İng. Periglacial Environment
Periglasiyal terimi ilk olarak 1909 yılında Polonyalı Walery von Lozinski tarafından Karpat Dağları’nın zirvelerini karakterize eden eski yoğun donma sürecinin sebep olduğu mekanik parçalanma ürünü olan bol miktardaki köşeli moloz yığınları için kullanmıştır.1, 2 Daha sonra, Pleyistosen buz örtülerinin ve buzulların çevresindeki alanların iklimsel ve jeomorfik koşullarına atıfta bulunan bir “periglasiyal bölge” kavramı geliştirilmiştir. Teorik olarak burası, ağaç sınırına kadar güneye uzanan bir tundra bölgesiydi.2 Günümüzde ise periglasiyal kavramı, buzullara uzaklığından bağımsız olarak buzul dışı ortamlarda soğukla ilişkili iklim koşulları, süreçler, yer şekilleri, sediman ve toprak yapılarını tanımlamak için kullanılır.1, 3, 4 Dolayısıyla periglasiyal ortamlar, sadece yüksek enlemlerde buzullara bitişik tundra bölgeleri değil, aynı zamanda bu bölgelerdeki ağaç sınırının güneyinde ve orta enlemlerde yüksek dağlardaki ağaç sınırının aşağısına kadar uzanan sahaları kapsar.2 Temel olarak periglasiyal ortamlar, kutup çöllerini, yüksek kuzey enlemlerinin geniş tundra bölgeleri ile boreal ormanlarının kuzey bölümlerini, orta ve alçak enlemlerdeki dağlarda orman sınırının üzerinde ve kalıcı kar sınırının altında kalan Alpin kuşakları, Antarktika’nın kuru vadileri ile diğer buzsuz alanlarını, Güney Amerika’nın güney ucunu oluşturan Patagonya’yı, Tibet Platosu başta olmak üzere Orta Asya’nın geniş yüksek rakımlı dağlık sahalarını ve kutup bölgelerindeki küçük okyanus adalarını içerir.2, 3, 4 Dünya kara yüzeyinin yaklaşık % 25’inde günümüzde periglasiyal koşullar hâkimdir.2 Günümüz ikliminde periglasyal koşulların bu ölçekte olması etkileyici olmakla birlikte, Pleyistosen buzul çağlarında kuzey yarımküredeki buz örtülerinin güney enlemlere doğru ilerlemesi, periglasiyal koşulların orta enlemlere kadar çok daha geniş alanlara yayılmasına sebep olmuştur.1
Periglasiyal, kar ve buzla sürekli kaplı olmayan zeminlerin güçlü don etkisine maruz kalmasıyla karakterize olur. Başka bir ifadeyle sık donma-çözülme döngüleri ve derin mevsimsel donma biçiminde yoğun don eylemi periglasiyal ortamlar için gereklidir.5 Toprakta çeşitli şekillerde bulunan buz periglasiyal süreçlerden sorumludur. Toprak içerisinde buz ya gözenekler arasına girerek tortuyu donduran buz biçiminde (mm veya cm ölçeğinde), ya da neredeyse saf buzdan oluşan daha büyük ölçekli masif buz (metre ölçekli) biçiminde görülür.6 Bu buz kütleleri gözenek buzu, segregasyon (İng. segregation) buzu, intruzif (sokulum) buz, kama buzu gibi farklı şekillerde toprağa yerleşebilir. Sonuç olarak yoğun don hareketinden kaynaklanan periglasiyal yerşekilleri gelişir.4 Uzun süreli veya kalıcı olarak donmuş zeminin, başka bir ifadeyle permafrostun (bkz. permafrost) tüm periglasiyal ortamların bir unsuru olmadığı bilinse de, birçok önemli periglasiyal süreçte kilit rol oynamaktadır.1 Başka bir deyişle, zeminin donup çözülmesi yer şekli gelişimini önemli ölçüde etkilemekte ve buzlanma süreçlerinin mevcut işleyişi sonucunda ortaya çıkan yer şekillerinin dağılışı periglasiyal bölgenin sınırlarını belirlemektedir. Don eylemi üzerindeki itici etki, permafrost dağılımını, yerdeki mevsimsel donma ve çözülme derinliğini, yer seviyesindeki donma çözülme olaylarının sıklığını ve kış mevsimindeki kar örtüsünün derinliğini kontrol eden iklimdir.4
Periglasiyal ortamlara özgü süreçler, permafrost (bkz. permafrost) oluşumunu, termal büzülme çatlaklarının gelişimini, permafrost’un çözülmesini (termokarst oluşumu), kama ve enjeksiyon buzunun oluşumunu, don kabarması ve itmesini ve belirli kütle hareketlerini içerir.2, 3 En belirgin periglasiyal yer şekilleri, permafrost arazilerdeki termal büzülme çatlaması ile oluşan ve zemin yüzeyini 20-30 m çapında ortogonal veya çokgen ağlara bölen tundra poligonlarıdır (bkz. desenli zeminler).2, 7 Termal büzülme çatlaklarının suyla dolarak donmasıyla buz kamaları veya daha kuru ortamlarda kumla dolması sonucu kum kamaları oluşur. Poligon yapıları dışında diğer desenli periglasyal yerşekilleri taş halkaları, taş şeritleri ve basamak yapılarıdır. Pingo, palsa ve termokarst şekilleri ise buz kamalarında olduğu gibi yer buzunda gelişen periglasiyal yer şekilleridir.1 Bunlar dışında periglasiyal ortamlarda yaygın olan ve kütle hareketleriyle ilişkili şekillerden bazıları soliflüksiyon lobları ve basamakları, taş akıntıları ve kaya buzullarıdır (bkz. kaya buzulu).8