Lat. Lobodon carcinophaga
İng. Crabeater seal
Krill yiyen fok olarak da bilinen yengeç yiyen foku, arp foku ile Antarktika kıyıları boyunca yaygın olarak bulunan yüzgeçayaklılardan biridir. Bilimsel adı “loblu diş” ve “yengeç yiyici” anlamına gelir. Bu tür yengeç yiyen fok denmesine rağmen yengeç ile beslenmez.1,2 Yengeç foku muhtemelen karada en hızlı fok olup saatte 25 km’ye varan hızlara ulaşabilir. Koşarken başını yukarı kaldırır ve pelvisiyle senkronize olarak başını iki yana sallar. Ön yüzgeçleri kar üzerinde dönüşümlü olarak hareket eder ve arka yüzgeçleri yerden kalkık şekilde bir arada tutulur.
Dişileri 216-241 cm arası uzunluğa sahip iken erkeklerin boyları 203-241 cm arasında değişir. Yaz tüy dökümü döneminde, yetişkinler tipik olarak yaklaşık 200 kg (erkek) ve 215 kg (dişi) ortalama ağırlık sergilerler. Yaz kürk dökümünden sonra, yengeç foku sırtta koyu kahverengi, karın tarafında sarıya çalan renktedir. Arkada ve yanlarda daha açık kahverengi tüylerin üzerinde daha koyu kahverengi lekeler vardır. Yüzgeçler vücudun en koyu renklenme görülen kısımlarıdır. Yıl boyunca kürkü yavaş yavaş sarıya dönüşür ve yaza kadar neredeyse tamamen sarı olur. Diğer foklara kıyasla uzun bir burnu ve oldukça ince bir gövdesi vardır. Yengeç fokunun genellikle vücudunun kenarlarında uzanan uzun izler vardır. Bunlara büyük olasılıkla en büyük yırtıcısı olan leopar foku neden olur. Dişleri çok belirgindir ve etobur canlılar arasında en karmaşık diş yapılarından biri olarak nitelendirilmektedir.3 Her dişin üzerinde, dişi derinden kesen aralarında boşluk bulunan birkaç tüberkül vardır. Üst ve alt dişlerin ana sivri uçları birbirine mükemmel şekilde uyar. Yengeç foku ağzını kapattığında, tek boşluk tüberküllerin arasındaki boşluklardır. Bu yapı muhtemelen, birincil besin kaynakları olan krilleri süzmek için bir elek görevi görür.
Genç yengeç fokları, leopar fokları tarafından büyük ölçüde avlanır. İlk yıllarında hayatta kalan yengeç yiyen foklarının birçoğunda leopar foku saldırılarından kaynaklanan yaralanmalar ve yara izleri vardır. Yaşla birlikte azalan bu izler neredeyse tüm genç foklarda bulunur. Bu durum leopar foklarının öncelikle genç fokları hedef aldığını düşündürmektedir. Yengeçyiyen fokları katil balinalar tarafından da avlanmaktadır.
Yengeç fokları 3-4 yaş arasında cinsel olgunluğa erişir ve dişiler 5-25 yaşları arasında başarılı gebelikler yaşayabilir. Tek eşli olan yengeç foklarının üremesi, ekimden aralığa kadar olup, kutup baharında Antarktika’yı çevreleyen buz yığını üzerinde gerçekleşir. Eylül ayından itibaren hamile bir dişi buz kütlesi üzerinde doğum yapacağı ve yavrusuna baktığı bir yer belirler. Erkek, doğumdan hemen önce veya hemen sonra dişinin seçtiği bu alanda dişiye katılır ve dişi ile yeni doğan yavruyu korur. Dişiler sütten kesildikten hemen sonra kızgınlık dönemine girer. Erkekler saldırgan bir şekilde dişileri diğer saldırgan erkeklerden korur. Yavrular yaklaşık 3 haftalıkken sütten kesilir ve emzirme dönemi boyunca erkek dişiye karşı saldırgandır. Emzirmenin sonunda vücut ağırlığı yarı yarıya azalabilir. Bu nedenle dişi kendini yeterince savunamaz. Çoğu fokun aksine, çiftleşme suda değil buz kütleleri üzerinde meydana gelir.
Türün yengeç foku olarak isimlendirmesi, bu fokların yengeç yediğine dair bir kanıt olmadığı için yanlış bir isim gibi görünmektedir. Başlıca besinleri krilldir ve muhtemelen diğer omurgasızlarla da beslenmektedir. Su altında 50 cm mesafeye kadar küçük balıkları ağzına çekebildiği gözlemlenmiştir. Yutmadan önce yiyeceklerini dişleriyle parçalayan birçok fokun aksine, bu tür küçük balıkları tercih eder ve avını bir bütün olarak yutar. Bunun Antarktika’da krill üzerinden kışın beslenebilmek için bir adaptasyon olduğu öne sürülmektedir. Kriller genellikle yarıklarda ve mağaralarda bulunduğundan, foklar bu avları erişilemeyen alanlardan emebilir. Yengeç fokları yiyecek aramak için 16 saate ulaşabilen süreler boyunca neredeyse sürekli olarak dalış yapabilirler. Yengeç fokların 600 metreden derine daldıkları bilinmektedir ancak dalışların çoğu 100 metreden az ve 5 dakikadan daha kısadır.
Yaz sonunda buz donarken yengeç fokları kuzeye doğru dağılır. Genellikle genç olan bazı fokların yönlerini şaşırarak buz yığını üzerinde daha güneye yönelebildiği gözlenmiştir. Yüzgeçayaklılar özellikle karada hareketli olduklarından, karada yüzlerce kilometre yol kat edebilirler. Bununla birlikte, çoğu fok başarıyla kuzeye okyanus adalarına, Avustralya’ya, Güney Amerika’ya ve hatta Güney Afrika’ya ulaşır.
Yengeç fokları, insanlar için oldukça erişilmesi zor bir yaşam alanında bulunmaları sebebiyle, iki tür arasında çok az temas olmuştur. Geçmişte bir süre ticari olarak avlanmış olmasına rağmen ekonomik olarak başarısız olmuştur. Dünya üzerinde 11-12 milyon birey olduğu tahmin edilmektedir. 20. yüzyıla kadar Antarktika’da çok sayıda balenli balinanın avlanması nedeniyle, balinaların ana besin kaynağı krillerin avlanması için çok az rekabet kalmıştır. Bu da yengeç foklarının nüfuslarında bir artış eğilimine yol açmıştır. Yengeç fokları IUCN tarafından “asgari endişe” statüsünde değerlendirilmektedir. Buna karşın tür Antarktika Antlaşması ve Antarktika Foklarının Korunmasına İlişkin Sözleşme ile korunmaktadır. Günümüzde, tür için insan faaliyetlerinden kaynaklanan doğrudan bir tehdit yoktur, ancak krill avcılığı büyük ölçüde yapıldığında yengeç fokları için bir tehdit oluşturabilir. Küresel iklim değişikliğinin Antarktika buzulları ve yengeç fokları üzerindeki etkisi, bu buza bağımlı türler için tehdit oluşturmaktadır.