Lat. Eumetopias jubatus
İng. Steller’s Sea Lion
Steller deniz aslanı, dünyadaki kulaklı fokların (Otariiddae) en büyüğü ve dördüncü en büyük yüzgeçayaklı türüdür. Yaygın adı, bu türü ilk kez keşfeden Arktik kâşif George Wilhelm Steller’den gelir. Bilimsel adı ise “geniş alın” anlamına gelen “eumetopias” ve “yele” anlamına gelen “jubatus” kelimelerinden oluşur. Steller deniz aslanları, erkeklerinin başlarında ve boyunlarında yeleyi andıran uzun, kalın kürklere sahip oldukları için bu adı almışlardır. Bu grup, dış kulaklara, itme için kullanılan uzun ön kollara ve karada dört ayaklı hareket etmelerine izin veren dönebilen arka yüzgeçlere sahip olan kulaklı foklar (Phocidae) ailesinin bir üyesi olan gerçek foklardan (Phocidae) ayrılır.1,2
Steller deniz aslanları, Kuzey Pasifik Okyanusu boyunca yayılmıştır. Soğuk ve subarktik sulardan hoşlanırlar ve kıyı zonundan kıta sahanlığının açıklarına kadar olan sulardı tercih ederler. Genellikle Alaska, kuzey Kaliforniya, Rusya ve Japonya kıyılarında bulunurlar. Kaliforniya’dan Cape Suckling’e (144°W) kadar olan bölgede görülen (Loughlin Steller deniz aslanı olarak da bilinir) doğu alt türü (E. j. monteriensis) ve Cape Suckling’in batısında bulunanlar (E. j. jubatus) olmak üzere iki alt türü vardır.
Bu türün erkeği 1120 kilograma kadar ağırlığa ulaşabilir, ancak dişiler yalnızca 350 kilograma kadar ulaşabilir. Erkeklerin uzunluğu 3,0-3,4 metre arasında değişirken, dişilerin uzunluğu 2,3-2,9 metre arasında değişir. Steller deniz aslanlarında cinsel olarak belirgin farklılık vardır, erkekler dişilerden önemli ölçüde daha büyüktür. Diğer yüzgeçayaklılar gibi, Steller deniz aslanları da kışın kürklerini değiştirirler ve yetişkinlerin renkleri açık sarıdan kırmızımsı kahverengiye kadar değişir, göğüs ve karın bölgesi biraz daha koyu renktedir.
Steller deniz aslanı erkekleri en fazla 20 yıl, dişiler ise 30 yıl yaşayabilir. Bu deniz aslanları göç etmezler, ancak birçok av türünün mevsimsel hareketini izleyebilmek amacıyla karaya çıktıkları alanı değiştirirler. Üreme yaz aylarında açık denizde gerçekleşir ve kışın daha sığ sularda korunaklı karaya çıkış noktalarına geçerler. Genç Steller deniz aslanları, karaya çıkış noktaları arasında durmaksızın 120 km yüzebilirler.
Steller deniz aslanı dişileri 3-6 yaş arasında cinsel olarak olgunlaşır. Bu tür, çok eşli bir çiftleşme sistemine sahiptir ve yalnızca baskın erkekler çiftleşme hakkı kazanır. Ancak daha genç erkekler, baskın erkekler tarafından fark edilmeden dişilerle çiftleşmeye çalışır. Gebelikleri yaklaşık 9 ay sürer ve genellikle mayıs ortasından temmuz sonuna kadar doğum yaparlar. Baskın erkekler, bir çiftleşme mevsiminde 30’a kadar dişiyi korur ve çiftleşir. Steller deniz aslanları genellikle tüm kuşlar ve diğer deniz memelilerinin üreme bölgeleri olarak kabul edilen ‘rookery’ alanlarında ürer, doğurur ve yavrularını büyütürler. Bu deniz aslanları oldukça sosyal hayvanlardır ve üreme mevsimi dışında da bir arada yaşarlar. Üreme mevsiminin dışında da kumsallara çıkarlar ve toplu halde bulunurlar. Dişi Steller deniz aslanları yavrularına üç yıla kadar bakım sağlarlar. Erkekler ise hamile bıraktıkları dişileri korur, ancak yavrulara bakım sağlamazlar.
Steller deniz aslanları, kıyı şeridi boyunca su sütununda yiyecek ararlar ve fırsatçı avcılar olarak kabul edilirler. Ana besin kaynakları arasında Alaska mezgiti, Atka uskumrusu, Pasifik somonu ve Pasifik morina balığı yer alır. Ayrıca ahtapot, kalamar, midye ve karından bacaklıları da tüketirler. Bu deniz aslanlarının, genç kuzey kürk fokları, liman fokları ve halkalı foklar gibi diğer hayvanları da avladığı bilinmektedir. Somon köpek balıkları, katil balinalar ve Pasifik uykucu köpek balıkları da bilinen yırtıcılardan bazılarıdır. Büyük beyaz köpek balıklarının Steller deniz aslanlarını öldürdüğü ve tükettiği bilinmektedir.
Geçmişte Steller deniz aslanları etleri, kürkleri ve yağları için avlanmıştır ve bu, popülasyonlarının azalmasına katkıda bulunmuştur. Balık ağları, gemi çarpmaları, çevre kirliliği ve hastalıklar gibi dolaylı etkilere de maruz kalmışlardır. Uluslararası Doğa Koruma Birliği’ne (IUCN) göre türün geneli “neredeyse tehdit altında” olarak kabul edilirken, doğu alt türü (E. j. monteriensis) “asgari endişe” altında ve batı alt türü (E. j. jubatus) ise “tehlike” altında sınıflandırılmıştır.