İng. Sandur
“Sandur” terimi İzlanda kökenlidir ve proglasiyal (buzul önü) akarsuların oluşturduğu kumlu-çakıllı alan anlamına gelir. Eriyen buzul sularının oluşturmuş olduğu drenaj ile taşınmış, iyi bir şekilde elenmiş ve bunun yanında derecelenme gösteren silt, kum ve çakıl gibi unsurlardan oluşmuş, eğim dereceleri az buzul önünde gelişen birikim düzlüklerine verilen addır.1 Bu şekilde oluşmuş olan sandur düzlükleri, flüviyo-glasiyal depolardır ve en yaygın görülen türleri koni ile yelpaze şekilli olanlardır.1
Buzul örtüleri veya vadi buzullarından kaynaklanan erimelerle akışa geçen su, buzul önünde veya cephesinde bulunan morenleri aşarak eğim boyunca hareketine devam eder. Bu buzul erime suları ayrıca buzul ve morenlerden geçerken bünyesine çok fazla miktarlarda eriyik yük ve sediment alır.2 Bu buzul erime suları, eğim değerlerinin yüksek olduğu noktalarda bünyesine aldığı iri unsurları da taşıyabilme kapasitesine sahiptir. Eğim değerlerinin yüksek olduğu kesimlerde suyun akış gücüne göre iri unsurlu malzemeler taşınarak eğim değerlerinin azaldığı noktalarda bırakılır.1-2-3 Bünyesindeki iri unsurlu sedimentleri bırakan buzul erime suları, eğim değerlerinin düz veya düze yakın olan kesimlerine kadar ince unsurlu malzemeler olan silt, kum ve çakılları bu kesimlerde kademeli olarak bırakır ve buzul önlerinde eğim değerlerinin %2-3 olduğu kesimlerde biriktirerek buzul önü birikinti konileri veya yelpazelerini meydana getirir.1-3-4 Bu süreçte, buzullardan çıkan suyun eğim derecelerine bağlı olarak ilk önce iri unsurlu daha sonra da ince unsurlu malzemeleri bırakmasından dolayı bu tür sandur düzlüklerinde sedimantolojik olarak iyi bir şekilde boylanmış ve derecelenmiş bir stratigrafi karşımıza çıkar. Buzullardan kaynağını alan akarsuyun iri unsurlu malzemeleri bırakmış olduğu zon, %7 eğim değerlerine sahiptir ve geçiş zonu olarak ifade edilir.1-5 Bu şekilde gelişim gösteren sandurların sonrasında buzulaltı drenajıyla gelişmiş birtakım dereler ve akarsularla beraber yarılmaları, bu kesimlerde eğim değerlerinin de epey az olması nedeniyle örgülü mecra tipinde var olan akarsuların yatağını değiştirmesi ve yan kollarla menderesler çizmesi, bu tip bir gelişimin sonuçlarından biri olarak değerlendirilmektedir.1-4-6-7
Sandur düzlüklerinde akarsular tarafından yarılmaya bağlı olarak taraça sistemleri gelişim gösterebilir. Buzulların erime sürecine girmesiyle buzul erime sularının artması bu sularla beslenen akarsuların fiziksel olarak daha fazla akışa ve debiye ulaşmasını sağlayarak sandur düzlüklerinde derine kazma süreci ile taraça sistemlerinin ortaya çıkmasına neden olur.7 Bu şekilde gelişim gösteren sandur düzlükleri daha sonra genişleyip farklı sandurların birleşmesiyle sandur ovalarını meydana getirebilir (Şekil 1).1-2 Bunun yanında özellikle Alp tipi buzullaşmaların görüldüğü kesimlerde topoğrafyanın da sınırlandırıcı etkisiyle gelişen vadi içi sandurlar da bulunmaktadır (Şekil 2).1-7-8
Şekil 1. İzlanda’da yer alan Sandur ovasından bir görünüm