İng. Penguin
Penguengiller (Spheniscidae) familyasını oluşturan, uçamayan, dik durabilen, perde ayaklı deniz kuşlarıdır. Nüfusları dünyanın bazı şehirlerinden daha fazla olan kolonilerde yaşayan ve en zorlu koşullarda hayatta kalan penguenlerin Antarktika’nın simgesi olarak görülmesi şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte, dünyada bulunan 18 farklı penguen türünden sadece ikisi (imparator ve Adelie penguenleri) Antarktika kıtasını gerçek evleri olarak kabul etmektedir. Miğfer pengueni, Gento ve makaroni penguenleri ise koşulların daha az sert olduğu Antarktika Yarımadası’nın kuzeyinde ürer. Kral penguenler ise sadece daha kuzeydeki daha sıcak olan Antarktika altı adalarda ürer. Bununla birlikte Galapagos penguenleri Ekvator bölgesinde yaşamaktadır. Taksonomide, penguenler diğer kuşlardan (Aves) Sphenisciformes isminde takım düzeyinde ayrılır. Bu takım şimdiye kadar var olan tüm penguenleri kapsamaktadır. Sphenisciformes kelimesi, Latince kama anlamına gelen “sphenisci” ve şekil anlamına gelen “form” kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır.1,2 Penguenlerin görünüşünün kamaya benzer bir şekli andırdığı için bu adlandırma yapılmıştır.
“Penguen” kelimesinin etimolojisi hakkındaki tartışmalar hâlâ devam etmektedir. Penguen teriminin Galce’de, beyaz kafa anlamına gelen “pen” ve “gwyn” sözcüklerinin birleşiminden kaynaklandığı düşünülmektedir. Alternatif bir teori ise kelimeyi “kuş yağı” veya “balina yağı” anlamına gelen Latince “pinguis” kelimesi ile ilişkilendirmektedir. 1871’den beri Latince Pinguinus kelimesi, 19. yüzyılın ortalarında nesli tükenen büyük alk (Pinguinus impennis) cinsini adlandırmak için bilimsel sınıflandırmada kullanılmıştır. 2004 yılında yapılan bir genetik çalışma ile teyit edildiği gibi, Pinguinus cinsi, Charadriiformes takımı içinde “alk” (Alcidae) ailesine aittir.3
Tüm penguenler benzer genel vücut hatlarına sahiptir. Vücutlarının üst ve alt kısımlarında kalınlıkları aynı şekilde azalan bir fizikleri vardır. Penguenler ayrıca göze çarpmayacak büyüklükte boyunlara ve büyük kafalara sahiptir. Vücut özellikleri denizde iyi yüzmelerini olmalarını sağlar. Penguenlerin vücut şekilleri benzer olsa da boyutları büyük ölçüde farklıdır. Büyüklükleri 1,1 kg ağırlığında ve yaklaşık 40 cm boyunda küçük penguenden, 40 kg ağırlığa ve yaklaşık 115 cm boyunda olan imparator penguene kadar büyük farklılıklar göstermektedir. Tüm penguen türlerinde, civcivlerin renk ve özellikleri onları yetişkinlerden belirgin şekilde ayırmaktadır.4-8 (Şekil 1)
Dünyada toplam 18 penguen türü vardır, ancak Antarktika kıtası bunlardan yalnızca dördüne üreme için ev sahipliği yapmaktadır. En yaygın tür miğfer penguenleridir. İkinci en kalabalık nüfus, Antarktika’da yaklaşık 2,3 milyon çift yaşadığı tahmin edilen Adélie penguenlerine aittir.9 Kıtadaki diğer penguen türleri arasında imparator penguenler ve Gentoo penguenleri bulunmaktadır. Antarktika ve Antarktika altı adalarında ise Makaroni pengueni, kayalık pengueni ve kral penguen olmak üzere üç tür daha yaşamaktadır.
Genetik kanıtlar, günümüz penguen türlerinin yaklaşık 22 milyon yıl önce, birçok insanın düşündüğünün aksine Antarktika’da değil, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın kıyı bölgelerinde ve Güney Pasifik’teki yakın adalarda ortaya çıktığını göstermektedir. Penguenler o zamandan günümüze, çeşitlenerek ve her türlü iklime yayılarak ilginç bir evrim yolculuğundadır. Bu yolculuk ise yaklaşık 12 milyon yıl önce, Antarktika ile Güney Amerika’nın güney ucu arasındaki Drake Geçidi’nin tamamen açılması ve Antarktik Kutup Çevresi Akıntısının yoğunlaşmasıyla başlamıştır. Bu olaylar Antarktika’nın buzullaşmaya başlamasıyla birlikte buzlu bölgelerde yaşamaya uyum sağlayamamış penguenleri bu bölgelere sürüklemiştir. Bazı türlerin yolculukları Güney Amerika ve Afrika’da sona ermiş ve genetik adaptasyonlar bu yeni yerlerde hayatta kalmalarına olanak sağlamıştır. Bu uyarlamalar, vücut sıcaklıklarını ayarlama mekanizmalarını iyileştirerek, farklı penguen türlerinin Antarktika ve ekvatora yakın bölgeler gibi çeşitli iklimlerde yaşamasını mümkün kılmıştır.1,6
Bir uçta, imparator penguen Antarktika kıtasında sert kışlar boyunca ürerken, kral penguenler 2 yılda bir üreyerek 14-16 ay boyunca civciv yetiştirir. Yıl boyunca, Pygoscelis penguenleri (Gento, Adélie ve Miğfer pengueni) Antarktika yazında ürerler.3,4 Üreme döngüleri birbirinden oldukça farklı olsa da benzer yaşam döngülerine sahiptir ve döngülerdeki zamanlamalar genellikle fotoperiyot, besin bolluğu ve sıcaklık gibi faktörlerden etkilenmektedir. Yıllık döngüler, diğer kuşlara benzer şekilde, kur yapma, üreme, tüy dökme ve üreme dışı dönemi içerir. Genellikle kur dönemi, koloniye dönüş zamanını ve eşlerin yumurtlamadan önce kur yaptıkları bir süreyi içerir. Penguenler genellikle her mevsim karşı cinsin aynı üyesiyle çiftleşir. Üreme sırasında penguenler de benzer şekilde yuvalarına, genellikle doğdukları yuvaya sadıktırlar. Üreme döngüsü sırasında penguenler, yumurta bırakır, yumurtayı kuluçkaya yatırır ve yumurtadan çıktıktan sonraki “koruma” döneminde civcivleri yuvada korur. Sonunda erginler civcivleri başıboş bırakır ancak koruma sonrası dönemde beslemeye devam ederler. Çoğu penguen civcivi Aralık sonunda yumurtadan çıkar. İmparator ve kral penguenler gibi bazı türlerde, civcivler kreş adı verilen büyük gruplar hâlinde toplanır. Üreme döngüsünün sonunda, civcivler kış boyunca tüy değiştirir ve denize, buza veya karaya çıkarken, yetişkinler ise koloninin yakınında kalır veya bir süre sonra tüy dökmek için açık deniz buzunda yaşar. (Şekil 2) Yetişkinler daha sonra kış göçü için ayrılırlar veya göçmen olmayan türler de koloninin yakınında kalır.10-13
Penguenlerin bacakları kısa ve güçlüdür. Perdeli ayaklarında görünür pençeleri bulunmaktadır. Bacaklar, yüzerken düzene sokmaya ve yönlendirmeye yardımcı olmak için vücudun çok gerisindedir. Bu yerleşim aynı zamanda penguenlerin dik durmalarını ve dik yürümelerini de sağlar. Penguenler kısa adımlarla veya zıplayarak yürürler, bazen dik tırmanışlarda kendilerine yardımcı olmak için gagalarını veya kuyruklarını kullanırlar. İmparator ve kral penguenler yavaş yürürler ve zıplamazlar. Kayalık penguenleri gibi bazı türler ise kayadan kayaya atlar. Antarktika penguenleri buz üzerinde seyahat ederken genellikle karınlarının üzerinde “kızakla kayma” hareketi yapar. Vücutlarını buz boyunca ileri kaydırmak için paletlerini ve ayaklarını kullanırlar. (Şekil 3)
Dünyadaki diğer birçok tür gibi, penguenler de çok fazla ısı kaybetmemek ve merkezi vücut ısısını korumak için çeşitli adaptasyonlara sahiptir. Sudaki ısı kaybının havaya kıyasla daha fazla olduğu göz önüne alındığında penguenlerde, onları suda bile sıcak tutabilen kalın bir tüy tabakası bulunmaktadır. Penguenlerin ayakları sürekli olarak zeminle temas hâlinde kaldıkları için 40°C’lik vücut ısısını korumayı sorunlu hâle getirmektedir. (Şekil 4) Ayakları vücutları gibi yağ tabakaları veya tüylerle kaplı değildir ve vücutlarında soğuğa maruz kalan geniş bir yüzey alanı oluştururlar. Ancak penguenlerin buzlu yüzeyde kaymadan dolaşmaları ve yüzerken kendilerini yönlendirmeleri için ayaklarına ihtiyaçları vardır. Çeşitli penguenler, ayaklarını sıcak tutmalarını sağlayan çeşitli davranışlar geliştirmiştir. İmparator Penguenler, karınları ve tüyleri bacaklarını örtecek şekilde kamburlaşır ve ayrıca ayaklarını buzdan kaldırmak için topuklarının üzerinde ileri geri sallanır. Böylece yerdeki temas süresini azaltırlar. Bunun dışında bu bacakların ve ayakların içinde işleyen iki farklı mekanizma vardır. İlk olarak, bir penguen, kanı besleyen atardamarların çapını değiştirerek ayaklara giden kan akış hızını kontrol edebilir. Soğuk koşullar sırasında, ısıyı tutmak için kan akışı azalır. Kışın, penguenler ayaklarını donma noktasının bir veya iki derece üzerinde tutar, bu da ısı kaybı olasılığını azaltır ve soğuk ısırmalarını önler. Penguen bacakları bir ısı değiştirici gibi çalışmaktadır. Ayaklara giden ve ayaklardan çıkan kan damarları dar ve birbirine yakındır. Bu da vücuttan ayağa giderken kanı soğutur ve kan vücuda geri dönerken de ısıtır. Bu nedenle, ayakları sıcak kan yerine soğuk kan alır.14-16
Balık, kril ve kalamar tüm penguenler için temel besinlerdir. Antarktika yakınlarında yaşayanlar daha büyük oranda kril ve kalamarla beslenir. Kuzey bölgelerinde yaşayanlar ise genellikle daha çok balık tüketir. Balık tüketen penguenlerin belirgin biçimde daha ince gagaları bulunmaktadır. Penguenlerde diş bulunmamaktadır. Bunun yerine ağızlarının iç kısmında sıralanan ve balıkları boğazlarından aşağı yönlendirmelerine yardımcı olan arkaya bakan etli dikenleri vardır. Penguenler balık avlarken yedikleri deniz suyundan kurtulmak için hapşırırlar. Bu su, gözlerinin arkasındaki özel bir bez yardımıyla kan dolaşımından süzülür. Birçok kuş türü uçmak için içi boş kemiklere sahipken, penguenlerin suda dalış kabiliyetlerini artırmak için yoğun kemikleri bulunmaktadır. Kaynaşmış olan dirsek ve bilek eklemleri su altında yüzmek için bir kürek veya kanat vazifesi gören daha sert bir ön uzuv hâline gelmiştir. Çoğu penguen genellikle saatte 6-11 km arasındaki hızlarla suda hareket ederken, Gento penguenleri saatte 35 km’ye varan hızları ile en hızlı yüzen penguen türüdür.7-10
Penguenlerin vücut renklerinin kamuflaj amacıyla siyah ve beyaz renklerden olduğu yaygın olarak düşünülmektedir. Denizdeyken yukarıdan bakıldığında siyah sırtları karanlık okyanusa karışırken, aşağıdan bakıldığında beyaz karınları su yüzeyinden gelen ışığa karşı onları gizlemektedir. Bunun dışında, su içinde soğuktan korunmalarına ve yüzerken sürtünmeyi azaltmalarına yardımcı olan su geçirmez bir yağ üreterek tüylerine yayarlar.
Penguenler hem karada hem de su altında iyi bir görüşe sahiptir. Küresel kornea şekilleri yerine, insanlara kıyasla oldukça düz kabul edilebilecek bir korneaları vardır. Bu, neredeyse bütün odaklama işlevini korneadan alır ve bu işlevin çoğunun lens tarafından yapılmasına neden olur. Penguen gözlerinin keskin bir görüntü oluşturabilmesi için, güçlü göz kaslarıyla merceğin şeklini balık veya insanlara göre çok daha fazla değiştirebilmesi gerekmektedir.3,4 Penguenler çift mercekli (binoküler) görüşle birlikte renkli görme yeteneğine sahiptir. Gözleri mor, mavi ve yeşil ışık dalga boylarına ve ultraviyole ışığa da duyarlıdır. Bunun dışında, penguenlerde “üçüncü göz kapağı” olarak da adlandırılan, gözlerini su altındaki parçalardan koruyan ek bir zar bulunmaktadır.17-21
Penguenler tüylerini kabartıp aralarında hava toplamak için zamanlarının çoğunu tüylerini temizleyerek geçirir. Özellikle denize gitmeden önce yaptıkları bu aktivitenin vücut yalıtımına yardımcı olma ve suda yüzerken sürtünmeyi azaltma gibi faydaları bulunmaktadır. Penguenlerin suyun altında hareket ederken vücutlarını bir hava kabarcığı peleriniyle sardığı gözlemlenmiştir. Penguen tüyleri, suda baloncuklar toplayarak vücutlarının etrafında bir hava tabakası oluşturup hızlı yüzebilmelerine ve denizden hızla çıkıp zıplayabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu özellikleri sayesinde Adelie gibi daha küçük penguenler 2-3 metre gibi büyük yüksekliklere sıçrayabilirken, imparator penguenler gibi daha büyük türler sadece 45 cm’ye kadar yükselebilmektedir.13-16 (Şekil 5)
Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından oluşturulan “Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi”ne göre penguen türlerinin kategorizasyonu aşağıdaki tabloda verilmektedir.22