosolünün artışına neden olduğu tespit edilmiştir.6
Kar üfürüklerinin tespiti oldukça zordur. Yüzeydeki meteorolojik istasyon ölçümlerinden veya yüksek çözünürlüklü sayısal modellemeden elde edilen veriler ile savrulan kar tanelerinin boyutu ve yoğunluğu gibi nicelikler elde edilebilmektedir. Son yıllarda gelişen uydu teknolojisi ile kar üfürüklerinin zamansal ve mekânsal sıklığı ile ilgili bilgiler de elde edilebilmektedir.2