İng. Cryoprotectant
Kriyoprotektanlar, hücresel varlığın, doku veya organizmanın dondurularak korunmasında, hücre ya da dokunun dondurulmasında yapısal hasar almasını engelleyen; ancak çözünmeden sonra ortamdan uzaklaştırılması gereken kimyasal topluluğu ifade eder. Genellikle hücre içinde su ile etkileşime girerek suyun kristal yapısını değiştirir veya su ile yer değiştirerek koruma sağlar.
Kriyobiyolojide kriyoprotektanların keşfi, hücre ve dokuların dondurularak korunmasında önemli gelişmelere yol açmıştır. Kriyoprotektan maddeler, hücre içine hızla nüfuz ederek su dengesini sağlar ve canlı materyali osmotik şoklardan korur. Ayrıca bu maddelerin, dondurma ve çözme sırasında suyu bağlayarak hücre içindeki elektrolit miktarını azalttığı ve aynı zamanda mevcut suyun buz kristallerine dönüşmesini azalttığı, bu nedenle DNA ve protein hasarını minimize ettiği bilinmektedir.
Sıkça kullanılan kriyoprotektanlar arasında Gliserol, Dimetilsülfoksit (DMSO), Etilen glikol (EG) ve 1,2-propandiol bulunur. Ancak kullanılan kriyoprotektan maddenin osmotik özellikleri, hücreye difüzyon hızı ve canlı hücre ile etkileşimde yarattığı toksisite, kriyoproteksiyon sonrası canlı materyalin canlılığını etkileyen önemli faktörlerdir.
Bunların dışında, protein tabiatında olan ve genellikle soğuk iklimlerde yaşayan canlılarda sentezlenen biyomoleküller de bulunmaktadır. Bu biyomoleküllerden sıkça bilinenlerden biri antifriz protein (AFP) gruplarıdır.