İng. Water Pollution at the Poles
Kimyasallar, mikroorganizmalar, ısı ya da radyoaktivite hâlindeki enerji doğrudan ya da dolaylı olarak doğal ortama salıverilebilir. Bu durumdan yeraltı suları, göller, nehirler, haliçler, denizler gibi su ortamları etkilenir. Bunun sonucunda, suyun ve su ortamlarının kullanımı ile ekosistemde değişiklikler meydana gelir. Kısaca su kirliliği, su ortamının, insan ve diğer canlıların sağlığına, balıkçılığı da içeren deniz faaliyetlerine ve çevreye zararlı hâle gelmesidir.1,2,3
Kutup bölgelerinde karşılaşılan su kirliliği kaynakları kimyasal kirlilik, okyanustaki çöp yığınları, açık deniz sondajı olarak gruplandırılabilir (Şekil 1). Fabrika tesislerinden, nakliye araçlarından ve teknolojinin kullanıldığı benzer kaynaklardan gelen kimyasallar hava veya su vasıtasıyla kutup buzul bölgelerine ulaşabilir. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen petrol sızıntısı, petrolün hava şartları ve okyanus akıntılarının etkisiyle suda ilerleyebilmesi nedeniyle kutup okyanuslarını ve kutup bölgelerinde yaşayan canlıları da etkiler. Plastik ve diğer çöp atıklar, varlıklarını su ortamında yıllarca sürdürebilir. Yüzen çöp adaları, rüzgârın ve su akıntılarının yönü ve şiddetine bağlı olarak okyanuslar arası geçiş yapabilir ve Arktik veya Antarktik Okyanusu’na ve bölgede yaşayan canlılara ulaşabilir. Çöp yığınları; boğulma, dolanma gibi fiziksel ve zehirlenme gibi kimyasal yollarla bölgede yaşayan canlılara zarar verebilir. Kutup bölgeleri zeminindeki petrol, açık deniz sondajı çalışmaları ile çıkarılmaktadır. Bu esnada meydana gelebilecek petrol sızıntısı kazaları (Şekil 2), suda yaşayan canlılar başta olmak üzere kara ve havada yaşayan bölgedeki tüm canlıları ve ekosistemi olumsuz etkiler.4,5,6
Su kirliliğini gözle tespit etmek çoğu zaman mümkün değildir. Bu nedenle su kirliliğinin tespitinde kimyasal analiz ve biyolojik gözlem yöntemlerinden faydalanılır. Kimyasal analiz yönteminde, su örneği alınır (Şekil 3) ve içerdiği kimyasal maddelerin konsantrasyonları tespit edilerek yasal olarak belirlenmiş olan güvenli sınırları geçip geçmediği belirlenir. Biyolojik gözlem yönteminde ise su ile doğrudan bağlantısı olan su, hava ve kara canlılarının çeşitliliğine bakılır. Bu yöntemler su kalitesinin kimyasal ve biyolojik göstergeleri olarak kabul edilmektedir.7